Abdullah Dagci
Address: TURKIYE
less
Related Authors
Mahmut Zengin
Sakarya University
İhsan Çapcıoğlu
Ankara University
Sunagül SANİ BOZKURT
Anadolu University
Çiğdem Demir Çelebi
Istanbul Sabahattin Zaim University / İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi
Önder Bilgin
Akdeniz University
Abdurrahmn Akbolat
Katip Çelebi University
InterestsView All (21)
Uploads
Papers by Abdullah Dagci
Hem dünyada hem de ülkemizde her geçen gün yaşlı bakımına verilen önem artmakta ve bu konuda yeni yaklaşımlar ortaya atılmaktadır. Yaşlıların daha mutlu bir yaşam sürmelerine destek olmayı amaçlayan bu yaklaşımlar, kurumlar ve akademik dünya tarafından önemsenmektedir. Çalışmanın amacı ise huzurevi yaşlılarının manevi ihtiyaçlarını alanyazın taraması, gözlemler ve ikili görüşmeler yoluyla tespit etmektir. Bu amaçla öncelikle alanyazında yaşlı bakımında maneviyat ile ilişkili kaynak taraması yapılmış; ardından etik kurul izni ve Sosyal Hizmetler Bakanlığından kurumsal izin alınarak Sinop, Konya ve Kastamonu Huzurevlerinde yaşlılar gözlenmiş; daha sonra ise bu yaşlılar arasından 24 (12 kadın, 12 erkek) kişi ile ikili görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Araştırmada keşifsel desen ve fenomenolojik araştırma yöntemi benimsenmiş yaşlıların manevî gereksinimlerini tespit etmede konuyla ilgili olabilecek çalışmalar gözden geçirilmiştir. Diğer yandan hazırlanan mülakat soruları ile veriler toplanmış ve bunlar kategoriler haline getirilmiştir. Gözlem aşamasında ise üç ay huzurevi yaşlılarıyla birlikte zaman geçirilerek veri toplanmıştır. Bütün bunlardan elde edilen veriler birbiriyle koordineli bir şekilde incelenmiştir. Bu üç teknikten yararlanılarak huzurevi yaşlılarının manevi ihtiyaçlarının temelde 13 tema üzerinde yoğunlaştığı tespit edilmiştir: Niyet, tövbe, aşkın yanımız maneviyat, pozitif düşünme, sevgi, şükür, sabır, tevekkül, affetme, tek başınalık, barış, bilgelik, mutluluk.
Çalışmanın amacı, ölüm kaygısını bazı değişkenler açısından incelemektir. 409 katılımcı ile gerçekleştirilen bu araştırmada, betimsel araştırma modeli ve rastgele örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Ölüm kaygısını çok çeşitli değişkenler açısından ele alması ve ilk yetişkinlik dönemindeki bireyler üzerinde gerçekleştirilmesi bakımından önemli bir çalışmadır. Araştırmanın sonuçlarına göre cinsiyet, yaş, dini inancının hayatına etkisi ve beş vakit namaz kılma sıklığı açısından ölüm kaygısı puanlarında farklılaşmalara ulaşılmıştır. Buna göre katılımcıların genel ölüm kaygısı düzeyleri düşüktür. Erkeklerin ölüm kaygısı, kızlardan daha yüksektir. '24 yaş ve üzeri' grubun ölüm kaygısı en yüksektir. Büyükşehirlerde yaşayan grubun ölüm kaygısı en yüksektir. Sosyo-ekonomik durumu 'yüksek' olanların ölüm kaygısı en yüksektir. İlahiyat Fakültesi'ndeki öğrencilerin ölüm kaygısı, diğerlerinden daha yüksektir. Kendisini 'dindar' olarak tanımlayanların ölüm kaygısı, 'dindar değil' diyenlerinkinden daha yüksektir. Ailesini 'dindar' olarak algılayanların ölüm kaygısı, 'dindar değil' diyenlerinkinden daha düşüktür. Dini inancının hayatına etkisini 'düşük' düzeyde olduğunu belirtenlerin ölüm kaygısı en yüksektir. Beş vakit namazı 'hiçbir zaman' kılmayanların ölüm kaygısı, diğer gruplardan daha yüksektir.
