Sezai ÖZTOP
He has completed his primary and secondary school education in Antalya, and graduated from high school in Istanbul in 1984. He has got his bachelor degree in economics at Anadolu University in 1990, and his master's degree in administrative sciences (MPA) at Kocaeli University. He has got his PhD at Suleyman Demirel University. After 6 month-occupational training in California, USA, he worked three years at NATO Headquarters in Brussels, Belgium in 1994. After the three year-term of abroad-duty at NATO HQ in 1997, he worked as a trainer/inspector in Yıldızlar Naval Training Center in Kocaeli. Later, he worked as a lecturer at the Vocational School of the Navy in 2006. He has retired from the Navy in 2007. Later, he started to work as assistant professor at Burdur Mehmet Akif Ersoy University. After getting his associate professor title, he has started to work as associate professor in the Political Science and Public Administration department at Istanbul Medeniyet University in June 2021.
Supervisors: Prof. Dr. Hamza ATES
Phone: +90 216 280 25 79
Address: Istanbul Medeniyet University
Faculty of Political Sciences
Kuzey Yerleşke C Blok, Ünalan Mh.
D.100 Yanyol 34700 Üsküdar ISTANBUL
Supervisors: Prof. Dr. Hamza ATES
Phone: +90 216 280 25 79
Address: Istanbul Medeniyet University
Faculty of Political Sciences
Kuzey Yerleşke C Blok, Ünalan Mh.
D.100 Yanyol 34700 Üsküdar ISTANBUL
less
Related Authors
Abdurrahman Cihad Kayaduman
Sivas Cumhuriyet üniversitesi
JALE YAZGAN
Muğla Sıtkı Koçman üniversitesi
savaş zafer şahin
Ankara Hacı Bayram Veli University
Mine Meydancı
Istanbul Medeniyet University
Mustafa ÇEKİÇ
Mustafa Kemal University
Nilgun Okay
Istanbul Technical University
Tuba Gokmenoglu
University of Glasgow
Müslüm Yıldız
Istanbul Medeniyet University
Uploads
Papers by Sezai ÖZTOP
Bu çalışmada, 6 Şubat Depremlerinde afet bölgelerinde gönüllü çalışan bir grubun algı ve deneyimlerinin tespit edilerek gönüllü organizasyonlarına yönelik bir tespit yapılması amaçlanmıştır. Bu amaca yönelik olarak, 6 Şubat Depremleri sonrasında bölgeye İstanbul’dan intikal eden ve 9 Şubat-30 Nisan 2023 tarihleri arasında görev yaparak İstanbul’a dönen 154 AFAD gönüllüsüyle görüşme gerçekleştirilmiştir. Görüşmede, yapılandırılmış ve yarı yapılandırılmış sorular kullanılmıştır. Araştırmadan elde edilen verilere göre ağırlıklı olarak orta yaş grubunda, önemli kısmı teknik alanda yüksek öğrenimli genç erkeklerden oluşan katılımcıların en büyük motivasyonları hayat kurtarmak ve kurtarma ekiplerine yardım sağlamaktır. Afet sahasında kalış süreleri bir haftaya yakın olan gönüllüler, afetlere yönelik eğitimlerde özellikle uygulama eğitimlerinin arttırılmasının önemli olduğunu belirtmişlerdir. Bir diğer önemli değerlendirme, afet sonrasında ihtiyaç duyulan en önemli gönüllü grubunun sağlık meslek mensupları olduğudur. Gönüllülere psikolojik destek sunmak açısından özellikle psikolog ve pedagog ihtiyacı olduğuna işaret edilmiştir. Afet yönetimi açısından ihtiyaç duyulan bir başka husus ise koordinasyonun iyileştirilmesi olmuştur. Ayrıca, afet bölgesine intikal eden gönüllülerin daha ilk başta saha içi ve saha gerisi ekipler olarak ayrılmasının acil yardım ve lojistik destek ekiplerinin koordinasyonu açısından yararlı olacağı değerlendirilmiştir.
