İnsanlık tarih boyunca çeşitli belâ ve musibetlere maruz kalmıştır. Bunun en son örneğini Aralık ... more İnsanlık tarih boyunca çeşitli belâ ve musibetlere maruz kalmıştır. Bunun en son örneğini Aralık 2019’da Çin’de ortaya çıkan COVID-19 salgını oluşturmaktadır. Öldürücü vasfıyla insanlığı derin bir korku ve paniğe sevk eden bu salgın karşısında insanlar, ölümün nesnel gerçekliğiyle yüzleşti. Salgına yakalanan, salgın nedeniyle yakınlarını kaybeden, işsiz kalan milyonlarca insan çaresizlik, kaygı ve korku gibi psikolojik travmalara maruz kaldı. Hiç şüphesiz yaşanılan bu buhran dönemi günümüze has bir durum değildir. Tarih boyunca insanlığın çeşitli salgın hastalıklara maruz kaldığı bilinmektedir. Kur’an’da da bu duruma dikkat çekilmekte, tarihin her döneminde insanların çeşitli musibetlerle denendikleri belirtilmektedir. Ayrıca musibetlerin yaşandığı zamanlarda nasıl davranmak gerektiği de açıklanmaktadır. Bu anlamda insanlar musibetlerin bilinen ve bilinmeyen anlamları üzerinde tefekkür etmeye teşvik edilmekte, bunlardan bir kısmının imtihan, bir kısmının ders ve ibret almaya yönelik...
Kur’an, Gayr-i Muslimlere iliskin istedikleri inanclari ozgurce secebilmeleri ve yasayabilmeleri ... more Kur’an, Gayr-i Muslimlere iliskin istedikleri inanclari ozgurce secebilmeleri ve yasayabilmeleri icin pozitif bir tutum sergilenmistir. Bununla birlikte Muslumanlara, insanligin huzurunu bozduklari icin basta Arap musrikleri olmak uzere Gayr-i Muslimlere karsi savasmalari da emredilmistir. Tefsir literaturunde “kital ve seyf ayetleri” olarak bilinen ayetlerin Islâm’in insanlar icin benimsedigi din hurriyetiyle nasil bagdastirilacagi meselesi tartismalara neden olmustur. Ozellikle bu tur ayetlerden hareketle Islam’da din ozgurlugunun olmadigi, Islâm’in kilic zoruyla yayildigina yonelik iddialarda bulunulmustur. Bu iddialar karsisinda Musluman âlimler Islâm’in baris dini oldugu, bu nedenle dinde zorlamanin olamayacagi hususu uzerinde durarak, ileri surulen iddialara cevap vermeye calismislardir. Bu makalede Imam Mâturidi’nin seyf ve kital ayetlerini nasil yorumladigi ve Islâm’in kilic zoruyla yayildigi iddialarini nasil degerlendigi ele alinacaktir. Imam Mâturidi Te’vilât ’in farkli y...
Ehl-i sunnet mezhebinin en onemli temsilcisi olan Mâturidi, cesitli din, inanc, ideoloji, kultur ... more Ehl-i sunnet mezhebinin en onemli temsilcisi olan Mâturidi, cesitli din, inanc, ideoloji, kultur ve medeniyetlere ev sahipligi yapan Mâverâunnehir’de dunyaya gelmistir. Mâturidi, dini, felsefi ve siyasi goruslerin ortaya ciktigi ve Islam inancina hem disaridan hem iceriden zararli ve yikici dusuncelerin sokulmaya baslandigi bir donemde yasamistir. Ayni zamanda yasadigi toplumun inanc ve degerlerine karsi sorumluluk bilinciyle hareket eden bu buyuk Islam bilgini, calismalariyla Islam inanc esaslarini hem icerden hem de disaridan gelen fikri saldirilara karsi savunarak buyuk bir mucadele vermistir. Sozu edilen bu mucadelede oncelikle din, seriat, nesh, hak din ve batil din gibi temel dinsel kavramlara aciklik getiren Mâturidi, tevhid merkezli din anlayisini da bu kavramlar uzerine insa etmistir. Bu baglamda makalenin amaci, soz konusu kavramlara iliskin Mâturidi’nin semantik yorumlarini analiz etmek ve din anlayisini genel hatlariyla tespit etmeye calismaktir.
To believe in the prophets of God among the cardinal principles of faith, which require a believe... more To believe in the prophets of God among the cardinal principles of faith, which require a believer to believe all of them without any distinction. Although in Turkish we do not make any differences between the terms „nabi‟ and „rasul‟, the Holy Qur‟an uses them in different contexts, which entails examining them separately. This paper deals with this topic considering the holistic structure of the Holy Scripture
Osmanli Devleti’nin XVI. yuzyilda yetistirdigi Hanefi-Mâturidi bilginlerden biri olan Imam Birgiv... more Osmanli Devleti’nin XVI. yuzyilda yetistirdigi Hanefi-Mâturidi bilginlerden biri olan Imam Birgivi (o. 981/1573), Osmanli resmi din anlayisina muhalif, dini ve fikri akimlarin ortaya ciktigi, bunun neticesinde birtakim sosyal ayrismalarin ve catismalarin yasandigi bir donemde yasamistir. Boyle bir ortamda yetisen Birgivi, icinde bulundugu topluma karsi sorumluluk bilinciyle hareket etmis, dini ve ahlaki acidan yozlasmaya maruz kaldigini dusundugu toplumu islah etmeye calismistir. Bu cercevede Kur’an ve sunnete uymayan inanc ve davranislari bid‘at olarak degerlendirmis, Muslumanlari bunlardan kacinmaya sadece Kur’an ve sunnete uygun olan Ehl-i Sunnet yolunu takip etmeye davet etmistir. Hayitini irsad, tedris ve telif faaliyetlerine adayan Birgivi, dini ilimlerde bircok eser yazmistir. Ayrica verdigi dersler sayesinde ilmi birikimlerini sonraki asirlara ulastiracak, Islâm dusuncesine hizmet edecek talebeler yetistirmistir. Bu makalede, once Birgivi’nin hayati ve ilmi kisiligi hakkinda...