Anahtar Kelimeler: Din Psikolojisi, Ölüm Kaygısı, İlk Yetişkinlik Dönemi, Dindarlık, Beş Vakit Namaz.
Abstract:
The study’s purpose is to examine death anxiety by some variables. It is conducted with 409 participants, chosen descriptive research model and random sampling method. It addresses death anxiety in terms of a wide variety of variables and did research on individuals in early adulthood, so it is an important study. According to results, differences were observed in death anxiety scores in terms of gender, age,
religious belief’s impact on one’s life and frequency of praying. General death anxiety is at ‘low’. Males’ death anxiety is higher. Death anxiety of the ‘24 years and above’ group is the highest. Death anxiety of group in big cities is the highest. As socio-economic status, ‘high’ level is the highest. The death anxiety in theology faculty students is higher. The death anxiety for ‘religious’ is highest. The death anxiety for perceiving their family as ‘religious’ is lower. The death anxiety of religious belief had ‘low’ level of impact on their lives is the highest. The death anxiety of ‘never’ perform the daily prayers is higher.
Keywords: Psychology of Religion, Death Anxiety, Early Adulthood, Religiousness, Fivetime Prayers
Araştırmanın amacı, affetme eğilimini bazı değişkenler (cinsiyet, yaş, sosyo-ekonomik durum, öğrenim görülen fakülte, öznel dindarlık algısı, aile dindarlık algısı, dini inancının hayatına etkisi, beş vakit namaz kılma sıklığı ve toplumun affetme eğilimi algısı) açısından incelemektir. 453 katılımcıdan “affedicilik ölçeği” ile veriler toplanmıştır. Araştırmanın sonuçlarına göre bütün değişkenler açısından grupların affetme puanlarının farklılaştığı tespit edilmiştir. Buna göre erkekler, kadınlardan daha affedicidir ve affetme eğilimi en yüksek olan yaş grubu “24 yaş ve üstü” olan gruptur. Sosyo-ekonomik olarak kendilerini yüksek düzeyde algılayanların affetme eğilimi en yüksektir. İlahiyat fakültesi öğrencilerinin affetme eğilimleri, diğer fakültelerdeki öğrencilere göre daha düşüktür. Kendisini orta düzeyde dindar olarak algılayanlar, diğerlerine göre daha affedicidir. Ailesini orta düzeyde dindar algılayanlar, diğerlerine göre daha affedicidir. Dini inancının hayatına etkisinin düşük olduğunu belirtenler, diğerlerine göre daha az affedicidir. Beş vakit namazını “genellikle” kıldığını belirtenlerin affetme eğilimi, diğerlerine göre daha yüksektir. Toplumun affediciliğini orta düzeyde algılayanların affetme eğilimi, diğerlerine göre en yüksektir. Anahtar Kelimeler: Din Psikolojisi, Affetme, Dindarlık, Beş Vakit Namaz, Toplumun Affetme Eğilimi.
Abstract
The aim of the study is to examine the forgiveness tendency in terms of some variables (gender, age, socio-economic status, faculty, perception of subjective religiosity, perception of family religiosity, religious belief’s effect on life, frequency of performing five-time prayers and the perception of society's tendency to forgive). Data was collected from 453 participants with the “forgiveness scale”. According to the results of the research, it was determined that the forgiveness scores of all groups differed in terms of all variables. Males are more forgiving than females, and the age group with the highest tendency to forgive is “24 years and above” group. Those who perceive themselves to be at a high socio-economic level have the highest tendency to forgive. Theology faculty students’ tendency to forgive is lower than students in other faculties. Those who perceive themselves as moderately religious are more forgiving than others, and those who perceive their families as moderately religious are more forgiving than others. Those who state that their religious belief has a low impact on their lives are less forgiving than others. Those who say that they ‘usually’ perform the five-time prayers have a higher tendency to forgive than others. Those who perceive society's forgiveness at a medium level have the highest tendency to forgive. Keywords: Psychology of Religion, Forgiving, Religiosity, Five-time Prayers, Tendency of Society to Forgive.
