Özlem KALE * Öz Bu çalışmada, 2000-2020 yılları arasında yazılmış anne başlıklı eserler belirlene... more Özlem KALE * Öz Bu çalışmada, 2000-2020 yılları arasında yazılmış anne başlıklı eserler belirlenerek temalarına göre sınıflandırılmıştır. Aralarından, temsil değeri olan on yedi eser tabakalı örneklemle belirlenerek psikanalizm ve logoterapi metotlarıyla incelenmiştir. Başkahraman konumundaki anne karakterleri, bahsi geçen metotlarla tahlil edilerek değerlendirilmiştir. İncelenen eserlerin çoğunda, annelik ile bireysel gelişimin bir arada olamayacağı izlenimi yaratılmıştır. Az sayıda eser, kariyer sahibi olmalarına karşın iş hayatına atılmayarak ev hanımı olmayı seçen kadınları eleştirir. Bu kategorideki eserlerde, kadına "eş ve anne"lik misyonlarından önce "insan" muamelesi yapılması gerektiği vurgulanır. Edebiyatın, kamuoyunu aydınlatma ve yönlendirme hususundaki etkisinin büyüklüğü göz önüne alınırsa kadına, sağlıklı şekilde bakılabilmesi için daha fazla eserde bu vurgunun yapılması gerektiği açıktır. Kadın, doğurganlık özelliği itibarıyla neslin devamını sağlayacak yetiye sahip olsa da annelik, genetikten ziyade sosyal bir yapılanmadır. Toplumlarda kıymetli bir yeri olan anneliğin, ideal koşullarda yaşanması önemlidir. Çalışmamız, kitle iletişim araçları ve edebiyatla da bu idealin öneminin vurgulanması konusunda ufuk açıcı olacaktır.
Bu cali mada Orhan Kemal’in Gurbet Ku lari, Eskici ve O ullari ile Vukuat Var adli romanlarinda i... more Bu cali mada Orhan Kemal’in Gurbet Ku lari, Eskici ve O ullari ile Vukuat Var adli romanlarinda i lenen goc olgusu sebep ve sonuclariyla ele alinacaktir. Yoksulluktan, hukumet politikalarindan ve cali ma ko ullarinin olumsuzlu undan bikan koylulerin refaha kavu ma arzusuyla evlerini ve/ya yurtlarini terk etmeleri incelenen romanlardaki gocun ortak sebeplerini te kil etmektedir. Kendilerine daha iyi bir ya am sa lamak amaciyla goc eden insanlari romanlara gore bekleyen ortak son ise goc ettikleri yerde umduklarini bulamamalari, aile bireyleri arasinda cati ma ya amalari, de er yargilarini kaybetmeleri ve ailelerinin cokmesidir. Romanlardaki goc olgusu, bu ortak ozellikler ba laminda de erlendirilecektir
In this study, after giving an overview of verse form of mesnevi, we will try to explain why we d... more In this study, after giving an overview of verse form of mesnevi, we will try to explain why we describe as a modern mesnevi the book named "Marie Sophie" writen by Serkan Ozan Ozagac. In the light of the interview with Ozagac we will determine the main lines of the poet's literary personality. We will construe poetry in the book "Marie Sophie on the presence or absence of" according to poet’s poetica
Adıyaman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2020
Jale Sancak's story, The Ordinary Lives, has a multi-layered structure consisting of two interwin... more Jale Sancak's story, The Ordinary Lives, has a multi-layered structure consisting of two interwined stories. The story is constructed multinarration, stream of consciousness, metafiction, inner speech, inversion, imaginary expression and intertextuality. Within the plot, there are suitable situations that include some techniques such as free association, transferring, reflecting, which are the techniques of psychoanalysis. It is understood that the inner story that Güner wrote by fictionalising with metafiction is actually a reflection of her own experiences, and that the traumas in her subconscious are occasionally raised to the level of consciousness by reflecting them to the characters in the story. In this study, the psychoanalytic analyses of Güner and Aslı, will be made based on what the postmodern techniques used in the story evoke within the context of plot, people and space. This method will be applied to the heroes in the story with a Freudian look.