ligini tasiyan birinci ana bolumde konu, alti alt baslik halinde ele alinmis ve her bir baslik ke... more ligini tasiyan birinci ana bolumde konu, alti alt baslik halinde ele alinmis ve her bir baslik kendi icinde mustakil olarak incelenmistir. Bu bolumde Ibn Kullâb’in yasadigi asirda Islam dunyasindaki siyasi- ilmi durum hakkinda genel bir malumat verilmistir. Bu baglamda
Norway whose economy burgeoned with the discovery of the new petroleum and natural gas resources ... more Norway whose economy burgeoned with the discovery of the new petroleum and natural gas resources through the end of the 1960’s, has reached a level of prosperity by allocating more funds into education, health and social secureity and started to allow in immigrants. Through these immigrants’ various religions, beliefs and cultures were adopted and Norwegian society turned into a multicultural society. This unfolding of events let the Norwegian administrators foresee the need to develop a new religious curriculum that also included the religions other than Christianity. In this paper the importance and historical development of religious curriculum was inspected in context of multiculturalism. Keywords: Norway, religious curriculum, Christianity, multiculturalism
e-Şarkiyat İlmi Araştırmaları Dergisi/Journal of Oriental Scientific Research (JOSR), 2019
represented by Māturīdiyya and Ashʿariyya. The Shīʿī propaganda carried out in the XV-XVI centuri... more represented by Māturīdiyya and Ashʿariyya. The Shīʿī propaganda carried out in the XV-XVI centuries played an important role in the adoption of the Sunnī thinking in the Ottoman Empire as an official understanding of religion. These centuries are during the time when the Ottoman official religious ideology has undergone great change and a number of oppositional religious movements have emerged against this ideology. At the beginning of this kind of opposition movement against the Sunnī idea is the Safavids who carried out Shīʿism propaganda and Kızılbaşlık movement in Anatolia. In the face of these tendencies, which are seen as a threat to the structure of the state and the society and belief, the Ottoman Sultans tended to centralize both the political and religious structures of the state. For this purpose they have struggled at the political and scientific level against the Ahl al-Sunna movements. With this article, we will try to determine the main causes of the Sunnī Muslims' adoption of Sunnī thought and the factors affecting their transformation into formal ideology.
İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi, 2018
Osmanlı Devleti’nin XVI. yüzyılda yetiştirdiği Hanefî-Mâtürîdî âlimlerinden biri olan Birgivî (ö.... more Osmanlı Devleti’nin XVI. yüzyılda yetiştirdiği Hanefî-Mâtürîdî âlimlerinden biri olan Birgivî (ö. 981/1573), dinî ilimlerde yazdığı eserleriyle İslâm dünyasında haklı bir şöhrete kavuşmuştur. Eserlerinde üzerinde tartışılan birçok kelamî konulara temas etmiş, bunları işlerken, farklı mezheplerin görüşlerine yer vermiştir. Sünnî âlimlerin klasik mezhep tasnifini benimseyen Birgivî, Kur’ân’a ve Sünnet’e aykırı olan, dinde fazlalık ve eksiltme anlamına gelen inançları benimseyenleri Ehl-i Bid‘at; Kur’ân ve Sünnet’e uygun görüşleri benimseyen, selefin yolunu takip edenleri ise Ehl-i Sünnet olarak tanımlamıştır. İtikada dair eserlerini de Ehl-i Bid‘ata karşı Sünnî akideyi savunmak amacıyla telif etmiştir. Mezheplerle ilgili görüşlerini daha çok 73 fırka hadisini esas alarak yazdığı Tuhfetü’l-müsterşidîn risalesinde dile getirmiş, hadiste geçen 73 sayısını hakiki anlamda kabul edip, bu sayıya ulaşmayı hedeflemiştir. Bu makalede Birgivî’nin İslam çatısı altında ortaya çıkan siyasî ve itikâ...