The aim of the research is to investigate, through bilateral interviews, the kinds of love elders in nursing homes need, to classify their love needs by analyzing, and to develop spiritual care contents to meet these needs. The sample of the study consists of 24 elders in three nursing home and elderly care centers in the centers of Sinop, Konya and Kastamonu provinces. In the study, the phenomenological method was followed and bilateral meetings were held and observations were made. The love needs of the elders were classified in light of interviews and observations made in the nursing homes, researches related to the subject of love in the literature, and the opinions of field experts. Based on their expectation of love from their children, grandchildren, neighbors and relatives, it was concluded the elders have love needs related both to their immediate and distant surroundings. It has been determined that there is a mutual understanding of love among the elderly, based on the condition that other people should behave in love. Based on the situations such as thinking that they are abandoned by their children to the nursing home and feeling that they are ignored by the nursing home staff, it has been made out that the elders suffer from a lack of love basing on the worthlessness thought. Based on the belief that the elderly in nursing homes are negatively approached by the society and that the elderly people are not shown the necessary love and respect, it has been determined that elderly people expect love from the society. Based on the death of a spouse or the absence of a happy marriage, it was found that the participants had a lack of love and being loved by their spouse. The lack of love for life has been identified in the elderly, based on their wish for death instead of being patient with the illnesses and loneliness they suffered. Based on the fact that they stated that they were away from the love environment where their families were, because they were separated from their children and grandchildren, the lack of love in the elderly caused by being away from their families was reached. Based on the frequent wishing their hated spouses and their own children ill who left them in nursing homes, it was determined that the elders have a punishment-oriented God perception rather than a love-oriented God perception. In order to meet these needs for love within the scope of spiritual care, the following contents could be presented: Human beings are created to be prone to love, empathy is a feeling that supports love, sharing things supports the love environment while stinginess prevents love, forgiveness expands the love field, contributing to the love environment of covering people’s defects instead of investigating theirs flaws, being aware of the difference between taqwa and fear strengthens the love-oriented God perception could be explained.
The aim of this study is to investigate studies in Turkey related to spiritual and religious services provided for criminals. To acquire the data, theological studies on isam.org.tr, the thesis archive on tez.yok.gov.tr, scholar.google.com, libraries and ulakbim.gov.tr were benefitted from. In titles, abstracts, keywords and contents of publications; keywords that religious services, spiritual care, religious counselling and guidance, prison, jail, sentenced, prisoner, arrestee, criminal, correction house were searched. From the gathered publications, solely researches relating to spiritual and religious services for criminals had been taken into consideration. First, those obtained publications were reviewed in terms of yearly distribution, publication types and technique. The applied researches, then, were analyzed in terms of the methodology, the technique for data gathering, age groups of the sample, sample quantity, and location where the studies took place. According to the results, there were fluctuations in distribution by years. Researches were mostly between 2018 and 2016, and most of them were published in 2015. Most of those are research papers, and with regards to technique, are applied researches. Mixed methodology studies are one-third, and quantitative studies are about three times more than qualitative studies. More than half of the applied researches included only the questionnaire technique, while researches with the age groups including both adults and elderlies are of the most, and the maximum number of people in a research carried out is 550. In addition, it was concluded that the applied researches were concentrated in the regions of Central Anatolia, Central Black Sea, South Anatolia, Coastal Aegean, while there was not any research in the North-Eastern Anatolia. The results, deduced from analyzes of the results of the studies are as follows: history of spiritual and religious services for criminals in Turkey traces its sources back to 1950s, and there have not been clear legal grounds for the services yet. Spiritual and religious service practices have positively affected attitudes of prisoners, contributed to their perception of regret, and increased their tendency towards religion. Also, criminals have needed spiritual and religious support, and the support has played a very important role in their rehabilitation. Factors reducing the quality of spiritual and religious services are as follows: poor physical conditions of prisons, low-numbered and ill-equipped staffs in religious services, and curriculum incompatibility in terms of prisoners’ age groups, as well as psychological and cognitive levels, lack of equipment in the provision of the spiritual and religious services.