The Journal of Academic Social Science Studies, 2018
Öz Sinema, ortaya çıktığı ilk andan itibaren edebiyattan etkilenmiştir. Türk ve dünya edebiyatınd... more Öz Sinema, ortaya çıktığı ilk andan itibaren edebiyattan etkilenmiştir. Türk ve dünya edebiyatından birçok roman ve hikâye, çeşitli nedenlerle sinemaya uyarlanmıştır. "İki Sanat Dilinin Etkileşimi ve Gölgesizler" başlıklı makalenin amacı evvela iki ayrı sanat dalı olan, ancak birbirleriyle sürekli etkileşim halinde bulunan edebiyat ve sinema dillerindeki ortaklık ve farklılıkları tespit etmektir. Bu bağlamda, yazarın kelimelerle anlattığı şeyi, her koşulda görsel dille anlatabilmenin mümkün olup olmadığını belirlemektir. Bu saptama ve bilgilerin ışığında, edebiyat ve sinemacıların görüşlerinden de faydalanarak yazınsal ve görsel ürünlerin kurgusal anlatım dillerinin farklı olduğu konusunda bir sonuca ulaşılacaktır. Bu tespitten sonra Hasan Ali Toptaş'ın Gölgesizler adlı romanından aynı adla sinemaya uyarlanan filmin kurgusal anlatımlarıyla ilgili benzerlik ve farklar belirlenecektir. Romanda kullanılan üst kurmaca, metinlerarasılık gibi postmodernist tekniklerin filmde karşılığını bulup bulmadığına ya da nasıl bulduğuna bakılacaktır. Uyarlamaları: Eserin aslına birebir sadık kalınan uyarlamalar; eserin tamamen değiştirildiği uyarlamalar ve eserin yönetmene özgü sinematografik bakışıyla yazarın dünyasına ters düşülmeksizin yorumlandığı uyarlamalar olarak üçe ayırdıktan sonra özgün bir dünyaları olan yönetmenlerin uyarlamalarının daha başarılı olduğu tezi savunulacaktır. İlk bakışta yüzde otuzu algılanan sinema sanatıyla okuyucunun dikkatlice takip ederek yorumlamasını gerektiren, edebî değeri olan ve olay örgüsünden ziyade üslûbun önemli olduğu sembolik hikâyeleri anlatmanın ne kadar mümkün olabileceği tartışılarak Gölgesizler uyarlaması üzerinden "Orijinali varken neden filmini izlemeliyim?" sorusuna cevap aranacaktır.
The stream of consciousness technique often used in modern literature is based on Sigmund Freud's... more The stream of consciousness technique often used in modern literature is based on Sigmund Freud's psychoanalytic theory and method of free association. Freud's developed to analyze the psychology of human in capitalist society and then admitted to explain the activities of creation of the artist; the psychoanalytic method is reflected as stream of consciousness technique in the literature. The development of the science of psychology and psychological novel, used in psychoanalysis and based on free association method the stream of consciousness technique gives the literature as a form of expression. The stream of consciousness technique that contributed to the story in terms of plot, fictional narrative, the spirit of the character analysis, styles and time, reference reasons are varied. In this study, was investigated that, how and why used the stream of consciousness technique in literature. And this technique will be studied to arrive at a conclusion about what kind of contribution provided to the author and the reader.
Bu calismada oncelikle “sinemanin dogusu, Turkiye'ye gelisi ve edebiyatla iliskisi” ele alina... more Bu calismada oncelikle “sinemanin dogusu, Turkiye'ye gelisi ve edebiyatla iliskisi” ele alinacaktir. Daha sonra “uyarlama” ile ilgili bilgi verilerek “edebiyattan sinemaya uyarlanan eserlerin nasil donusturuldugu” anlasilmaya calisilacaktir. Nihayetinde “roman ve film arasindaki benzerliklerle farklar” tespit edilerek “sinemanin edebiyata basvurma nedenleri” sinema ve roman yazari, film yonetmeni, tarihci, elestirmen ve edebiyat arastirmacilarinin goruslerinden faydalanilarak arastirilacaktir. Bu arastirma yapilirken edebiyattan sinemaya uyarlanan yerli ve yabanci romanlardan ornekler verilecek ve “romanlarin sinemaya uyarlandiklari zaman elde ettikleri kazanc ve ugradiklari kayiplar” edebiyat sosyolojisi baglaminda incelenecektir. Sonuc itibariyla iki sanat dali arasindaki etkilesimin nasil olmasi gerektigi ve farkli dillerle uretilen yapitlarin birbiriyle mukayese edilmesinin dogru olup olmadigi hususunda bir fikir beyaninda bulunulacaktir.
