Content-Length: 175216 | pFad | https://www.academia.edu/35776556/KANTIN_AYDINLANMASI

(DOC) KANT'IN AYDINLANMASI
Academia.eduAcademia.edu

KANT'IN AYDINLANMASI

Kant aydınlanma çağı filozofudur. Kant'a göre aydınlanma insanın kendi düştüğü durumdan yine kendi aklı ile çıkmasıdır.

KANT’IN AYDINLANMASI Kant aydınlanma çağı filozofudur. Kant’a göre aydınlanma insanın kendi düştüğü durumdan yine kendi aklı ile çıkmasıdır. Ona Descartes’in rasyonalizmi (mutlak akıl) ve Hume’un empirizmi (aklın ve nedenselliğin devre dışı olması) miras kalmıştır. Kant’ın bu ortamdan kaçış noktası “geleneksel metafiziğin eleştirisidir”. Geleneksel metafizik kumdan kaleler yapar. Geleneksel hali ile metafizik bilgi vermeyen bir disiplindir. Bilim yapmak için metafiziğe ihtiyacımız vardır. Bu yüzden metafizik buna uygun olarak tekrar yapılandırılmalıdır. Kant’a göre insan, aklın sınırlarını belirlemek zorundadır. Bunun için de metafiziğe ne kadar ihtiyacımız olduğunu sormalıyız. Neyi ne kadar bilebildiğimizi ortaya koymalıyız. Kant’ın felsefesi doğrudan bilgiye değil onu elde etme tarzımıza yönelmiştir. Bu “transandantal idealizm”dir. Bir şeyi bilebilmek için belli bir bilme tarzımız olmalı. Kant, bilgi ediminde “anlık” ve “duyarlık” diye iki temel unsur belirler. Duyarlık– transandantal estetik pasif durumdaki öznenin duyu organlarıyla duyumları içerir. Duyarlık apiori formları algılama tarzımızdır. Anlık – transandantal lojik ise aktif durumda olan öznenin 12 kategori aracılığıyla nesneyi kavramsallaştırmasıdır. Dış dünyadaki çokluk hem duyarlıkta hem anlıkta belli işlemlerden geçer. Yani her ikisinde de apiori formlar bulunur. Anlığın apiori formları kategorilerdir, bunlar sezgide verili olan çeşitliliği birbirine bağlama tarzlarıdır. Duyarlık formları algılama tarzımızken, anlık kavramları kavrama-bilme tarzımızdır. Kant’a göre bilme tarzı kişilere göre değişmez, evrenseldir. Duyusal dünyada bildiğimiz şeyler bağlantılardır, çünkü bilmek bağlamaktır. Duyusal dünyada koşullarla ilgileniriz ve koşullu olanın koşulunu ararız. Metafizik ise koşulsuz olanı bilmeyi amaçlar, bu da salt aklın işidir. Koşulsuz olana yöneldiğinde Tanrı’yı, ruhu ve dünyayı bilmek zorundasındır. Kant’a göre transandantal, nesneye yönelmeyen, nesneyi bilme tarzımıza yönelen bilgidir. Kant bilgiyi nesnede değil öznede aramaktadır; öznenin sahip olduğu epistemolojik imkanları sorgulamaktadır. Buna göre biz şeyleri nasıl ise öyle değil bilme yetimize göre biliriz. Kant’ın transandantal terimini ön plana çıkaran eleştirel rasyonalizm dogmatik rasyonalizm ve septik rasyonalizmin eleştirisinden ve bir anlamda bunların uzlaşma çabasından oluşur. Duyarlığın formları mekan ve zaman olarak ikiye ayrılır. Mekan dış duyunun apiori formudur; zaman ise iç duyunun apiori formudur ve ruhsal durumların düzenidir. Fakat salt duyarlık bilgi için yeterli değildir, anlığın devreye girmesi gerekir. Çünkü duyarlıkta yalnızca duyusal sezi vardır, entelektüel sezi yoktur. Bilgi için duyarlık ve anlık birlikte çalışır. Anlık bize yargılarımızın nasıl oluştuğunun, yargılarımın sınırları ve imkanı hakkında bilgi verir. Anlık duyarlıktan gelen çeşitliliğin sentezini kurarken akıl ise anlıktan gelen çeşitliliğin sentezini kurar ve metafizik hakikatin peşine düşer. Fakat akıl bunu kendi içine kapanarak yapmaz, pratik akıl ile bağ kurar. Akıl anlığın elde ettiği malzemeyi pratik amaçlar için yeniden yapılandırır. Bu şekilde pratikle bağ kurularak geleneksel metafiziğin kumdan kalelerinden kurtulmuş olunur. Teorik akıl pratik akla bağlanmış olur. Kant’a göre, akıl mutlak-koşulsuz olanın peşine düşerse pratikten