arasında Türkiye’de yapılmış manevî bakımla ilgili araştırmaları gözden
geçirmektir. Yapılan araştırmalara ulaşmak için veri tabanları taranmış ve
sadece maneviyat ve manevî bakım ile doğrudan ilişkili olarak sağlık
hizmetlerinde yapılan araştırmalar dikkate alınmıştır. Bu araştırmalar yıllara,
araştırma türlerine ve veri toplama tekniğine göre dağılımları incelenmiş ve
örneklem grupları ve çalışmalarda kullanılan ölçekler bakımından sistematik
olarak değerlendirilmiştir.
Araştırmanın bulgularına göre, sağlık hizmetlerinde yapılan
maneviyat ve manevi bakımla ilgili 80 araştırmaya ulaşılmıştır. Bunlardan
51’i uygulamalı 29’i ise teoriktir. 4 farklı örneklem grubu üzerinde yapılan
uygulamalı araştırmalardan 24’ü sağlık çalışanı, 10’u hastalar, 14’ü sağlık
hizmetleriyle ile ilgili eğitim veren öğretim elemanları ile onların öğrencileri
ve 3’ü de hasta yakınları üzerinde yapılmıştır. Uygulamalı araştırmaların 41’i
ölçek kullanan nicel araştırma ve 10’u görüşme formundan yararlanan nitel
araştırmadır. Nicel araştırmalarda ise 8 farklı ölçek kullanılmıştır.
Araştırmanın sonuçlarına göre bu zaman periyodunda, konuyla ilgili
yapılan araştırmaların yıllık dağılımında dalgalanmalar olmasına rağmen, her
bir yıla düşen araştırma sayısı bakımından bir artış vardır. Uygulamalı
araştırmalar, teorik araştırmalarının yaklaşık iki katıdır. Uygulamalı
araştırmaların büyük çoğunluğu ölçek kullanmışken, örneklem olarak en fazla
sağlık çalışanları tercih edilmiştir.
This study aims to give an overview of health services researches
published on spiritual care from 2004 to 2018, Turkey. To reach the studies,
databases were searched and took studies into consideration, which are
directly associated with spirituality and spiritual care in health services. These
studies were overviewed with regards to distribution of years, study types and
data collecting techniques, and then those sampling groups and scales were
systematically reviewed.
According to the study findings, 80 studies, relating to spirituality
and spiritual care in health services, were concluded. 51 of them are empirical
and 29 are theoretical. In the empirical studies, researches were done on four
different sampling groups in which 24 for health service workers, 10 for
patients, 14 for faculty members and/or students, and 3 for relatives of
patients. 41 of the empirical are quantitative with scales and 10 are qualitative
with interview forms, while 8 different scales were used in the quantitative
studies.
According to the study results, in the period, fluctuations in yearly
distributions of the related studies were seen, however, there is an increasing
in study numbers per year. The empirical studies were nearly doubled the
theoretical. Majority of empirical studies used scales, while the most preferred
sampling group was health services workers.