Öz Sinema, ortaya çıktığı ilk andan itibaren edebiyattan etkilenmiştir. Türk ve dünya edebiyatınd... more Öz Sinema, ortaya çıktığı ilk andan itibaren edebiyattan etkilenmiştir. Türk ve dünya edebiyatından birçok roman ve hikâye, çeşitli nedenlerle sinemaya uyarlanmıştır. " İki Sanat Dilinin Etkileşimi ve Gölgesizler " başlıklı makalenin amacı evvela iki ayrı sanat dalı olan, ancak birbirleriyle sürekli etkileşim halinde bulunan edebiyat ve sinema dillerindeki ortak-lık ve farklılıkları tespit etmektir. Bu bağlamda, yazarın kelimelerle anlattığı şeyi, her koşul-da görsel dille anlatabilmenin mümkün olup olmadığını belirlemektir. Bu saptama ve bilgi-lerin ışığında, edebiyat ve sinemacıların görüşlerinden de faydalanarak yazınsal ve görsel ürünlerin kurgusal anlatım dillerinin farklı olduğu konusunda bir sonuca ulaşılacaktır. Bu tespitten sonra Hasan Ali Toptaş'ın Gölgesizler adlı romanından aynı adla sinemaya uyarla-nan filmin kurgusal anlatımlarıyla ilgili benzerlik ve farklar belirlenecektir. Romanda kulla-nılan üst kurmaca, metinlerarasılık gibi postmodernist tekniklerin filmde karşılığını bulup bulmadığına ya da nasıl bulduğuna bakılacaktır. Uyarlamaları: Eserin aslına birebir sadık kalınan uyarlamalar; eserin tamamen değiştirildiği uyarlamalar ve eserin yönetmene özgü sinematografik bakışıyla yazarın dünyasına ters düşülmeksizin yorumlandığı uyarlamalar olarak üçe ayırdıktan sonra özgün bir dünyaları olan yönetmenlerin uyarlamalarının daha başarılı olduğu tezi savunulacaktır. İlk bakışta yüzde otuzu algılanan sinema sanatıyla oku-yucunun dikkatlice takip ederek yorumlamasını gerektiren, edebî değeri olan ve olay örgü-sünden ziyade üslûbun önemli olduğu sembolik hikâyeleri anlatmanın ne kadar mümkün olabileceği tartışılarak Gölgesizler uyarlaması üzerinden " Orijinali varken neden filmini iz-lemeliyim? " sorusuna cevap aranacaktır.
Öz Kurmaca metinlerde yazar, anlatıcı, başkahraman belirgin olmayabilir, iç içe geçebilir ve zama... more Öz Kurmaca metinlerde yazar, anlatıcı, başkahraman belirgin olmayabilir, iç içe geçebilir ve zaman zaman birbirine karışabilir. Anlatıda " kimin konuştuğu ve kimin gördüğü " önemlidir. Bu çalışmada " anlatıcı " kavramı irdelenerek " anlatıcı türleri; anlatıcının, öykü kahramanları ve yazarıyla ilişkisi " üzerinde durulacaktır. Bu bağlamda yazar, anlatıcı ve kahraman kavramları arasındaki farklar tespit edilerek anlatıcının kim olduğunun, bakış açısının ve işlevinin belirlenmesine çalışılacaktır.
Modern edebiyatta sıklıkla başvurulan bilinç akışı tekniği, Sigmund Freud’un psikanaliz kuramı ve... more Modern edebiyatta sıklıkla başvurulan bilinç akışı tekniği, Sigmund Freud’un psikanaliz kuramı ve serbest çağrışım metoduna dayanmaktadır. Freud’un, kapitalist toplum insanının psikolojisini incelemek için geliştirdiği ve daha sonra sanatçının yaratım faaliyetini açıklamak için başvurduğu psikanalist metot, edebiyata bilinç akışı tekniği olarak yansır. Psikoloji ilminin ve psikolojik romanın gelişimi, psikanaliz tedavide kullanılan ve serbest çağrışım yöntemine dayanan bilinç akışı tekniğini, bir anlatım biçimi olarak edebiyata kazandırır. Hikâyeye olay örgüsü, kurgusal anlatım, karakterlerin ruh tahlilleri, üslûp ve zaman bakımından katkılar sağlayan bilinç akışı tekniğine başvurulma sebepleri çeşitlidir. Bu çalışmada insan psikolojisini inceleyen bilinç akışı tekniğinin edebiyatta nasıl ve neden kullanıldığı araştırılarak bu tekniğin yazar ile okuyucuya ne gibi katkılar sağladığı konusunda bir sonuca varılmasına çalışılacaktır. Anahtar Kelimeler: Bilinç akışı tekniği, psikanaliz kuramı, serbest çağrışım metodu, edebiyat, roman.