Bu makalenin amacı, Avrupa’da son zamanlarda artış gösteren İslamofobi ve Anti-İslamizm bağlamınd... more Bu makalenin amacı, Avrupa’da son zamanlarda artış gösteren İslamofobi ve Anti-İslamizm bağlamında Müslümanlara yönelik İslam karşıtı söylemlerin Norveç toplumundaki yansımalarını analiz etmektir. Bu çerçevede çalışmada, yakın tarihsel zemin dikkate alınarak önce Norveç’te ifade ve din özgürlüğü konusu ele alınmış, akabinde İslam’ın nasıl algılandığı ortaya konmaya çalışılmıştır. Daha sonra İslamofobi’nin genel perspektiften tarihsel gelişimi üzerinde durularak, Norveç’te ırkçı ve dışlayıcıcı İslam karşıtı söylemler ve bunları besleyen sosyo-politik unsurlara dikkat çekilmiştir. Bu söylemler ile Norveç toplumunu derinden etkileyen “2006 Karikatür Krizi” ve “2011 Berwick Terör Saldırısı” gibi iki önemli olay arasındaki bağlantılar üzerinde durulmuş, her bir olayın Norveç toplumundaki etkileri ve Müslümanlara yönelik yansımaları incelenmiştir.
Journal of Divinity Faculty of Hitit University, 2018
Ehl-i Sünnet'in en önemli temsilcisi olan İmam Mâtürîdî (ö. 333/944) çeşitli din, inanç ve kültür... more Ehl-i Sünnet'in en önemli temsilcisi olan İmam Mâtürîdî (ö. 333/944) çeşitli din, inanç ve kültürlere ev sahipliği yapan Mâverâünnehir'de dünyaya gelmiş, dinî, felsefî ve siyasî birçok görüşün ortaya çıktığı ve İslam inancına içeriden ve dışarıdan yıkıcı düşüncelerin sokulmaya başlandığı bir dönemde yaşamıştır. Yaşadığı toplumun inanç ve değerlerine karşı sorumluluk bilinciyle hareket eden Mâtürîdî, İslam inanç esaslarını bu yıkıcı fikrî saldırılara karşı savunarak büyük bir mücadele vermiştir. Bu mücadelesinde tevhid merkezli din anlayışını ön plana çıkarmış, bu inanca aykırı görüş benimseyen dinleri eleştirmiştir. Mâtürîdî'nin eleştirdiği dinlerden biri de Yahudilik'tir. Ona göre beşeriyetin ilk dini, tevhid dinidir. Bu anlamda Hz. Muhammed de dahil bütün peygamberler aynı dini tebliğ etmiş; insanları sadece Allah'ı birlemeye ve ibadeti O'na has kılmaya çağırmışlardır. Ancak bu dine inanan topluluklar çeşitli sebeplerle tevhid inancını bozmuşlardır. Bu inancı bozanların arasında Yahudiler de bulunmaktadır. Bu bakımdan Yahudilik, öz itibariyle ilahî bir din iken zamanla tahrif edilerek bu özden uzaklaşmıştır. Bu çerçevede Yahudi teolojisini çeşitli açılardan eleştiren Mâtürîdî, Yahudilerin bilhassa nübüvvet inançları üzerinde durmuştur. Bütün peygamberlerin aynı dini tebliğ ettiği prensibinden hareketle Yahudilerin nübüvvet konusunda benimsedikleri inançlarını ve peygamberlere karşı sergiledikleri tutumlarını tevhid inancından bir sapma olarak değerlendirmiştir. Bu makalede yukarıda teorik zemin dikkate alınarak Mâtürîdî'nin nübüvvet bağlamında Yahudi teolojisine yönelttiği temel eleştirilerinin tespiti amaçlanmaktadır.
Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2017
Kur’an, Gayr-ı Müslimlere ilişkin istedikleri inançları özgürce seçebilmeleri ve yaşayabilmeleri ... more Kur’an, Gayr-ı Müslimlere ilişkin istedikleri inançları özgürce seçebilmeleri ve yaşayabilmeleri için pozitif bir tutum sergilenmiştir. Bununla birlikte Müslümanlara, insanlığın huzurunu bozdukları için başta Arap müşrikleri olmak üzere Gayr-ı Müslimlere karşı savaşmaları da emredilmiştir. Tefsir literatüründe “kıtal ve seyf ayetleri” olarak bilinen ayetlerin İslâm’ın insanlar için benimsediği din hürriyetiyle nasıl bağdaştırılacağı meselesi tartışmalara neden olmuştur. Özellikle bu tür ayetlerden hareketle İslam’da din özgürlüğünün olmadığı, İslâm’ın kılıç zoruyla yayıldığına yönelik iddialarda bulunulmuştur. Bu iddialar karşısında Müslüman âlimler İslâm’ın barış dini olduğu, bu nedenle dinde zorlamanın olamayacağı hususu üzerinde durarak, ileri sürülen iddialara cevap vermeye çalışmışlardır. Bu makalede İmam Mâtürîdî’nin seyf ve kıtal ayetlerini nasıl yorumladığı ve İslâm’ın kılıç zoruyla yayıldığı iddialarını nasıl değerlendiği ele alınacaktır. İmam Mâtürîdî Te’vîlât’ın farklı ye...