Hem dünyada hem de ülkemizde her geçen gün yaşlı bakımına verilen önem artmakta ve bu konuda yeni yaklaşımlar ortaya atılmaktadır. Yaşlıların daha mutlu bir yaşam sürmelerine destek olmayı amaçlayan bu yaklaşımlar, kurumlar ve akademik dünya tarafından önemsenmektedir. Çalışmanın amacı ise huzurevi yaşlılarının manevi ihtiyaçlarını alanyazın taraması, gözlemler ve ikili görüşmeler yoluyla tespit etmektir. Bu amaçla öncelikle alanyazında yaşlı bakımında maneviyat ile ilişkili kaynak taraması yapılmış; ardından etik kurul izni ve Sosyal Hizmetler Bakanlığından kurumsal izin alınarak Sinop, Konya ve Kastamonu Huzurevlerinde yaşlılar gözlenmiş; daha sonra ise bu yaşlılar arasından 24 (12 kadın, 12 erkek) kişi ile ikili görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Araştırmada keşifsel desen ve fenomenolojik araştırma yöntemi benimsenmiş yaşlıların manevî gereksinimlerini tespit etmede konuyla ilgili olabilecek çalışmalar gözden geçirilmiştir. Diğer yandan hazırlanan mülakat soruları ile veriler toplanmış ve bunlar kategoriler haline getirilmiştir. Gözlem aşamasında ise üç ay huzurevi yaşlılarıyla birlikte zaman geçirilerek veri toplanmıştır. Bütün bunlardan elde edilen veriler birbiriyle koordineli bir şekilde incelenmiştir. Bu üç teknikten yararlanılarak huzurevi yaşlılarının manevi ihtiyaçlarının temelde 13 tema üzerinde yoğunlaştığı tespit edilmiştir: Niyet, tövbe, aşkın yanımız maneviyat, pozitif düşünme, sevgi, şükür, sabır, tevekkül, affetme, tek başınalık, barış, bilgelik, mutluluk.
Çalışmanın amacı, ölüm kaygısını bazı değişkenler açısından incelemektir. 409 katılımcı ile gerçekleştirilen bu araştırmada, betimsel araştırma modeli ve rastgele örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Ölüm kaygısını çok çeşitli değişkenler açısından ele alması ve ilk yetişkinlik dönemindeki bireyler üzerinde gerçekleştirilmesi bakımından önemli bir çalışmadır. Araştırmanın sonuçlarına göre cinsiyet, yaş, dini inancının hayatına etkisi ve beş vakit namaz kılma sıklığı açısından ölüm kaygısı puanlarında farklılaşmalara ulaşılmıştır. Buna göre katılımcıların genel ölüm kaygısı düzeyleri düşüktür. Erkeklerin ölüm kaygısı, kızlardan daha yüksektir. '24 yaş ve üzeri' grubun ölüm kaygısı en yüksektir. Büyükşehirlerde yaşayan grubun ölüm kaygısı en yüksektir. Sosyo-ekonomik durumu 'yüksek' olanların ölüm kaygısı en yüksektir. İlahiyat Fakültesi'ndeki öğrencilerin ölüm kaygısı, diğerlerinden daha yüksektir. Kendisini 'dindar' olarak tanımlayanların ölüm kaygısı, 'dindar değil' diyenlerinkinden daha yüksektir. Ailesini 'dindar' olarak algılayanların ölüm kaygısı, 'dindar değil' diyenlerinkinden daha düşüktür. Dini inancının hayatına etkisini 'düşük' düzeyde olduğunu belirtenlerin ölüm kaygısı en yüksektir. Beş vakit namazı 'hiçbir zaman' kılmayanların ölüm kaygısı, diğer gruplardan daha yüksektir.
Anahtar Kelimeler: Din Psikolojisi, Ölüm Kaygısı, İlk Yetişkinlik Dönemi, Dindarlık, Beş Vakit Namaz.