Sinema, kendisinden önce varolan edebiyat, resim, müzik, tiyatro, heykel, dans gibi sanat dalları... more Sinema, kendisinden önce varolan edebiyat, resim, müzik, tiyatro, heykel, dans gibi sanat dallarıyla iletişim halinde olmasına karşın en güçlü bağını edebiyatla kurmuştur. Sinemanın en önemli öğesi olan senaryo, iki şekilde meydana getirilir. Bunlardan ilki film yapmak isteyen kişinin, tasarladığı konuyu yalnızca sinema diliyle ifade edilecek şekilde vücuda getirdiği "özgün senaryo" diğeri ise daha önce yazılmış bir metni senaryo biçimine dönüştürme işlemi olan "uyarlama"dır. Uyarlamak, iki şeyi birbirine herhangi bir bakımdan uyar duruma getirmek, intibak ettirmek demektir. Bu kavram sinema için düşünülecek olursa, edebî eserleri, sinema, tiyatro, radyo ve televizyonun teknik imkanlarına uygun duruma
Bu çalışmada, mesnevi nazım şekliyle ilgili genel bir bilgi verildikten sonra Serkan Ozan Özağaç... more Bu çalışmada, mesnevi nazım şekliyle ilgili genel bir bilgi verildikten sonra Serkan Ozan Özağaç ’ın Marie Sophie adlı kitabının neden “çağdaş bir mesnevî” olarak tasvir edildiği açıklanmaya çalışılacaktır. Özağaç’la yapılan görüşme ışığında, şairin edebî kişiliği ana hatlarıyla belirlenecek ve Marie Sophie adlı kitapta yer alan “Marie Sophie’nin Varlığı ya da Yokluğu Üzerine” adlı şiir, şairin poetikası doğrultusunda şerh edilecektir. Anahtar kelimeler: Şiir, şair, ıztırap, varlık-yokluk, ilâhi aşk, Doğu-Batı, mistisizm.
Bu makalede evvela gerçek hayatın romanlaştırılmasının mümkün olup olmadığı konusu tartışılacaktı... more Bu makalede evvela gerçek hayatın romanlaştırılmasının mümkün olup olmadığı konusu tartışılacaktır. “Gerçek” kavramının göreceliği ve sözcüklerin, yansıttıkları kavramlardan daha önemli hale nasıl geldikleri hususu üzerinde durulacaktır. Nihayetinde, yazarların gerçek hayat hikâyeleri üzerine kurulan romanların, herkesçe aynı şekilde algılanan bir ruha sahip yapıtlar mı; yoksa yaşamdan esinlenen, onu taklit etmeye çalışan ama neticede bağımsız bir kurgu olarak vücut bulan birer simülasyon mu oldukları sorularına cevap aranacaktır. Bu konulara açıklık getirilirken edebiyat araştırmacıları, kuramcılar ve felsefecilerin görüşlerinin yanı sıra Jean Baudrillard’ın ortaya attığı “Simülasyon Kuramı”ndan faydalanılacaktır. Anahtar Kelimeler: Roman, ruh, simülasyon, simülakr, gerçek yaşam öyküsü.
Bu çalışmada Pınar Kür'ün Asılacak Kadın 1 ve Duygu Asena'nın Kadının Adı Yok 2 adlı romanlarında... more Bu çalışmada Pınar Kür'ün Asılacak Kadın 1 ve Duygu Asena'nın Kadının Adı Yok 2 adlı romanlarında işlenen kadın sorunları üzerinde durulacaktır. Erkekler tarafından ezilen ve cinsel istismara uğrayan bir kadınla erkek egemenliğini reddeden bir başka kadın kahramanın, iki kadın yazar tarafından feminist bir bakışla nasıl değerlendirildikleri açıklanmaya çalışılacaktır. Aynı dönemde yaşayan ancak birbirine taban tabana zıt iki roman kahramanı olan Melek ve "adsız kadın"dan hareketle Türk kadınının, toplum baskılarına boyun eğme durumundan çıkıp diledikleri gibi yaşamaya evrilen değişim sürecinden bahsedilecektir. Feminist yazar, hukukçu, siyasetçi ve kuramcıların fikirlerinden faydalanılarak Türk kadınının özgür bir birey olma yolundaki mücadelesi ana hatlarıyla tespit edilecektir.
Bu çalı mada Orhan Kemal'in Gurbet Ku ları, Eskici ve O ulları ile Vukuat Var adlı romanlarında i... more Bu çalı mada Orhan Kemal'in Gurbet Ku ları, Eskici ve O ulları ile Vukuat Var adlı romanlarında i lenen göç olgusu sebep ve sonuçlarıyla ele alınacaktır. Yoksulluktan, hükümet politikalarından ve çalı ma ko ullarının olumsuzlu undan bıkan köylülerin refaha kavu ma arzusuyla evlerini ve/ya yurtlarını terk etmeleri incelenen romanlardaki göçün ortak sebeplerini te kil etmektedir. Kendilerine daha iyi bir ya am sa lamak amacıyla göç eden insanları romanlara göre bekleyen ortak son ise göç ettikleri yerde umduklarını bulamamaları, aile bireyleri arasında çatı ma ya amaları, de er yargılarını kaybetmeleri ve ailelerinin çökmesidir. Romanlardaki göç olgusu, bu ortak özellikler ba lamında de erlendirilecektir.