15 Temmuz 2016 tarihinde FETÖ/PDY tarafından gerçekleştirilen darbe girişiminin bastırılmasının hemen ardından 21 Temmuz 2016 tarihinde Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu tarafından Olağanüstü Hal ilan edilmiş, birçok alanda yasal ve yönetsel düzenlemeler ve değişiklikler yapılmıştır. Bu kapsamda değişiklikler yapılarak yeniden yapılandırılan kurumlardan birisi de Jandarma Genel Komutanlığıdır. Jandarma Genel Komutanlığı askeri kolluk yapısından genel kolluk yapısına dönüştürülmüştür. Yapılan düzenlemelerle Jandarma teşkilatı sivil otoriteye bağlı bir iç güvenlik kurumu haline getirilmiş, kamu düzeni ve güvenliğine karşı daha etkili mücadele edebilecek genel bir kolluk kuvvetine dönüştürülmüştür. Bu çalışmanın amacı, Jandarma teşkilatının tarihi gelişimi, yapısı ve işleyişini inceleyerek 15 Temmuz sonrası ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) döneminde çıkartılan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile Jandarma teşkilatının yapısında gerçekleştirilen değişiklikleri, gerekçelerini, getirdiği yenilikleri ve Jandarma teşkilatına etkilerini açıklamaktır.
Sonuç olarak, gerçekleştirilen değişimlerin, Jandarma teşkilatının ihtiyaç halinde sivil otorite kontrolünde daha hızlı reaksiyon gösterebilmesine ve genel kolluk teşkilatının güçlenmesine yol açtığı değerlendirilmektedir.
Bu çalışmanın amacı, uluslararası ticaret sektöründe faaliyet gösteren ve yoğun olarak dış ticaret işlemleri gerçekleştiren işletmeler tarafından kullanılan, bilişim sistemlerini ve yazılımlarını inceleyerek dış ticaret işlemleri açısından önemini tespit etmektir. Bu amaçla, İstanbul'daki 106 dış ticaret işletmesinde, görüşme tekniği kullanılarak bir araştırma gerçekleştirilmiştir. Araştırma kapsamında, işletmelerin dış ticaret, insan kaynakları ve/veya ticaret birimlerindeki yetkililer/çalışanlar ile görüşmeler yapılmıştır. Bu görüşmelerde verileri toplamak amacıyla, cevapları çoktan seçmeli 24 sorudan oluşan bir görüşme formu kullanılmıştır. Elde edilen verilerin analizinde ise SPSS 20 istatistik programı ve içerik analizi kullanılmıştır. Araştırmadan elde edilen bulgular doğrultusunda, uluslararası ticaret faaliyeti gerçekleştiren işletmeler tarafından kullanılan bilişim sistemlerinin dış ticaret işlemleri üzerinde ve dolayısıyla dış ticaret hacmi üzerinde önemli etkisi olduğu belirlenmiştir. Sonuç olarak, dış ticaret işlemlerinde bilişim teknolojisi ve sistemlerinin önemli bir kaldıraç görevi olduğu ve özellikle dış ticaret yazılımlarının işletmelerin dış ticaret işlemlerindeki başarısında önemli rol oynadığı görülmüştür.
ABSTRACT
The aim of the study is to examine and determine the importance of information systems and software used by the companies dealing substantially with foreign trade in international trade sector. For this purpose, a research is conducted in 106 enterprises dealing with foreign trade in Istanbul by means of the interview technique. In the scope of the research, the interviews are conducted with the officials/employees in the foreign trade, human resources and trade departments of the enterprises. In these interviews, a form of 24 multiple-choice questions is used to collect the data. SPSS 20 statistical program and the content analysis method are used for analysis of the data collected. In line with the findings collected with the research, it is determined that the information systems used by the foreign trade companies have significant effects on foreign trade transactions and therefore in foreign trade volume. As a result, it is concluded that the information technologies and systems seems as an important .
improvement of the countries. To increase the education quality contributes in
employment of more qualified individuals and increase of the quality of the
products and services delivered. It is possible to provide that quality only by
means of a qualified education for personnel who are the most important factor
in the delivery of services. It is one of the determinant factors to provide a
qualified public administration education/training before or after employment
in terms of public service. Therefore, public administration education is
considered as one of the important disciplines in higher education level.
Exclusive importance has been given to the education of public employees in the
government plans and the five-year development plans. Education and training
activities are considered as means to develop public service quality by
increasing the knowledge and experiences of public employees. It is accepted
that there two well-known schools in public administration field in the world.
First one is American school and the second is European school. It is stated that
the public administration programs have become more compatible in Europe and the United States since EAPAA and NASPAA have improved the
professional collaboration among universities in recent years. Although there
are some general rules determined by The Higher Education Board in Turkey,
any similar organizations like those in Europe and USA could not been
established to arrange and evaluate the standards and principles for the public
administration programs in Turkey. The accreditations obtained from this kind
of organizations provide advantages for international recognizability of
universities and the preferences of prospective students. It indicates that the
public administration programs in the Universities in Turkey are weak in terms
of international recognizability and student preferences since only two of 122
programs present in Turkish universities have got accreditation from EAPAA.