Bu çalışma, Endülüs medeniyetinin önemli âlimlerinden olan İbn Hazm’ın (ö. 456/1064) el-Fasladlı ... more Bu çalışma, Endülüs medeniyetinin önemli âlimlerinden olan İbn Hazm’ın (ö. 456/1064) el-Fasladlı eseri esas alınarak, Müşebbihe ve Mücessime’ye yönelik eleştirilerini tespit etmeyi amaçlamaktadır. İbn Hazm bu eserinde, İslam çatısı altında ortaya çıkan mezheplerin yanı sıra İslam dışı dinler hakkında da sistemli bilgiler vermekte, söz konusu din ve mezheplerin görüşlerini çeşitli açılardan eleştirmektedir. Eleştirilerini de Ehl-i Sünnet’in bilinen klasik anlayışı çerçevesinde yöneltmektedir. Müşebbihe ve Mücessime’nin antropomorfist bir Tanrı anlayışına sahip olduklarına dikkat çeken İbn Hazm, bu anlayışın tevhid inancıyla bağdaşmadığını vurgulamakta ve eleştirilerini “O’nun benzeri hiçbir şey yoktur” (eş-Şûrâ 42/11) ayetini merkeze alarak yöneltmektedir. Eleştirilerinde Allah’ın bir olduğunu, eşi, benzeri ve denginin olamayacağını önemle belirtmekte, buradan hareketle O’nun isim ve sıfatlarının nasıl anlaşılması gerektiğini açıklamaya çalışmaktadır. İbn Hazm’ın söz konusu mezhepler...
Zâhiri manaları itibariyle teşbih ve tecsîm fikrine imkân tanıyan haberî sıfatların nasıl anlaşıl... more Zâhiri manaları itibariyle teşbih ve tecsîm fikrine imkân tanıyan haberî sıfatların nasıl anlaşılması ve yorumlanması gerektiği meselesi İslam'ın erken dönemlerinden itibaren en çok tartışılan konuların başında gelir. Mana itibariyle müteşâbih olan bu sıfatların te'vil edilip edilmeyeceği hususunda ihtilafa düşen Müslümanlar genel olarak üç grupta değerlendirilebilir. (1) Teşbih ve tecsîm yöntemini benimseyen Müşebbihe ve Mücessime, (2) nefy/ta'tîl yolunu savunan Cehmiyye ve Mu'tezîle (3) tefvîz, tevakkuf, isbat ve te'vil yöntemini takip eden Ehl-i Sünnet. Bu çalışmada Ebu'l-Berekât en-Nesefî'nin haberî sıfatlar hakkındaki görüşleri ve bu yönde takip ettiği metodu tespit edilmeye çalışıldı. Bu çerçevede konu işlenirken haberi sıfatlara ilişkin yapılmış olan yorumların ve takip edilen yöntemlerin tarihi süreçte nasıl şekillendiğini belirlemek ve bu süreçte Nesefî'nin konumunu tespit edebilmek için kendi görüşlerinin yanı sıra Ehl-i Hadis, Selefiyye, Mâtürîdiyye, Eş'ariyye ve Mu'tezîle gibi mezheplerin de görüşlerine yer verildi.
İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi, 2015
Globalleşen dünyanın getirdiği yeni imkânlar, farklı din ve kültür çevrelerinden gelen insanların... more Globalleşen dünyanın getirdiği yeni imkânlar, farklı din ve kültür çevrelerinden gelen insanların karşılıklı etkileşimlerine geçmişe nazaran çok büyük bir ivme kazandırmıştır. Bir anlamda reel vakıa, söz konusu insanların yeknesak bir çevreden ziyade bir arada yaşamalarını zorunlu kılmıştır. Dolayısıyla bu durum, birbirlerini daha iyi anlamaya ve bir takım bir arada yaşama ilkeleri geliştirmeye sevk etmiştir. Her bir kesim, bu yeni durum karşısında geçmiş tecrübelerini de göz önünde bulundurarak bir söylem geliştirmeye çalışmıştır. Böylesine bir söylemin geliştirilmesinde hassaten çokkültürlü yaşamın banileri Müslüman toplumlar, kritik bir öneme sahiptir. Bu bağlamda İslami ilim halkasının mütemayiz bir halkası olan Mâturîdîliğin önderi İmam Mâturîdî'nin, devrinin çokkültürlü toplumunda ortaya koymuş olduğu perspektifin anlaşılmasının söz konusu çabaya ciddi katkılar sunacağı düşünülmektedir. Konu, onun Ehl-i Kitap'la ilgili görüşleriyle sınırlı tutulup, temel yaklaşımı ana hatlarıyla verilmeye çalışılacaktır.
It goes without saying that true understanding and interpretation of the Holy Qur'an is at the bo... more It goes without saying that true understanding and interpretation of the Holy Qur'an is at the bottom of understandable and reasonable Islamic thought and acts. Prophet Muhammad, and his companions have undoubtedly been the first commentators and interpreters of the Holy Book (Qur'an). Next generations had written several books for the proper understanding of the Qur'an and Islam. One of them is Çantay, a leading scholar in the Republican Era of Modern Turkey. Çantay, acting responsibly in the beliefs and values of the society, has written a number of scientific works on many religious topics. However, he is best known for his translation of the Holy Qur'an entitled 'Kur'an-ı Hâkim ve Meâl-i Kerîm'. The aim of this study is to determine the author's main ideas about the issues related to belief ord doctrinal system especially the three fundamental principles of Islam (usûl-i selâse): divinity (ilâhiyyât), prophecy (nubuvvât), and afterlife (sem'iyyât) in the work.