Özlem KALE * Öz Bu çalışmada, 2000-2020 yılları arasında yazılmış anne başlıklı eserler belirlene... more Özlem KALE * Öz Bu çalışmada, 2000-2020 yılları arasında yazılmış anne başlıklı eserler belirlenerek temalarına göre sınıflandırılmıştır. Aralarından, temsil değeri olan on yedi eser tabakalı örneklemle belirlenerek psikanalizm ve logoterapi metotlarıyla incelenmiştir. Başkahraman konumundaki anne karakterleri, bahsi geçen metotlarla tahlil edilerek değerlendirilmiştir. İncelenen eserlerin çoğunda, annelik ile bireysel gelişimin bir arada olamayacağı izlenimi yaratılmıştır. Az sayıda eser, kariyer sahibi olmalarına karşın iş hayatına atılmayarak ev hanımı olmayı seçen kadınları eleştirir. Bu kategorideki eserlerde, kadına "eş ve anne"lik misyonlarından önce "insan" muamelesi yapılması gerektiği vurgulanır. Edebiyatın, kamuoyunu aydınlatma ve yönlendirme hususundaki etkisinin büyüklüğü göz önüne alınırsa kadına, sağlıklı şekilde bakılabilmesi için daha fazla eserde bu vurgunun yapılması gerektiği açıktır. Kadın, doğurganlık özelliği itibarıyla neslin devamını sağlayacak yetiye sahip olsa da annelik, genetikten ziyade sosyal bir yapılanmadır. Toplumlarda kıymetli bir yeri olan anneliğin, ideal koşullarda yaşanması önemlidir. Çalışmamız, kitle iletişim araçları ve edebiyatla da bu idealin öneminin vurgulanması konusunda ufuk açıcı olacaktır.
Bu cali mada Orhan Kemal’in Gurbet Ku lari, Eskici ve O ullari ile Vukuat Var adli romanlarinda i... more Bu cali mada Orhan Kemal’in Gurbet Ku lari, Eskici ve O ullari ile Vukuat Var adli romanlarinda i lenen goc olgusu sebep ve sonuclariyla ele alinacaktir. Yoksulluktan, hukumet politikalarindan ve cali ma ko ullarinin olumsuzlu undan bikan koylulerin refaha kavu ma arzusuyla evlerini ve/ya yurtlarini terk etmeleri incelenen romanlardaki gocun ortak sebeplerini te kil etmektedir. Kendilerine daha iyi bir ya am sa lamak amaciyla goc eden insanlari romanlara gore bekleyen ortak son ise goc ettikleri yerde umduklarini bulamamalari, aile bireyleri arasinda cati ma ya amalari, de er yargilarini kaybetmeleri ve ailelerinin cokmesidir. Romanlardaki goc olgusu, bu ortak ozellikler ba laminda de erlendirilecektir
In this study, after giving an overview of verse form of mesnevi, we will try to explain why we d... more In this study, after giving an overview of verse form of mesnevi, we will try to explain why we describe as a modern mesnevi the book named "Marie Sophie" writen by Serkan Ozan Ozagac. In the light of the interview with Ozagac we will determine the main lines of the poet's literary personality. We will construe poetry in the book "Marie Sophie on the presence or absence of" according to poet’s poetica
Adıyaman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2020
Jale Sancak's story, The Ordinary Lives, has a multi-layered structure consisting of two interwin... more Jale Sancak's story, The Ordinary Lives, has a multi-layered structure consisting of two interwined stories. The story is constructed multinarration, stream of consciousness, metafiction, inner speech, inversion, imaginary expression and intertextuality. Within the plot, there are suitable situations that include some techniques such as free association, transferring, reflecting, which are the techniques of psychoanalysis. It is understood that the inner story that Güner wrote by fictionalising with metafiction is actually a reflection of her own experiences, and that the traumas in her subconscious are occasionally raised to the level of consciousness by reflecting them to the characters in the story. In this study, the psychoanalytic analyses of Güner and Aslı, will be made based on what the postmodern techniques used in the story evoke within the context of plot, people and space. This method will be applied to the heroes in the story with a Freudian look.