There are almost 50.000 students registered in more than 100 public
administration bachelor programs in Turkish Universities. It is observed that the
public administration education has been started to examine intensively in
symposiums, workshops and books since 2000. It is asserted that the
transformation processes in line with New Public Management approach and
the beginning of EU membership process in 2004 have resulted in that increase.
Although there are some differences in Europe and the United States of America
and even in each university, some common standards have been determined to
achieve a distinctive quality in public administration programs. NASPAA
(Network of Schools of Public Policy, Affairs and Administration) which was
founded in 1974 and EAPAA (European Association of Public Administration
Accreditation) founded in 1999 are two important organizations to provide
accreditation for public administration programs according to the standards
which are determined by the related boards. In this study, accreditation criteria
and related processes of NASPAA and EAPAA have been examined and a
comparison made between two organizations. EAPAA and NASPAA consider
the program missions, the establishment of syllabuses based on the missionstatements,
the integration capacity of theoretical and practical education
methods, and the qualities of academics employed in the programs. Although
these two organizations provide accreditation and/or certification services in
different regions/countries, Turkey is among the countries eligible for both
organizations. While there is no program that has obtained accreditation from
NASPAA in Turkey, master program of TODAIE and bachelor program of the
Middle East Technical University (ODTÜ) have obtained their accreditations
from EAPAA. While the Number of master program accredited by NASPAA is
197, the number of programs accredited by EAPAA is 52 (12 bachelor, 32 master
and 8 master of expertise). NASPAA provides accreditation only for master programs, but EAPAA provides accreditation and certification for both bachelor
and master programs. As a result of the comparison between these
organizations, it has been observed that while EAPAA provides certification and
accreditation services, NASPAA provides only accreditation for public
administration programs applied. In addition, although EAPAA imposes a
condition of two-year period passed after program duration, NASPAA has not
determined a condition in relation with time to apply for accreditation. It has
been determined also that the documents of NASPAA regarding accreditation
are much more detailed and understandable, and it has more functional website
than EAPAA. It has been observed that although both organizations act with
respect to their criteria during the evaluation, they avoid any limitations in
relation to the programs’ uniqueness and contents. Therefore, the criteria which
they ask the applied programs to obey include general stipulations rather than
specific. So, EAPAA and NASPAA generally use mission-based criteria in order
not to affect the programs’ uniqueness and contents.
Burdur State Hospital. According to the findings of the questionnaire that is analyzed with the SPSS software, it is found that the organizational change in the hospital is composed of service-providing methods, hospital procedures, human resources and technological fields. It is determined that the primary objective of the organizational change process in the hospital is to increase the customer satisfaction level of patients and their relatives, and that the healthcare professionals are informed during the process. It is also determined also that the most important cause of the resistance against the organizational change is the possibility of change in present routines after the change process.
in Turkey are evaluated by examining the vision, mission and core value statements on their strategic plans
which have been prepared and put into effect for the period from 2015 to 2019. Firstly, strategic
management is introduced, and legislative / regulatory developments related to the strategic management
approach in Turkish Public Administration are summarized in the literature review. In the methodology
section, the vision, mission and core value statements specified in the strategic plans of 26 metropolitan
municipalities are examined by means of 12 criteria, consisting of 4 criteria for each statement type, which
have been determined according to the legislations and regulations related to strategic planning in Turkey in
line with the literature. In addition, the most common values in the core value statements are determined with
their frequencies by means of content analysis method. As a conclusion, it has been determined that the
metropolitan municipalities in Turkey have substantially met the requirements in relation to the vision,
mission and core value statements although there are some missing points such as activity area, purpose of
existence, services provided, future ideals and inspirations especially in mission and vision statements.
Moreover, it is observed that the metropolitan municipalities have some common values such as
transparency, participative management, economical use of resources, trust, justice and equality,
accountability, environment-friendly practices, commitment to history and culture, and availability for
change and development.
Keywords: Core Values; Metropolitan Municipality; Mission; Public Administration; Strategic
Management; Vision.