kopar ve çelişik tezler üretir. Bu çelişik tezlere “antinomi”ler der. Transandantal diyalektikte bu antinomilerin çözüme kavuşması amaçlanır. Numen-fenomen ayrımı bu amaca hizmet eder. Numen öznenin kendisinden haberdar olması fakat kendisi hakkında kesin bilgiye sahip olamamasıdır. İnsan numenal yanını fenomenal tezahürlerinde görebilir, kendisi hakkında farkındalığı oluşabilir. Bu aynı zamanda aklın patikte fenomenal tezahürlerden hareketle kendini eleştirmesine fırsat verir. Kant’a göre bu durum da aklın mahkemesidir. Bu durumda akıl kendi kendini eleştirebilme yetisine sahiptir; yanılmaz değildir fakat kendi hatalarını görüp düzeltebilir. Kant’a göre etiği ele alırken özgürlük sorununa ilişkin antinomiler üzerinde durmalıyız. (İnsanın özgür iradesi-özgür olduğunu öne süren tez ile insanın belirlenmiş olduğunu-özgür olmadığını öne süren tezin çatışması) Kant’a göre insanın ahlaki bir varlık olduğunu söylemek için onun özgür olduğunu varsaymak ön koşuldur. Etik alanın yasaları doğal alandan farklıdır; etik alanın yasası “kategorik imperatif”tir. İki tür özgürlük vardır: biri doğal alandaki doğal özgürlük, diğeri insanın biyolojik varoluşundan sıyrılıp tabi olması gereken yasa. Numen-fenomen ayrımı burada da karşımıza çıkar. Numen yanı insanın nihayi eylemleridir. Fakat bu eylemlerin arkasındaki yan bilinmez. Arkada kalan yan numen yanıdır; bu yan insanın yasalar koyarak bu yasalara uymasını sağlar, özgür ve ahlaki varlık olması bu yana bağlıdır. Bu yanı Kant rasyonel hukuk olarak kavramsallaştırır. Bu noktada Kant’ın dogmatik rasyonalizm ve metafizik eleştirisi sonuca bağlanmış olur. Salt aklın temeli olan metafizik yerine, pratik aklın ürünü olan, sınırlandırılmış, rasyonel, duyular üstü olmayan bir metafizik temel alınmalıdır. Kant insanın özgür ve ahlaki varlık olmasını sağlayacak ilkeler araştırır. Ona göre bu ilkeler haz, çıkar vs. temeline yerleştirilemez. Ahlaki olan ancak başka bir ahlaki olanla temellendirilebilir. Kant’a göre etik özgürlük, otonomi ve kategorik imperatifler üzerine oturmalıdır. Kategorik imperatif koşulsuz olan ahlak yasadır, evrensel ve bağlayıcıdır, herkese göre bağlayıcılığı vardır. Burada alanımız doğa değildir, burada insanlar biyolojik yanlarından bağımsız akla uygun olanı isterler. Burada akla uygun ilkeler (maxim) vardır. Kant’a göre etik ideal duruma işaret eder ve insanlar bu ideale ulaşmak için çabalamalıdır. İnsan ahlaki eylemde bulunarak numenal yanını gerçekleştirmiş olur. Kategorik imperatifler evrensel, bağlayıcı ve koşulsuzdur, çünkü onun temelinde onu böyle kılan maximler bulunur. maxim, genel bir yasa olmasını isteyeceğin şekilde eyle.(empati) maxim, insanlığı bir araç olarak değil amaç olarak al. (insanlık onuru) maxim, her ahlaki eylemde karşılıklı olarak otonomiyi gözet. Otonomi, her insanın kendi aklıyla koyduğu kurallara uymasıyla özgür olabileceği, kendi numenal yanını gerçekleştirebileceği ve ancak böylece ahlaki varlık olabileceği düşüncesini içerir. Otonom insan, kendi eyleminin ilkesini kendisi belirleyen, kendi yasasına uygun davranan özgür ve ahlaki insandır. Böylece insan dışarıdan belirlenmekten kurtulur. Pratik akıl ile insanın özgür bir varlık olduğu varsayılmıştı. Bu da insanın özgürlüğünün teyididir. Ocak 2018 Maya Saat Ege Üniversitesi Sosyoloji Bölümü 4








ApplySandwichStrip

pFad - (p)hone/(F)rame/(a)nonymizer/(d)eclutterfier!      Saves Data!


--- a PPN by Garber Painting Akron. With Image Size Reduction included!

Fetched URL: https://www.academia.edu/35776556/KANTIN_AYDINLANMASI

Alternative Proxies:

Alternative Proxy

pFad Proxy

pFad v3 Proxy

pFad v4 Proxy