The Journal of Academic Social Science Studies, 2018
Öz Sinema, ortaya çıktığı ilk andan itibaren edebiyattan etkilenmiştir. Türk ve dünya edebiyatınd... more Öz Sinema, ortaya çıktığı ilk andan itibaren edebiyattan etkilenmiştir. Türk ve dünya edebiyatından birçok roman ve hikâye, çeşitli nedenlerle sinemaya uyarlanmıştır. "İki Sanat Dilinin Etkileşimi ve Gölgesizler" başlıklı makalenin amacı evvela iki ayrı sanat dalı olan, ancak birbirleriyle sürekli etkileşim halinde bulunan edebiyat ve sinema dillerindeki ortaklık ve farklılıkları tespit etmektir. Bu bağlamda, yazarın kelimelerle anlattığı şeyi, her koşulda görsel dille anlatabilmenin mümkün olup olmadığını belirlemektir. Bu saptama ve bilgilerin ışığında, edebiyat ve sinemacıların görüşlerinden de faydalanarak yazınsal ve görsel ürünlerin kurgusal anlatım dillerinin farklı olduğu konusunda bir sonuca ulaşılacaktır. Bu tespitten sonra Hasan Ali Toptaş'ın Gölgesizler adlı romanından aynı adla sinemaya uyarlanan filmin kurgusal anlatımlarıyla ilgili benzerlik ve farklar belirlenecektir. Romanda kullanılan üst kurmaca, metinlerarasılık gibi postmodernist tekniklerin filmde karşılığını bulup bulmadığına ya da nasıl bulduğuna bakılacaktır. Uyarlamaları: Eserin aslına birebir sadık kalınan uyarlamalar; eserin tamamen değiştirildiği uyarlamalar ve eserin yönetmene özgü sinematografik bakışıyla yazarın dünyasına ters düşülmeksizin yorumlandığı uyarlamalar olarak üçe ayırdıktan sonra özgün bir dünyaları olan yönetmenlerin uyarlamalarının daha başarılı olduğu tezi savunulacaktır. İlk bakışta yüzde otuzu algılanan sinema sanatıyla okuyucunun dikkatlice takip ederek yorumlamasını gerektiren, edebî değeri olan ve olay örgüsünden ziyade üslûbun önemli olduğu sembolik hikâyeleri anlatmanın ne kadar mümkün olabileceği tartışılarak Gölgesizler uyarlaması üzerinden "Orijinali varken neden filmini izlemeliyim?" sorusuna cevap aranacaktır.
The stream of consciousness technique often used in modern literature is based on Sigmund Freud's... more The stream of consciousness technique often used in modern literature is based on Sigmund Freud's psychoanalytic theory and method of free association. Freud's developed to analyze the psychology of human in capitalist society and then admitted to explain the activities of creation of the artist; the psychoanalytic method is reflected as stream of consciousness technique in the literature. The development of the science of psychology and psychological novel, used in psychoanalysis and based on free association method the stream of consciousness technique gives the literature as a form of expression. The stream of consciousness technique that contributed to the story in terms of plot, fictional narrative, the spirit of the character analysis, styles and time, reference reasons are varied. In this study, was investigated that, how and why used the stream of consciousness technique in literature. And this technique will be studied to arrive at a conclusion about what kind of contribution provided to the author and the reader.
Bu calismada oncelikle “sinemanin dogusu, Turkiye'ye gelisi ve edebiyatla iliskisi” ele alina... more Bu calismada oncelikle “sinemanin dogusu, Turkiye'ye gelisi ve edebiyatla iliskisi” ele alinacaktir. Daha sonra “uyarlama” ile ilgili bilgi verilerek “edebiyattan sinemaya uyarlanan eserlerin nasil donusturuldugu” anlasilmaya calisilacaktir. Nihayetinde “roman ve film arasindaki benzerliklerle farklar” tespit edilerek “sinemanin edebiyata basvurma nedenleri” sinema ve roman yazari, film yonetmeni, tarihci, elestirmen ve edebiyat arastirmacilarinin goruslerinden faydalanilarak arastirilacaktir. Bu arastirma yapilirken edebiyattan sinemaya uyarlanan yerli ve yabanci romanlardan ornekler verilecek ve “romanlarin sinemaya uyarlandiklari zaman elde ettikleri kazanc ve ugradiklari kayiplar” edebiyat sosyolojisi baglaminda incelenecektir. Sonuc itibariyla iki sanat dali arasindaki etkilesimin nasil olmasi gerektigi ve farkli dillerle uretilen yapitlarin birbiriyle mukayese edilmesinin dogru olup olmadigi hususunda bir fikir beyaninda bulunulacaktir.
Öz Sinema, ortaya çıktığı ilk andan itibaren edebiyattan etkilenmiştir. Türk ve dünya edebiyatınd... more Öz Sinema, ortaya çıktığı ilk andan itibaren edebiyattan etkilenmiştir. Türk ve dünya edebiyatından birçok roman ve hikâye, çeşitli nedenlerle sinemaya uyarlanmıştır. " İki Sanat Dilinin Etkileşimi ve Gölgesizler " başlıklı makalenin amacı evvela iki ayrı sanat dalı olan, ancak birbirleriyle sürekli etkileşim halinde bulunan edebiyat ve sinema dillerindeki ortak-lık ve farklılıkları tespit etmektir. Bu bağlamda, yazarın kelimelerle anlattığı şeyi, her koşul-da görsel dille anlatabilmenin mümkün olup olmadığını belirlemektir. Bu saptama ve bilgi-lerin ışığında, edebiyat ve sinemacıların görüşlerinden de faydalanarak yazınsal ve görsel ürünlerin kurgusal anlatım dillerinin farklı olduğu konusunda bir sonuca ulaşılacaktır. Bu tespitten sonra Hasan Ali Toptaş'ın Gölgesizler adlı romanından aynı adla sinemaya uyarla-nan filmin kurgusal anlatımlarıyla ilgili benzerlik ve farklar belirlenecektir. Romanda kulla-nılan üst kurmaca, metinlerarasılık gibi postmodernist tekniklerin filmde karşılığını bulup bulmadığına ya da nasıl bulduğuna bakılacaktır. Uyarlamaları: Eserin aslına birebir sadık kalınan uyarlamalar; eserin tamamen değiştirildiği uyarlamalar ve eserin yönetmene özgü sinematografik bakışıyla yazarın dünyasına ters düşülmeksizin yorumlandığı uyarlamalar olarak üçe ayırdıktan sonra özgün bir dünyaları olan yönetmenlerin uyarlamalarının daha başarılı olduğu tezi savunulacaktır. İlk bakışta yüzde otuzu algılanan sinema sanatıyla oku-yucunun dikkatlice takip ederek yorumlamasını gerektiren, edebî değeri olan ve olay örgü-sünden ziyade üslûbun önemli olduğu sembolik hikâyeleri anlatmanın ne kadar mümkün olabileceği tartışılarak Gölgesizler uyarlaması üzerinden " Orijinali varken neden filmini iz-lemeliyim? " sorusuna cevap aranacaktır.