The aim of this paper is to determine the most common factors in the SWOT analyses of the metropolitan
municipalities. Firstly, strategic management is introduced, and legislative developments related to the
strategic management in Turkish Public Administration are summarized in the literature review. In the
methodology section, strengths, weaknesses, opportunities and threats (SWOT) which have been included in
the strategic plans of metropolitan municipalities. Most common factors in the SWOT analyses have been
determined with the frequencies by means of content analysis. According to the findings, the most common
factors in the strength evaluations of the metropolitan municipalities are strong technological substructure,
cultural and social activities, and cooperation with other institutions, professional information and expertise,
susceptibility to innovation and developments, and influential investments in transportation. The most
common factors in the weakness evaluations are problems in human resource management, inadequacy in
financial resources, training requirements for the personnel, and problems in coordination with regional
units of municipalities, and expansion in responsibility area. The most common factors in the opportunity
evaluations are cooperation with universities, tourism potential, national and international projects,
agriculture and stockbreeding projects, and social and sportive activities. The most common factors in the
threat evaluations are immigration problems, natural disasters, service provision problems due to the
expansion of the metropolitan municipality area, irregular settlements, rapid increase in population, and
environmental pollution.
Keywords: Metropolitan Municipality, Public Administration, Strategic Management, SWOT Analysis, Turkish Public Administration.
Bu çalışmada, 6 Şubat Depremlerinde afet bölgelerinde gönüllü çalışan bir grubun algı ve deneyimlerinin tespit edilerek gönüllü organizasyonlarına yönelik bir tespit yapılması amaçlanmıştır. Bu amaca yönelik olarak, 6 Şubat Depremleri sonrasında bölgeye İstanbul’dan intikal eden ve 9 Şubat-30 Nisan 2023 tarihleri arasında görev yaparak İstanbul’a dönen 154 AFAD gönüllüsüyle görüşme gerçekleştirilmiştir. Görüşmede, yapılandırılmış ve yarı yapılandırılmış sorular kullanılmıştır. Araştırmadan elde edilen verilere göre ağırlıklı olarak orta yaş grubunda, önemli kısmı teknik alanda yüksek öğrenimli genç erkeklerden oluşan katılımcıların en büyük motivasyonları hayat kurtarmak ve kurtarma ekiplerine yardım sağlamaktır. Afet sahasında kalış süreleri bir haftaya yakın olan gönüllüler, afetlere yönelik eğitimlerde özellikle uygulama eğitimlerinin arttırılmasının önemli olduğunu belirtmişlerdir. Bir diğer önemli değerlendirme, afet sonrasında ihtiyaç duyulan en önemli gönüllü grubunun sağlık meslek mensupları olduğudur. Gönüllülere psikolojik destek sunmak açısından özellikle psikolog ve pedagog ihtiyacı olduğuna işaret edilmiştir. Afet yönetimi açısından ihtiyaç duyulan bir başka husus ise koordinasyonun iyileştirilmesi olmuştur. Ayrıca, afet bölgesine intikal eden gönüllülerin daha ilk başta saha içi ve saha gerisi ekipler olarak ayrılmasının acil yardım ve lojistik destek ekiplerinin koordinasyonu açısından yararlı olacağı değerlendirilmiştir.
15 Temmuz 2016 tarihinde FETÖ/PDY tarafından gerçekleştirilen darbe girişiminin bastırılmasının hemen ardından 21 Temmuz 2016 tarihinde Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu tarafından Olağanüstü Hal ilan edilmiş, birçok alanda yasal ve yönetsel düzenlemeler ve değişiklikler yapılmıştır. Bu kapsamda değişiklikler yapılarak yeniden yapılandırılan kurumlardan birisi de Jandarma Genel Komutanlığıdır. Jandarma Genel Komutanlığı askeri kolluk yapısından genel kolluk yapısına dönüştürülmüştür. Yapılan düzenlemelerle Jandarma teşkilatı sivil otoriteye bağlı bir iç güvenlik kurumu haline getirilmiş, kamu düzeni ve güvenliğine karşı daha etkili mücadele edebilecek genel bir kolluk kuvvetine dönüştürülmüştür. Bu çalışmanın amacı, Jandarma teşkilatının tarihi gelişimi, yapısı ve işleyişini inceleyerek 15 Temmuz sonrası ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) döneminde çıkartılan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile Jandarma teşkilatının yapısında gerçekleştirilen değişiklikleri, gerekçelerini, getirdiği yenilikleri ve Jandarma teşkilatına etkilerini açıklamaktır.
Sonuç olarak, gerçekleştirilen değişimlerin, Jandarma teşkilatının ihtiyaç halinde sivil otorite kontrolünde daha hızlı reaksiyon gösterebilmesine ve genel kolluk teşkilatının güçlenmesine yol açtığı değerlendirilmektedir.