Abstract:
The study’s purpose is to examine death anxiety by some variables. It is conducted with 409 participants, chosen descriptive research model and random sampling method. It addresses death anxiety in terms of a wide variety of variables and did research on individuals in early adulthood, so it is an important study. According to results, differences were observed in death anxiety scores in terms of gender, age,
religious belief’s impact on one’s life and frequency of praying. General death anxiety is at ‘low’. Males’ death anxiety is higher. Death anxiety of the ‘24 years and above’ group is the highest. Death anxiety of group in big cities is the highest. As socio-economic status, ‘high’ level is the highest. The death anxiety in theology faculty students is higher. The death anxiety for ‘religious’ is highest. The death anxiety for perceiving their family as ‘religious’ is lower. The death anxiety of religious belief had ‘low’ level of impact on their lives is the highest. The death anxiety of ‘never’ perform the daily prayers is higher.
Keywords: Psychology of Religion, Death Anxiety, Early Adulthood, Religiousness, Fivetime Prayers
Araştırmanın amacı, affetme eğilimini bazı değişkenler (cinsiyet, yaş, sosyo-ekonomik durum, öğrenim görülen fakülte, öznel dindarlık algısı, aile dindarlık algısı, dini inancının hayatına etkisi, beş vakit namaz kılma sıklığı ve toplumun affetme eğilimi algısı) açısından incelemektir. 453 katılımcıdan “affedicilik ölçeği” ile veriler toplanmıştır. Araştırmanın sonuçlarına göre bütün değişkenler açısından grupların affetme puanlarının farklılaştığı tespit edilmiştir. Buna göre erkekler, kadınlardan daha affedicidir ve affetme eğilimi en yüksek olan yaş grubu “24 yaş ve üstü” olan gruptur. Sosyo-ekonomik olarak kendilerini yüksek düzeyde algılayanların affetme eğilimi en yüksektir. İlahiyat fakültesi öğrencilerinin affetme eğilimleri, diğer fakültelerdeki öğrencilere göre daha düşüktür. Kendisini orta düzeyde dindar olarak algılayanlar, diğerlerine göre daha affedicidir. Ailesini orta düzeyde dindar algılayanlar, diğerlerine göre daha affedicidir. Dini inancının hayatına etkisinin düşük olduğunu belirtenler, diğerlerine göre daha az affedicidir. Beş vakit namazını “genellikle” kıldığını belirtenlerin affetme eğilimi, diğerlerine göre daha yüksektir. Toplumun affediciliğini orta düzeyde algılayanların affetme eğilimi, diğerlerine göre en yüksektir. Anahtar Kelimeler: Din Psikolojisi, Affetme, Dindarlık, Beş Vakit Namaz, Toplumun Affetme Eğilimi.
Abstract
The aim of the study is to examine the forgiveness tendency in terms of some variables (gender, age, socio-economic status, faculty, perception of subjective religiosity, perception of family religiosity, religious belief’s effect on life, frequency of performing five-time prayers and the perception of society's tendency to forgive). Data was collected from 453 participants with the “forgiveness scale”. According to the results of the research, it was determined that the forgiveness scores of all groups differed in terms of all variables. Males are more forgiving than females, and the age group with the highest tendency to forgive is “24 years and above” group. Those who perceive themselves to be at a high socio-economic level have the highest tendency to forgive. Theology faculty students’ tendency to forgive is lower than students in other faculties. Those who perceive themselves as moderately religious are more forgiving than others, and those who perceive their families as moderately religious are more forgiving than others. Those who state that their religious belief has a low impact on their lives are less forgiving than others. Those who say that they ‘usually’ perform the five-time prayers have a higher tendency to forgive than others. Those who perceive society's forgiveness at a medium level have the highest tendency to forgive. Keywords: Psychology of Religion, Forgiving, Religiosity, Five-time Prayers, Tendency of Society to Forgive.