Öz Kurmaca metinlerde yazar, anlatıcı, başkahraman belirgin olmayabilir, iç içe geçebilir ve zama... more Öz Kurmaca metinlerde yazar, anlatıcı, başkahraman belirgin olmayabilir, iç içe geçebilir ve zaman zaman birbirine karışabilir. Anlatıda " kimin konuştuğu ve kimin gördüğü " önemlidir. Bu çalışmada " anlatıcı " kavramı irdelenerek " anlatıcı türleri; anlatıcının, öykü kahramanları ve yazarıyla ilişkisi " üzerinde durulacaktır. Bu bağlamda yazar, anlatıcı ve kahraman kavramları arasındaki farklar tespit edilerek anlatıcının kim olduğunun, bakış açısının ve işlevinin belirlenmesine çalışılacaktır.
Modern edebiyatta sıklıkla başvurulan bilinç akışı tekniği, Sigmund Freud’un psikanaliz kuramı ve... more Modern edebiyatta sıklıkla başvurulan bilinç akışı tekniği, Sigmund Freud’un psikanaliz kuramı ve serbest çağrışım metoduna dayanmaktadır. Freud’un, kapitalist toplum insanının psikolojisini incelemek için geliştirdiği ve daha sonra sanatçının yaratım faaliyetini açıklamak için başvurduğu psikanalist metot, edebiyata bilinç akışı tekniği olarak yansır. Psikoloji ilminin ve psikolojik romanın gelişimi, psikanaliz tedavide kullanılan ve serbest çağrışım yöntemine dayanan bilinç akışı tekniğini, bir anlatım biçimi olarak edebiyata kazandırır. Hikâyeye olay örgüsü, kurgusal anlatım, karakterlerin ruh tahlilleri, üslûp ve zaman bakımından katkılar sağlayan bilinç akışı tekniğine başvurulma sebepleri çeşitlidir. Bu çalışmada insan psikolojisini inceleyen bilinç akışı tekniğinin edebiyatta nasıl ve neden kullanıldığı araştırılarak bu tekniğin yazar ile okuyucuya ne gibi katkılar sağladığı konusunda bir sonuca varılmasına çalışılacaktır. Anahtar Kelimeler: Bilinç akışı tekniği, psikanaliz kuramı, serbest çağrışım metodu, edebiyat, roman.
Sinema, kendisinden önce varolan edebiyat, resim, müzik, tiyatro, heykel, dans gibi sanat dalları... more Sinema, kendisinden önce varolan edebiyat, resim, müzik, tiyatro, heykel, dans gibi sanat dallarıyla iletişim halinde olmasına karşın en güçlü bağını edebiyatla kurmuştur. Sinemanın en önemli öğesi olan senaryo, iki şekilde meydana getirilir. Bunlardan ilki film yapmak isteyen kişinin, tasarladığı konuyu yalnızca sinema diliyle ifade edilecek şekilde vücuda getirdiği "özgün senaryo" diğeri ise daha önce yazılmış bir metni senaryo biçimine dönüştürme işlemi olan "uyarlama"dır. Uyarlamak, iki şeyi birbirine herhangi bir bakımdan uyar duruma getirmek, intibak ettirmek demektir. Bu kavram sinema için düşünülecek olursa, edebî eserleri, sinema, tiyatro, radyo ve televizyonun teknik imkanlarına uygun duruma
Bu çalışmada, mesnevi nazım şekliyle ilgili genel bir bilgi verildikten sonra Serkan Ozan Özağaç... more Bu çalışmada, mesnevi nazım şekliyle ilgili genel bir bilgi verildikten sonra Serkan Ozan Özağaç ’ın Marie Sophie adlı kitabının neden “çağdaş bir mesnevî” olarak tasvir edildiği açıklanmaya çalışılacaktır. Özağaç’la yapılan görüşme ışığında, şairin edebî kişiliği ana hatlarıyla belirlenecek ve Marie Sophie adlı kitapta yer alan “Marie Sophie’nin Varlığı ya da Yokluğu Üzerine” adlı şiir, şairin poetikası doğrultusunda şerh edilecektir. Anahtar kelimeler: Şiir, şair, ıztırap, varlık-yokluk, ilâhi aşk, Doğu-Batı, mistisizm.