Bu çalışmanın amacı, uluslararası ticaret sektöründe faaliyet gösteren ve yoğun olarak dış ticaret işlemleri gerçekleştiren işletmeler tarafından kullanılan, bilişim sistemlerini ve yazılımlarını inceleyerek dış ticaret işlemleri açısından önemini tespit etmektir. Bu amaçla, İstanbul'daki 106 dış ticaret işletmesinde, görüşme tekniği kullanılarak bir araştırma gerçekleştirilmiştir. Araştırma kapsamında, işletmelerin dış ticaret, insan kaynakları ve/veya ticaret birimlerindeki yetkililer/çalışanlar ile görüşmeler yapılmıştır. Bu görüşmelerde verileri toplamak amacıyla, cevapları çoktan seçmeli 24 sorudan oluşan bir görüşme formu kullanılmıştır. Elde edilen verilerin analizinde ise SPSS 20 istatistik programı ve içerik analizi kullanılmıştır. Araştırmadan elde edilen bulgular doğrultusunda, uluslararası ticaret faaliyeti gerçekleştiren işletmeler tarafından kullanılan bilişim sistemlerinin dış ticaret işlemleri üzerinde ve dolayısıyla dış ticaret hacmi üzerinde önemli etkisi olduğu belirlenmiştir. Sonuç olarak, dış ticaret işlemlerinde bilişim teknolojisi ve sistemlerinin önemli bir kaldıraç görevi olduğu ve özellikle dış ticaret yazılımlarının işletmelerin dış ticaret işlemlerindeki başarısında önemli rol oynadığı görülmüştür.
ABSTRACT
The aim of the study is to examine and determine the importance of information systems and software used by the companies dealing substantially with foreign trade in international trade sector. For this purpose, a research is conducted in 106 enterprises dealing with foreign trade in Istanbul by means of the interview technique. In the scope of the research, the interviews are conducted with the officials/employees in the foreign trade, human resources and trade departments of the enterprises. In these interviews, a form of 24 multiple-choice questions is used to collect the data. SPSS 20 statistical program and the content analysis method are used for analysis of the data collected. In line with the findings collected with the research, it is determined that the information systems used by the foreign trade companies have significant effects on foreign trade transactions and therefore in foreign trade volume. As a result, it is concluded that the information technologies and systems seems as an important .
improvement of the countries. To increase the education quality contributes in
employment of more qualified individuals and increase of the quality of the
products and services delivered. It is possible to provide that quality only by
means of a qualified education for personnel who are the most important factor
in the delivery of services. It is one of the determinant factors to provide a
qualified public administration education/training before or after employment
in terms of public service. Therefore, public administration education is
considered as one of the important disciplines in higher education level.
Exclusive importance has been given to the education of public employees in the
government plans and the five-year development plans. Education and training
activities are considered as means to develop public service quality by
increasing the knowledge and experiences of public employees. It is accepted
that there two well-known schools in public administration field in the world.
First one is American school and the second is European school. It is stated that
the public administration programs have become more compatible in Europe and the United States since EAPAA and NASPAA have improved the
professional collaboration among universities in recent years. Although there
are some general rules determined by The Higher Education Board in Turkey,
any similar organizations like those in Europe and USA could not been
established to arrange and evaluate the standards and principles for the public
administration programs in Turkey. The accreditations obtained from this kind
of organizations provide advantages for international recognizability of
universities and the preferences of prospective students. It indicates that the
public administration programs in the Universities in Turkey are weak in terms
of international recognizability and student preferences since only two of 122
programs present in Turkish universities have got accreditation from EAPAA.
There are almost 50.000 students registered in more than 100 public
administration bachelor programs in Turkish Universities. It is observed that the
public administration education has been started to examine intensively in
symposiums, workshops and books since 2000. It is asserted that the
transformation processes in line with New Public Management approach and
the beginning of EU membership process in 2004 have resulted in that increase.