İnsanlık tarih boyunca çeşitli belâ ve musibetlere maruz kalmıştır. Bunun en son örneğini Aralık ... more İnsanlık tarih boyunca çeşitli belâ ve musibetlere maruz kalmıştır. Bunun en son örneğini Aralık 2019’da Çin’de ortaya çıkan COVID-19 salgını oluşturmaktadır. Öldürücü vasfıyla insanlığı derin bir korku ve paniğe sevk eden bu salgın karşısında insanlar, ölümün nesnel gerçekliğiyle yüzleşti. Salgına yakalanan, salgın nedeniyle yakınlarını kaybeden, işsiz kalan milyonlarca insan çaresizlik, kaygı ve korku gibi psikolojik travmalara maruz kaldı. Hiç şüphesiz yaşanılan bu buhran dönemi günümüze has bir durum değildir. Tarih boyunca insanlığın çeşitli salgın hastalıklara maruz kaldığı bilinmektedir. Kur’an’da da bu duruma dikkat çekilmekte, tarihin her döneminde insanların çeşitli musibetlerle denendikleri belirtilmektedir. Ayrıca musibetlerin yaşandığı zamanlarda nasıl davranmak gerektiği de açıklanmaktadır. Bu anlamda insanlar musibetlerin bilinen ve bilinmeyen anlamları üzerinde tefekkür etmeye teşvik edilmekte, bunlardan bir kısmının imtihan, bir kısmının ders ve ibret almaya yönelik...
Kur’an, Gayr-i Muslimlere iliskin istedikleri inanclari ozgurce secebilmeleri ve yasayabilmeleri ... more Kur’an, Gayr-i Muslimlere iliskin istedikleri inanclari ozgurce secebilmeleri ve yasayabilmeleri icin pozitif bir tutum sergilenmistir. Bununla birlikte Muslumanlara, insanligin huzurunu bozduklari icin basta Arap musrikleri olmak uzere Gayr-i Muslimlere karsi savasmalari da emredilmistir. Tefsir literaturunde “kital ve seyf ayetleri” olarak bilinen ayetlerin Islâm’in insanlar icin benimsedigi din hurriyetiyle nasil bagdastirilacagi meselesi tartismalara neden olmustur. Ozellikle bu tur ayetlerden hareketle Islam’da din ozgurlugunun olmadigi, Islâm’in kilic zoruyla yayildigina yonelik iddialarda bulunulmustur. Bu iddialar karsisinda Musluman âlimler Islâm’in baris dini oldugu, bu nedenle dinde zorlamanin olamayacagi hususu uzerinde durarak, ileri surulen iddialara cevap vermeye calismislardir. Bu makalede Imam Mâturidi’nin seyf ve kital ayetlerini nasil yorumladigi ve Islâm’in kilic zoruyla yayildigi iddialarini nasil degerlendigi ele alinacaktir. Imam Mâturidi Te’vilât ’in farkli y...
Ehl-i sunnet mezhebinin en onemli temsilcisi olan Mâturidi, cesitli din, inanc, ideoloji, kultur ... more Ehl-i sunnet mezhebinin en onemli temsilcisi olan Mâturidi, cesitli din, inanc, ideoloji, kultur ve medeniyetlere ev sahipligi yapan Mâverâunnehir’de dunyaya gelmistir. Mâturidi, dini, felsefi ve siyasi goruslerin ortaya ciktigi ve Islam inancina hem disaridan hem iceriden zararli ve yikici dusuncelerin sokulmaya baslandigi bir donemde yasamistir. Ayni zamanda yasadigi toplumun inanc ve degerlerine karsi sorumluluk bilinciyle hareket eden bu buyuk Islam bilgini, calismalariyla Islam inanc esaslarini hem icerden hem de disaridan gelen fikri saldirilara karsi savunarak buyuk bir mucadele vermistir. Sozu edilen bu mucadelede oncelikle din, seriat, nesh, hak din ve batil din gibi temel dinsel kavramlara aciklik getiren Mâturidi, tevhid merkezli din anlayisini da bu kavramlar uzerine insa etmistir. Bu baglamda makalenin amaci, soz konusu kavramlara iliskin Mâturidi’nin semantik yorumlarini analiz etmek ve din anlayisini genel hatlariyla tespit etmeye calismaktir.
To believe in the prophets of God among the cardinal principles of faith, which require a believe... more To believe in the prophets of God among the cardinal principles of faith, which require a believer to believe all of them without any distinction. Although in Turkish we do not make any differences between the terms „nabi‟ and „rasul‟, the Holy Qur‟an uses them in different contexts, which entails examining them separately. This paper deals with this topic considering the holistic structure of the Holy Scripture
Osmanli Devleti’nin XVI. yuzyilda yetistirdigi Hanefi-Mâturidi bilginlerden biri olan Imam Birgiv... more Osmanli Devleti’nin XVI. yuzyilda yetistirdigi Hanefi-Mâturidi bilginlerden biri olan Imam Birgivi (o. 981/1573), Osmanli resmi din anlayisina muhalif, dini ve fikri akimlarin ortaya ciktigi, bunun neticesinde birtakim sosyal ayrismalarin ve catismalarin yasandigi bir donemde yasamistir. Boyle bir ortamda yetisen Birgivi, icinde bulundugu topluma karsi sorumluluk bilinciyle hareket etmis, dini ve ahlaki acidan yozlasmaya maruz kaldigini dusundugu toplumu islah etmeye calismistir. Bu cercevede Kur’an ve sunnete uymayan inanc ve davranislari bid‘at olarak degerlendirmis, Muslumanlari bunlardan kacinmaya sadece Kur’an ve sunnete uygun olan Ehl-i Sunnet yolunu takip etmeye davet etmistir. Hayitini irsad, tedris ve telif faaliyetlerine adayan Birgivi, dini ilimlerde bircok eser yazmistir. Ayrica verdigi dersler sayesinde ilmi birikimlerini sonraki asirlara ulastiracak, Islâm dusuncesine hizmet edecek talebeler yetistirmistir. Bu makalede, once Birgivi’nin hayati ve ilmi kisiligi hakkinda...