Bu makalede evvela gerçek hayatın romanlaştırılmasının mümkün olup olmadığı konusu tartışılacaktı... more Bu makalede evvela gerçek hayatın romanlaştırılmasının mümkün olup olmadığı konusu tartışılacaktır. “Gerçek” kavramının göreceliği ve sözcüklerin, yansıttıkları kavramlardan daha önemli hale nasıl geldikleri hususu üzerinde durulacaktır. Nihayetinde, yazarların gerçek hayat hikâyeleri üzerine kurulan romanların, herkesçe aynı şekilde algılanan bir ruha sahip yapıtlar mı; yoksa yaşamdan esinlenen, onu taklit etmeye çalışan ama neticede bağımsız bir kurgu olarak vücut bulan birer simülasyon mu oldukları sorularına cevap aranacaktır. Bu konulara açıklık getirilirken edebiyat araştırmacıları, kuramcılar ve felsefecilerin görüşlerinin yanı sıra Jean Baudrillard’ın ortaya attığı “Simülasyon Kuramı”ndan faydalanılacaktır. Anahtar Kelimeler: Roman, ruh, simülasyon, simülakr, gerçek yaşam öyküsü.
Bu çalışmada Pınar Kür'ün Asılacak Kadın 1 ve Duygu Asena'nın Kadının Adı Yok 2 adlı romanlarında... more Bu çalışmada Pınar Kür'ün Asılacak Kadın 1 ve Duygu Asena'nın Kadının Adı Yok 2 adlı romanlarında işlenen kadın sorunları üzerinde durulacaktır. Erkekler tarafından ezilen ve cinsel istismara uğrayan bir kadınla erkek egemenliğini reddeden bir başka kadın kahramanın, iki kadın yazar tarafından feminist bir bakışla nasıl değerlendirildikleri açıklanmaya çalışılacaktır. Aynı dönemde yaşayan ancak birbirine taban tabana zıt iki roman kahramanı olan Melek ve "adsız kadın"dan hareketle Türk kadınının, toplum baskılarına boyun eğme durumundan çıkıp diledikleri gibi yaşamaya evrilen değişim sürecinden bahsedilecektir. Feminist yazar, hukukçu, siyasetçi ve kuramcıların fikirlerinden faydalanılarak Türk kadınının özgür bir birey olma yolundaki mücadelesi ana hatlarıyla tespit edilecektir.
Bu çalı mada Orhan Kemal'in Gurbet Ku ları, Eskici ve O ulları ile Vukuat Var adlı romanlarında i... more Bu çalı mada Orhan Kemal'in Gurbet Ku ları, Eskici ve O ulları ile Vukuat Var adlı romanlarında i lenen göç olgusu sebep ve sonuçlarıyla ele alınacaktır. Yoksulluktan, hükümet politikalarından ve çalı ma ko ullarının olumsuzlu undan bıkan köylülerin refaha kavu ma arzusuyla evlerini ve/ya yurtlarını terk etmeleri incelenen romanlardaki göçün ortak sebeplerini te kil etmektedir. Kendilerine daha iyi bir ya am sa lamak amacıyla göç eden insanları romanlara göre bekleyen ortak son ise göç ettikleri yerde umduklarını bulamamaları, aile bireyleri arasında çatı ma ya amaları, de er yargılarını kaybetmeleri ve ailelerinin çökmesidir. Romanlardaki göç olgusu, bu ortak özellikler ba lamında de erlendirilecektir.
Uploads
Papers by özlem kale
Anahtar Kelimeler: Bilinç akışı tekniği, psikanaliz kuramı, serbest çağrışım metodu, edebiyat, roman.
Anahtar kelimeler: Şiir, şair, ıztırap, varlık-yokluk, ilâhi aşk, Doğu-Batı, mistisizm.
Anahtar Kelimeler: Roman, ruh, simülasyon, simülakr, gerçek yaşam öyküsü.
Anahtar Kelimeler: Bilinç akışı tekniği, psikanaliz kuramı, serbest çağrışım metodu, edebiyat, roman.
Anahtar kelimeler: Şiir, şair, ıztırap, varlık-yokluk, ilâhi aşk, Doğu-Batı, mistisizm.
Anahtar Kelimeler: Roman, ruh, simülasyon, simülakr, gerçek yaşam öyküsü.