Although there are some differences in Europe and the United States of America
and even in each university, some common standards have been determined to
achieve a distinctive quality in public administration programs. NASPAA
(Network of Schools of Public Policy, Affairs and Administration) which was
founded in 1974 and EAPAA (European Association of Public Administration
Accreditation) founded in 1999 are two important organizations to provide
accreditation for public administration programs according to the standards
which are determined by the related boards. In this study, accreditation criteria
and related processes of NASPAA and EAPAA have been examined and a
comparison made between two organizations. EAPAA and NASPAA consider
the program missions, the establishment of syllabuses based on the missionstatements,
the integration capacity of theoretical and practical education
methods, and the qualities of academics employed in the programs. Although
these two organizations provide accreditation and/or certification services in
different regions/countries, Turkey is among the countries eligible for both
organizations. While there is no program that has obtained accreditation from
NASPAA in Turkey, master program of TODAIE and bachelor program of the
Middle East Technical University (ODTÜ) have obtained their accreditations
from EAPAA. While the Number of master program accredited by NASPAA is
197, the number of programs accredited by EAPAA is 52 (12 bachelor, 32 master
and 8 master of expertise). NASPAA provides accreditation only for master programs, but EAPAA provides accreditation and certification for both bachelor
and master programs. As a result of the comparison between these
organizations, it has been observed that while EAPAA provides certification and
accreditation services, NASPAA provides only accreditation for public
administration programs applied. In addition, although EAPAA imposes a
condition of two-year period passed after program duration, NASPAA has not
determined a condition in relation with time to apply for accreditation. It has
been determined also that the documents of NASPAA regarding accreditation
are much more detailed and understandable, and it has more functional website
than EAPAA. It has been observed that although both organizations act with
respect to their criteria during the evaluation, they avoid any limitations in
relation to the programs’ uniqueness and contents. Therefore, the criteria which
they ask the applied programs to obey include general stipulations rather than
specific. So, EAPAA and NASPAA generally use mission-based criteria in order
not to affect the programs’ uniqueness and contents.
Burdur State Hospital. According to the findings of the questionnaire that is analyzed with the SPSS software, it is found that the organizational change in the hospital is composed of service-providing methods, hospital procedures, human resources and technological fields. It is determined that the primary objective of the organizational change process in the hospital is to increase the customer satisfaction level of patients and their relatives, and that the healthcare professionals are informed during the process. It is also determined also that the most important cause of the resistance against the organizational change is the possibility of change in present routines after the change process.
in Turkey are evaluated by examining the vision, mission and core value statements on their strategic plans
which have been prepared and put into effect for the period from 2015 to 2019. Firstly, strategic
management is introduced, and legislative / regulatory developments related to the strategic management
approach in Turkish Public Administration are summarized in the literature review. In the methodology
section, the vision, mission and core value statements specified in the strategic plans of 26 metropolitan
municipalities are examined by means of 12 criteria, consisting of 4 criteria for each statement type, which
have been determined according to the legislations and regulations related to strategic planning in Turkey in
line with the literature. In addition, the most common values in the core value statements are determined with
their frequencies by means of content analysis method. As a conclusion, it has been determined that the
metropolitan municipalities in Turkey have substantially met the requirements in relation to the vision,
mission and core value statements although there are some missing points such as activity area, purpose of
existence, services provided, future ideals and inspirations especially in mission and vision statements.
Moreover, it is observed that the metropolitan municipalities have some common values such as
transparency, participative management, economical use of resources, trust, justice and equality,
accountability, environment-friendly practices, commitment to history and culture, and availability for
change and development.
Keywords: Core Values; Metropolitan Municipality; Mission; Public Administration; Strategic
Management; Vision.
The aim of this paper is to determine the most common factors in the SWOT analyses of the metropolitan
municipalities. Firstly, strategic management is introduced, and legislative developments related to the
strategic management in Turkish Public Administration are summarized in the literature review. In the
methodology section, strengths, weaknesses, opportunities and threats (SWOT) which have been included in
the strategic plans of metropolitan municipalities. Most common factors in the SWOT analyses have been
determined with the frequencies by means of content analysis. According to the findings, the most common
factors in the strength evaluations of the metropolitan municipalities are strong technological substructure,
cultural and social activities, and cooperation with other institutions, professional information and expertise,
susceptibility to innovation and developments, and influential investments in transportation. The most
common factors in the weakness evaluations are problems in human resource management, inadequacy in
financial resources, training requirements for the personnel, and problems in coordination with regional
units of municipalities, and expansion in responsibility area. The most common factors in the opportunity
evaluations are cooperation with universities, tourism potential, national and international projects,
agriculture and stockbreeding projects, and social and sportive activities. The most common factors in the
threat evaluations are immigration problems, natural disasters, service provision problems due to the
expansion of the metropolitan municipality area, irregular settlements, rapid increase in population, and
environmental pollution.
Keywords: Metropolitan Municipality, Public Administration, Strategic Management, SWOT Analysis, Turkish Public Administration.