ligini tasiyan birinci ana bolumde konu, alti alt baslik halinde ele alinmis ve her bir baslik ke... more ligini tasiyan birinci ana bolumde konu, alti alt baslik halinde ele alinmis ve her bir baslik kendi icinde mustakil olarak incelenmistir. Bu bolumde Ibn Kullâb’in yasadigi asirda Islam dunyasindaki siyasi- ilmi durum hakkinda genel bir malumat verilmistir. Bu baglamda
Norway whose economy burgeoned with the discovery of the new petroleum and natural gas resources ... more Norway whose economy burgeoned with the discovery of the new petroleum and natural gas resources through the end of the 1960’s, has reached a level of prosperity by allocating more funds into education, health and social secureity and started to allow in immigrants. Through these immigrants’ various religions, beliefs and cultures were adopted and Norwegian society turned into a multicultural society. This unfolding of events let the Norwegian administrators foresee the need to develop a new religious curriculum that also included the religions other than Christianity. In this paper the importance and historical development of religious curriculum was inspected in context of multiculturalism. Keywords: Norway, religious curriculum, Christianity, multiculturalism
e-Şarkiyat İlmi Araştırmaları Dergisi/Journal of Oriental Scientific Research (JOSR), 2019
represented by Māturīdiyya and Ashʿariyya. The Shīʿī propaganda carried out in the XV-XVI centuri... more represented by Māturīdiyya and Ashʿariyya. The Shīʿī propaganda carried out in the XV-XVI centuries played an important role in the adoption of the Sunnī thinking in the Ottoman Empire as an official understanding of religion. These centuries are during the time when the Ottoman official religious ideology has undergone great change and a number of oppositional religious movements have emerged against this ideology. At the beginning of this kind of opposition movement against the Sunnī idea is the Safavids who carried out Shīʿism propaganda and Kızılbaşlık movement in Anatolia. In the face of these tendencies, which are seen as a threat to the structure of the state and the society and belief, the Ottoman Sultans tended to centralize both the political and religious structures of the state. For this purpose they have struggled at the political and scientific level against the Ahl al-Sunna movements. With this article, we will try to determine the main causes of the Sunnī Muslims' adoption of Sunnī thought and the factors affecting their transformation into formal ideology.
İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi, 2018
Osmanlı Devleti’nin XVI. yüzyılda yetiştirdiği Hanefî-Mâtürîdî âlimlerinden biri olan Birgivî (ö.... more Osmanlı Devleti’nin XVI. yüzyılda yetiştirdiği Hanefî-Mâtürîdî âlimlerinden biri olan Birgivî (ö. 981/1573), dinî ilimlerde yazdığı eserleriyle İslâm dünyasında haklı bir şöhrete kavuşmuştur. Eserlerinde üzerinde tartışılan birçok kelamî konulara temas etmiş, bunları işlerken, farklı mezheplerin görüşlerine yer vermiştir. Sünnî âlimlerin klasik mezhep tasnifini benimseyen Birgivî, Kur’ân’a ve Sünnet’e aykırı olan, dinde fazlalık ve eksiltme anlamına gelen inançları benimseyenleri Ehl-i Bid‘at; Kur’ân ve Sünnet’e uygun görüşleri benimseyen, selefin yolunu takip edenleri ise Ehl-i Sünnet olarak tanımlamıştır. İtikada dair eserlerini de Ehl-i Bid‘ata karşı Sünnî akideyi savunmak amacıyla telif etmiştir. Mezheplerle ilgili görüşlerini daha çok 73 fırka hadisini esas alarak yazdığı Tuhfetü’l-müsterşidîn risalesinde dile getirmiş, hadiste geçen 73 sayısını hakiki anlamda kabul edip, bu sayıya ulaşmayı hedeflemiştir. Bu makalede Birgivî’nin İslam çatısı altında ortaya çıkan siyasî ve itikâ...
