İklim değişikliğiyle ilgili haberler yaşadığımız krizi gözler önüne sermeye devam ediyor. Yine de karamsarlık yerine umudu seçiyor ve daha az gidilen yolu seçen, hayal etmeye cesaret eden ve bize farklı bir geleceğin mümkün olduğunu düşündüren vizyonerlerden ilham almaya devam ediyoruz.
Mimarinin çevreyi en çok kirleten endüstrilerden biri olmadığı, bunun yerine hem insanlık hem de gezegen üzerinde olumlu bir etkiye sahip olduğu bir dünya hayal edin.
Biricik gezegenimizdeki hasarı onarmanın, önlemenin ve malzemeleri yeniden kullanmanın çevreye duyarlı yollarını arayan mimari yapı ve tasarımları derledik.
2022 yılının en heyecan verici fikirlerinden bazılarını aşağıda bulabilirsiniz.
1. Sellere karşı uygulanabilir bir çözüm: ‘Sünger şehirler’
1997'de genç bir peyzaj mimarı ve Harvard mezunu Yu Kongjian, memleketi Çin'e döndü ve o zamanlar radikal bir fikir olarak görülen bir görüş öne sürdü: Çin'in muson iklimi, ülkenin benimsediği Batı temelli kentleşme modelleriyle bağdaşmıyordu. Yu teorisinde, doğal materyallerin kullanılmaması ve toprağın betonla yer değiştirmesi nedeniyle, şehirlerin yıkıcı sellere yol açabilecek su geçirmeyen ormanlara dönüştüğünü vurguluyordu. Önerdiği panzehir ise basitti: Doğanın bizzat kendisi bu tür felaketleri önlemeye yardımcı olabilir ve sadece onu kendi haline bırakmamız yeterli.
O zamanlar Yu kimse tarafından ciddiye alınmadı ancak 2012'de Pekin'de meydana gelen trajik bir sel, yerel makamların onun fikirlerini yeniden gözden geçirmesine neden oldu. Bugün bu görüş, ulusal politikanın bir parçası ve fikrin kökenleri tam olarak bilinmeyecek kadar eski olsa da 'sünger şehirler' terimi Yu'ya ait.
Mashable, Yu'nun sünger şehirlerinin doğuşunu ve iklim değişikliği karşısında ne kadar etkili olduğunu inceledi ve yeşil şehir modelini küresel ölçekte uygulayan bazı mimarlarla konuştu.
Hızlı kentleşmenin neden olabileceği zararların çarpıcı bir şekilde gözler önüne seren bu video, bir tarafı Sonora (Meksika) ve diğer tarafı Arizona’ya (ABD) bağlı Nogales’in hikayesini de içeriyor.
2. Londra'daki metro hattı nasıl bir kuş barınağı inşa edilmesine yardımcı oldu?
Şehir altyapısının genişletilmesi bazen doğanın hayrına olabilir. Nasıl mı? Londra'nın şimdiye kadarki en iddialı demiryolu olan Elizabeth Line'ın inşası sırasında zeminden 7 milyon tondan fazla toprak çıkarıldı. Elizabeth Line'ı inşa eden şirket olan Crossrail, bu değerli malzemeyi israf etmek yerine yarısını Kraliyet Kuşları Koruma Derneği'ne (RSPB) bağışladı.
Yaklaşık 3,5 milyon ton toprak Londra'dan, bir kuş barınağı oluşturmak üzere Essex sahiline sevk edildi. Bu sayede bir zamanlar bölgeye özgü olan ancak tarım, kıyı erozyonu ve deniz seviyesinin yükselmesi nedeniyle kaybolan lagünler restore edildi.
3. Güneş panelleri artık çok daha estetik ve mimari dokuyla uyumlu
İklim değişikliğinden bahsettiğimizde, şehirlerde yaşayanların enerjiyi nasıl temin ettiği hakkında yeniden düşünmemiz gerekiyor. Tarihi merkezleri açık hava müzesi işlevi gören bazı Avrupa şehirlerinde, hantal ve görüşü engelleyen güneş panelleri koruma yasaları gereğince yasak. Bu, güneş panellerinin öncelikle bir enerji teknolojisi ürünü olduğu düşünüldüğünde mantıklı olabilir. Ancak artık teknoloji ilerlediğine göre, daha büyük resme bakma zamanı.
Güneş tasarımcısı Marjan van Aubel eğer şehirler büyük ölçekte kendi enerjilerini üretmek istiyorsa, güneş panellerinin görünüşü üzerinde yeniden düşünmemiz gerektiğini savunuyor.
4. Kız çocukları için sürdürülebilir bir oval okul
Doğa için iyi olan çoğunlukla insanlar için de iyidir. Diana Kellogg'un tasarladığı Thar çölündeki Rajkumari Ratnavati Kız Okulu tam da bunu kanıtlıyor. Kellogg, Jailsamer şehrinde bir kız okulu oluşturmak için görevlendirildikten sonra, çölün zorlu koşullarında sürdürülebilir bir bina inşa etmek için kesişimsel bir yaklaşım benimsedi.
Doğal yollarla soğutulan bir bina oluşturmak için yerel kaynaklı malzemeleri kullanan Kellogg, ayrıca bölgenin eski bina uygulamalarını modern bir dokunuşla yeniden yaratmasına yardımcı olan yerel zanaatkarlarla iş birliği yaptı.
Modernite ve geleneğin bir karışımı olan okul, enerji üretimi ve tüketimi söz konusu olduğunda kendi kendine yetiyor. Çatılar güneş panelleri ile donatılırken, avluda muson mevsiminde yağmur suyunu depolamak üzere bölgesel su toplama teknikleri kullanıyor.
5. 'Karbon tuğla' hava kirliliği ile savaşıyor
Şaşırtıcı bir şekilde dünyanın en kirli 50 şehrinden 43'ü Hindistan’da ve bu durumun başlıca nedenleri yoğun trafik, fosil yakıtlara bağımlılık, lastik ve atık yakma uygulamaları. Çevreyi kirleten pek çok faktör arasında özellikle siyah karbon (CO2e) hem insan hem de çevre sağlığına zarar veriyor.
Diğer taraftan siyah karbonun önemli özelliklerinden biri, yakalanabilen ve atmosfere girmesi engellenebilen parçacıklardan oluşması. Tam da bunu yapmak üzere harekete geçen Mumbai merkezli stüdyo Carbon Craft Design, siyah karbonu tuğla tasarımına dahil ederek dönüştürmenin bir yolunu buldu.
Şirkete göre, tek bir kiremit, yaklaşık beş kilogram siyah karbonun atmosfere girmesini önleyebilir ve bu, yoldaki tek bir arabanın 15 dakika içinde ürettiği kirliliğe eşdeğer. Tasarım, hava kirliliğiyle topyekûn mücadele etmek için yeterli olmasa da benzer uygulamaların inşaat sektörünün geneli tarafından benimsenmesi halinde küçük adımlar dev bir sıçramaya dönüşebilir.
Teodosia Dobriyanova, Mashable video yapımcısı. İnan Su Kıyıcı tarafından Türkçeleştirildi.