Türkiye'de başkanlık sistemine geçiş ile birlikte merkezi ve yerel yönetimlerin ne şekilde etkileneceği tartışılmaya başlamıştır. Uygulanan hükümet sisteminin merkezi ve yerel yönetim birimleri arasındaki görev ve yetki paylaşımlarını etkilediği bilinmekle birlikte kamu yönetimi yapısı, daha ziyade o ülkelerdeki siyasal kültür ve tarihsel süreç içindeki gelişmelerin bir ürünü olarak ortaya çıkmaktadır. Buradan hareketle, Türkiye'deki yerel yönetimlerin de, bugüne kadar taşımış olduğu yönetsel yapı ve birikimlerin ışığında, kendisine özgün en fonksiyonel biçime kavuşacağı öngörülmektedir.
Bugün artık, değişimin gerekliliğinden çok, nasıl başarılacağı yani değişim sürecinin nasıl yönetileceği önemli hale gelmiştir. Güçlü bir sermaye yapısı yanında, yönetsel sorumluluk taşıyan, yatay bir örgütsel yapıya sahip, hızlı karar alabilen, saydam ve hesap verebilen, geleceğe yönelimli, etik değerlere önem veren katılımcı ve çağdaş bir yönetim yapısına sahip olmak önem kazanmıştır. Yeni yönetim yaklaşımları, geleneksel yapıları aşan ve yönetimin tesir ettiği tüm kesimleri bir aktör olarak karar alma süreçlerine dahil eden katılımcı ve saydam bir yönetim yapısına yönelmektedir. Daha fazla yetkilendirme ve sorumluluk devredilmesi, bürokratik kademelerin azaltılması, katılımcı ve ekip çalışmasına dayanan bir yönetim anlayışının geliştirilmesi, genel giderlerin kısılarak yapısal küçülmelere gidilmesi, süreçlerin basitleştirilmesi, değer yaratmayan faaliyetlerin ortadan kaldırılması, sistemlerin ve süreçlerin yeniden yapılandırılıp hızlandırılması, gereksiz işlerin azaltılması, yönetsel ve teknolojik gelişmelere uyum sağlanması çağdaş bir yönetim modeline geçiş için gereken adımlar arasında yer almaktadır.
ve değişim sürecinde insan kaynakları yönetiminin önemine yer verilmekte, üçüncü bölümde ise kamu yönetiminde değişim başlığı altında, kamu yönetiminde küresel değişim dinamikleri ve Türk kamu yönetiminde değişim incelenmektedir. Dördüncü bölüm, kamu çalışanlarının örgütsel değişim yönetimindeki uygulamalara yönelik algısını belirlemeyi amaçlayan araştırmaya ilişkin bilgi ve bulgulardan oluşmaktadır. Bu bölümde, araştırmanın amacı, önemi, yöntemi ve hipotezlerine yer verilmekte, elde edilen verilerin analizi sonrasında ortaya çıkan bulgular ve bunlara yönelik değerlendirmeler sunulmaktadır.
Three types of activities are included within the scope of coproduction concept which was first used by Elinor Ostrom et all in 1978 and then implemented in the fields of health, safety, education and local services in the Great Britain, Germany, France, Netherland and Denmark: (1) services provided by the demand of citizens, (2) services in which citizens provide support to public organizations, (3) services in which citizens and public organizations work in cooperation for mutual service-demands and activities. By the consideration of that the main theme of HABITAT III performed in Ecuador in 2016 was determined as "Coproducing Sustainable Cities", it might be expected that the importance of coproducing concept and its implementation fields will increase. There are some implementations in Turkey which have been leaded by the NGOs in the axle of coproduction model. TURMEPA (Turkish Marine Environment Protection Association) has become an example in the line of coproduction in addition that it enables a social awareness through marine and coastal cleaning activities in Turkey.