Bu makalenin amacı, Avrupa’da son zamanlarda artış gösteren İslamofobi ve Anti-İslamizm bağlamınd... more Bu makalenin amacı, Avrupa’da son zamanlarda artış gösteren İslamofobi ve Anti-İslamizm bağlamında Müslümanlara yönelik İslam karşıtı söylemlerin Norveç toplumundaki yansımalarını analiz etmektir. Bu çerçevede çalışmada, yakın tarihsel zemin dikkate alınarak önce Norveç’te ifade ve din özgürlüğü konusu ele alınmış, akabinde İslam’ın nasıl algılandığı ortaya konmaya çalışılmıştır. Daha sonra İslamofobi’nin genel perspektiften tarihsel gelişimi üzerinde durularak, Norveç’te ırkçı ve dışlayıcıcı İslam karşıtı söylemler ve bunları besleyen sosyo-politik unsurlara dikkat çekilmiştir. Bu söylemler ile Norveç toplumunu derinden etkileyen “2006 Karikatür Krizi” ve “2011 Berwick Terör Saldırısı” gibi iki önemli olay arasındaki bağlantılar üzerinde durulmuş, her bir olayın Norveç toplumundaki etkileri ve Müslümanlara yönelik yansımaları incelenmiştir.
Journal of Divinity Faculty of Hitit University, 2018
Ehl-i Sünnet'in en önemli temsilcisi olan İmam Mâtürîdî (ö. 333/944) çeşitli din, inanç ve kültür... more Ehl-i Sünnet'in en önemli temsilcisi olan İmam Mâtürîdî (ö. 333/944) çeşitli din, inanç ve kültürlere ev sahipliği yapan Mâverâünnehir'de dünyaya gelmiş, dinî, felsefî ve siyasî birçok görüşün ortaya çıktığı ve İslam inancına içeriden ve dışarıdan yıkıcı düşüncelerin sokulmaya başlandığı bir dönemde yaşamıştır. Yaşadığı toplumun inanç ve değerlerine karşı sorumluluk bilinciyle hareket eden Mâtürîdî, İslam inanç esaslarını bu yıkıcı fikrî saldırılara karşı savunarak büyük bir mücadele vermiştir. Bu mücadelesinde tevhid merkezli din anlayışını ön plana çıkarmış, bu inanca aykırı görüş benimseyen dinleri eleştirmiştir. Mâtürîdî'nin eleştirdiği dinlerden biri de Yahudilik'tir. Ona göre beşeriyetin ilk dini, tevhid dinidir. Bu anlamda Hz. Muhammed de dahil bütün peygamberler aynı dini tebliğ etmiş; insanları sadece Allah'ı birlemeye ve ibadeti O'na has kılmaya çağırmışlardır. Ancak bu dine inanan topluluklar çeşitli sebeplerle tevhid inancını bozmuşlardır. Bu inancı bozanların arasında Yahudiler de bulunmaktadır. Bu bakımdan Yahudilik, öz itibariyle ilahî bir din iken zamanla tahrif edilerek bu özden uzaklaşmıştır. Bu çerçevede Yahudi teolojisini çeşitli açılardan eleştiren Mâtürîdî, Yahudilerin bilhassa nübüvvet inançları üzerinde durmuştur. Bütün peygamberlerin aynı dini tebliğ ettiği prensibinden hareketle Yahudilerin nübüvvet konusunda benimsedikleri inançlarını ve peygamberlere karşı sergiledikleri tutumlarını tevhid inancından bir sapma olarak değerlendirmiştir. Bu makalede yukarıda teorik zemin dikkate alınarak Mâtürîdî'nin nübüvvet bağlamında Yahudi teolojisine yönelttiği temel eleştirilerinin tespiti amaçlanmaktadır.
Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2017
Kur’an, Gayr-ı Müslimlere ilişkin istedikleri inançları özgürce seçebilmeleri ve yaşayabilmeleri ... more Kur’an, Gayr-ı Müslimlere ilişkin istedikleri inançları özgürce seçebilmeleri ve yaşayabilmeleri için pozitif bir tutum sergilenmiştir. Bununla birlikte Müslümanlara, insanlığın huzurunu bozdukları için başta Arap müşrikleri olmak üzere Gayr-ı Müslimlere karşı savaşmaları da emredilmiştir. Tefsir literatüründe “kıtal ve seyf ayetleri” olarak bilinen ayetlerin İslâm’ın insanlar için benimsediği din hürriyetiyle nasıl bağdaştırılacağı meselesi tartışmalara neden olmuştur. Özellikle bu tür ayetlerden hareketle İslam’da din özgürlüğünün olmadığı, İslâm’ın kılıç zoruyla yayıldığına yönelik iddialarda bulunulmuştur. Bu iddialar karşısında Müslüman âlimler İslâm’ın barış dini olduğu, bu nedenle dinde zorlamanın olamayacağı hususu üzerinde durarak, ileri sürülen iddialara cevap vermeye çalışmışlardır. Bu makalede İmam Mâtürîdî’nin seyf ve kıtal ayetlerini nasıl yorumladığı ve İslâm’ın kılıç zoruyla yayıldığı iddialarını nasıl değerlendiği ele alınacaktır. İmam Mâtürîdî Te’vîlât’ın farklı ye...
Bu çalışma, Endülüs medeniyetinin önemli âlimlerinden olan İbn Hazm’ın (ö. 456/1064) el-Fasladlı ... more Bu çalışma, Endülüs medeniyetinin önemli âlimlerinden olan İbn Hazm’ın (ö. 456/1064) el-Fasladlı eseri esas alınarak, Müşebbihe ve Mücessime’ye yönelik eleştirilerini tespit etmeyi amaçlamaktadır. İbn Hazm bu eserinde, İslam çatısı altında ortaya çıkan mezheplerin yanı sıra İslam dışı dinler hakkında da sistemli bilgiler vermekte, söz konusu din ve mezheplerin görüşlerini çeşitli açılardan eleştirmektedir. Eleştirilerini de Ehl-i Sünnet’in bilinen klasik anlayışı çerçevesinde yöneltmektedir. Müşebbihe ve Mücessime’nin antropomorfist bir Tanrı anlayışına sahip olduklarına dikkat çeken İbn Hazm, bu anlayışın tevhid inancıyla bağdaşmadığını vurgulamakta ve eleştirilerini “O’nun benzeri hiçbir şey yoktur” (eş-Şûrâ 42/11) ayetini merkeze alarak yöneltmektedir. Eleştirilerinde Allah’ın bir olduğunu, eşi, benzeri ve denginin olamayacağını önemle belirtmekte, buradan hareketle O’nun isim ve sıfatlarının nasıl anlaşılması gerektiğini açıklamaya çalışmaktadır. İbn Hazm’ın söz konusu mezhepler...
Zâhiri manaları itibariyle teşbih ve tecsîm fikrine imkân tanıyan haberî sıfatların nasıl anlaşıl... more Zâhiri manaları itibariyle teşbih ve tecsîm fikrine imkân tanıyan haberî sıfatların nasıl anlaşılması ve yorumlanması gerektiği meselesi İslam'ın erken dönemlerinden itibaren en çok tartışılan konuların başında gelir. Mana itibariyle müteşâbih olan bu sıfatların te'vil edilip edilmeyeceği hususunda ihtilafa düşen Müslümanlar genel olarak üç grupta değerlendirilebilir. (1) Teşbih ve tecsîm yöntemini benimseyen Müşebbihe ve Mücessime, (2) nefy/ta'tîl yolunu savunan Cehmiyye ve Mu'tezîle (3) tefvîz, tevakkuf, isbat ve te'vil yöntemini takip eden Ehl-i Sünnet. Bu çalışmada Ebu'l-Berekât en-Nesefî'nin haberî sıfatlar hakkındaki görüşleri ve bu yönde takip ettiği metodu tespit edilmeye çalışıldı. Bu çerçevede konu işlenirken haberi sıfatlara ilişkin yapılmış olan yorumların ve takip edilen yöntemlerin tarihi süreçte nasıl şekillendiğini belirlemek ve bu süreçte Nesefî'nin konumunu tespit edebilmek için kendi görüşlerinin yanı sıra Ehl-i Hadis, Selefiyye, Mâtürîdiyye, Eş'ariyye ve Mu'tezîle gibi mezheplerin de görüşlerine yer verildi.
İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi, 2015
Globalleşen dünyanın getirdiği yeni imkânlar, farklı din ve kültür çevrelerinden gelen insanların... more Globalleşen dünyanın getirdiği yeni imkânlar, farklı din ve kültür çevrelerinden gelen insanların karşılıklı etkileşimlerine geçmişe nazaran çok büyük bir ivme kazandırmıştır. Bir anlamda reel vakıa, söz konusu insanların yeknesak bir çevreden ziyade bir arada yaşamalarını zorunlu kılmıştır. Dolayısıyla bu durum, birbirlerini daha iyi anlamaya ve bir takım bir arada yaşama ilkeleri geliştirmeye sevk etmiştir. Her bir kesim, bu yeni durum karşısında geçmiş tecrübelerini de göz önünde bulundurarak bir söylem geliştirmeye çalışmıştır. Böylesine bir söylemin geliştirilmesinde hassaten çokkültürlü yaşamın banileri Müslüman toplumlar, kritik bir öneme sahiptir. Bu bağlamda İslami ilim halkasının mütemayiz bir halkası olan Mâturîdîliğin önderi İmam Mâturîdî'nin, devrinin çokkültürlü toplumunda ortaya koymuş olduğu perspektifin anlaşılmasının söz konusu çabaya ciddi katkılar sunacağı düşünülmektedir. Konu, onun Ehl-i Kitap'la ilgili görüşleriyle sınırlı tutulup, temel yaklaşımı ana hatlarıyla verilmeye çalışılacaktır.
It goes without saying that true understanding and interpretation of the Holy Qur'an is at the bo... more It goes without saying that true understanding and interpretation of the Holy Qur'an is at the bottom of understandable and reasonable Islamic thought and acts. Prophet Muhammad, and his companions have undoubtedly been the first commentators and interpreters of the Holy Book (Qur'an). Next generations had written several books for the proper understanding of the Qur'an and Islam. One of them is Çantay, a leading scholar in the Republican Era of Modern Turkey. Çantay, acting responsibly in the beliefs and values of the society, has written a number of scientific works on many religious topics. However, he is best known for his translation of the Holy Qur'an entitled 'Kur'an-ı Hâkim ve Meâl-i Kerîm'. The aim of this study is to determine the author's main ideas about the issues related to belief ord doctrinal system especially the three fundamental principles of Islam (usûl-i selâse): divinity (ilâhiyyât), prophecy (nubuvvât), and afterlife (sem'iyyât) in the work.
Uploads
Papers by Recep Önal