gelmiştir. Yeniden yapılanmaya ilişkin en önemli düzenleme 2010 yılında çıkarılan Sivil Savunma Uzmanları Hakkındaki Yönetmelik ile gerçekleşmiştir. Bu yönetmelik ile afet yönetiminde kamu kurumlarına ilaveten belediyelerde de örgütlenmeye gidilmiş ve bu kapsamda sivil savunma birimleri teşkil edilmiştir. Ancak, belediye norm kadrosu içindeki “Sivil Savunma Birimlerinin’’ teşkilatlanması ve personel sayısında belediyelere göre değişiklikler olduğu görülmektedir. Bu çalışmanın amacı, belediyelerdeki sivil savunma birim personelinin afet yönetimine ve birimlerinin işleyişine yönelik algılarını ortaya koymaktır. Bu kapsamda, İstanbul ilçe belediyelerinde kurulmuş olan sivil savunma birimlerinin örgütlenmeleri araştırılmış ve birimlerdeki sivil savunma personeli üzerinde anket araştırması gerçekleştirilmiştir. Çalışmada anket araştırmasının bulguları ve bulgulara dayalı değerlendirmeler sunulmaktadır. Literatürde sivil savunma ve afet alanlarına yönelik çeşitli akademik çalışmalar bulunmakla birlikte saha araştırması içeren çalışmalar görece azdır. Bu çalışma, bu alandaki eksikliği gidererek, alanda çalışan personelin bilgi, tecrübe ve deneyimleri ışığında belediyelerin sivil savunma ve afet alanlarındaki yapısal ve işlevsel sorunlarını ortaya çıkarmakta ve bu sorunların giderilmesi için öneriler ortaya koymaktadır. Çalışmanın ilk kısmında sivil savunma ve afet kavramlarıyla tarihsel gelişim ve ikinci kısımda İstanbul ilçe belediyelerinde sivil savunma birimlerinin yapısal ve işlevsel durumuna yönelik sivil savunma personelinin algıları aktarılmıştır. Son kısımda ise bulgular ışığında sorun alanlarına yönelik öneriler sunulmaktadır. Uygulanan anket vasıtasıyla elde edilen sivil savunma personeli algısı doğrultusunda, İstanbul’un ilçe belediyelerindeki sivil savunma birimlerinin teşkilat yapısında, personel yapısında, bütünleşik afet yönetimi iletişiminde, alınan afet eğitimlerinde ve birimlerin afete müdahale yeterliğinde sorunlar tespit edilmiştir.
kapsamında söz konusu planlar; hazırlık, durum analizi, geleceğe bakış, maliyet ve izleme/değerlendirme başlıkları altında oluşturulan 77 kriter temelinde değerlendirilmiştir. Çalışma kapsamında elde edilen
bulgulara göre stratejik planların Yeşilay tarafından üç yıllık süreler için hazırlandığı, ilk stratejik plan hazırlığı sürecinde Türkiye Kalite Derneğinden destek alındığı, misyon, vizyon, temel değerler, amaçlar,
hedefler, stratejiler açısından ve izleme ve değerlendirmeye ilişkin kriterler açısından başarılı olunduğu tespit edilmiştir. Ancak hazırlık sürecine ilişkin kriterler ile kuruluş içi analiz süreci ve özellikle maliyetlendirmeye
ilişkin kriterler açısından iyileştirmeler gerekmektedir. Bununla birlikte birçok sivil toplum kuruluşunun stratejik planlama deneyimine sahip olmamasına rağmen Yeşilay’ın bu alanda yaklaşık on yıllık bir tecrübe
sahibi olması oldukça önemlidir.
raporları içerik analizi yöntemiyle incelenerek stratejik planlarda ve yıllık faaliyet raporlarındaki göç ile ilgili elde edilen bulgular aktarılmaktadır.
Sonuç olarak, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nde göçün yarattığı sorunlara yönelik farkındalığın giderek arttığı ve stratejik planlar ile yıllık faaliyet raporlarında yeni uygulama ve çözümlerin geliştirildiği tespit edilmiştir.
bireysel, grupsal, yapısal ve iletişim faktörleri olarak dört kategori altında sınıflandırılmıştır. Bu faktörlerin yöneticilerin karar verme davranışı üzerindeki etkilerini belirleme amacı taşıyan bu çalışma, Burdur ilinde orta ve üst düzey kamu yöneticilerine uygulanan anket verileri üzerinden gerçekleştirilmiş, elde edilen veriler SPSS
programı vasıtasıyla analiz edilmiştir. Araştırmanın bulguları, yöneticilerin karar verme sürecini etkileme açısından her kategoride bazı faktörlerin öne çıktığını göstermektedir. Elde edilen bulgulara dayalı olarak, Burdur ilindeki kamu yöneticilerinin karar verme
sürecinde etkili olan bireysel faktörler arasında yöneticinin işine ve kurumuna olan bağlılığı, grup faktörleri arasında, alınacak kararın önem derecesi, iletişim faktörleri arasında kurumsal iletişimin kolay ve çeşitli olması ve kurumsal faktörler arasında ise kurumdaki otoritenin bilgi ve uzmanlığa dayanmasının en fazla öneme sahip
olan faktörler olduğu tespit edilmiştir.