The aim of the research is to investigate, through bilateral interviews, the kinds of love elders in nursing homes need, to classify their love needs by analyzing, and to develop spiritual care contents to meet these needs. The sample of the study consists of 24 elders in three nursing home and elderly care centers in the centers of Sinop, Konya and Kastamonu provinces. In the study, the phenomenological method was followed and bilateral meetings were held and observations were made. The love needs of the elders were classified in light of interviews and observations made in the nursing homes, researches related to the subject of love in the literature, and the opinions of field experts. Based on their expectation of love from their children, grandchildren, neighbors and relatives, it was concluded the elders have love needs related both to their immediate and distant surroundings. It has been determined that there is a mutual understanding of love among the elderly, based on the condition that other people should behave in love. Based on the situations such as thinking that they are abandoned by their children to the nursing home and feeling that they are ignored by the nursing home staff, it has been made out that the elders suffer from a lack of love basing on the worthlessness thought. Based on the belief that the elderly in nursing homes are negatively approached by the society and that the elderly people are not shown the necessary love and respect, it has been determined that elderly people expect love from the society. Based on the death of a spouse or the absence of a happy marriage, it was found that the participants had a lack of love and being loved by their spouse. The lack of love for life has been identified in the elderly, based on their wish for death instead of being patient with the illnesses and loneliness they suffered. Based on the fact that they stated that they were away from the love environment where their families were, because they were separated from their children and grandchildren, the lack of love in the elderly caused by being away from their families was reached. Based on the frequent wishing their hated spouses and their own children ill who left them in nursing homes, it was determined that the elders have a punishment-oriented God perception rather than a love-oriented God perception. In order to meet these needs for love within the scope of spiritual care, the following contents could be presented: Human beings are created to be prone to love, empathy is a feeling that supports love, sharing things supports the love environment while stinginess prevents love, forgiveness expands the love field, contributing to the love environment of covering people’s defects instead of investigating theirs flaws, being aware of the difference between taqwa and fear strengthens the love-oriented God perception could be explained.
The aim of this study is to investigate studies in Turkey related to spiritual and religious services provided for criminals. To acquire the data, theological studies on isam.org.tr, the thesis archive on tez.yok.gov.tr, scholar.google.com, libraries and ulakbim.gov.tr were benefitted from. In titles, abstracts, keywords and contents of publications; keywords that religious services, spiritual care, religious counselling and guidance, prison, jail, sentenced, prisoner, arrestee, criminal, correction house were searched. From the gathered publications, solely researches relating to spiritual and religious services for criminals had been taken into consideration. First, those obtained publications were reviewed in terms of yearly distribution, publication types and technique. The applied researches, then, were analyzed in terms of the methodology, the technique for data gathering, age groups of the sample, sample quantity, and location where the studies took place. According to the results, there were fluctuations in distribution by years. Researches were mostly between 2018 and 2016, and most of them were published in 2015. Most of those are research papers, and with regards to technique, are applied researches. Mixed methodology studies are one-third, and quantitative studies are about three times more than qualitative studies. More than half of the applied researches included only the questionnaire technique, while researches with the age groups including both adults and elderlies are of the most, and the maximum number of people in a research carried out is 550. In addition, it was concluded that the applied researches were concentrated in the regions of Central Anatolia, Central Black Sea, South Anatolia, Coastal Aegean, while there was not any research in the North-Eastern Anatolia. The results, deduced from analyzes of the results of the studies are as follows: history of spiritual and religious services for criminals in Turkey traces its sources back to 1950s, and there have not been clear legal grounds for the services yet. Spiritual and religious service practices have positively affected attitudes of prisoners, contributed to their perception of regret, and increased their tendency towards religion. Also, criminals have needed spiritual and religious support, and the support has played a very important role in their rehabilitation. Factors reducing the quality of spiritual and religious services are as follows: poor physical conditions of prisons, low-numbered and ill-equipped staffs in religious services, and curriculum incompatibility in terms of prisoners’ age groups, as well as psychological and cognitive levels, lack of equipment in the provision of the spiritual and religious services.
arasında Türkiye’de yapılmış manevî bakımla ilgili araştırmaları gözden
geçirmektir. Yapılan araştırmalara ulaşmak için veri tabanları taranmış ve
sadece maneviyat ve manevî bakım ile doğrudan ilişkili olarak sağlık
hizmetlerinde yapılan araştırmalar dikkate alınmıştır. Bu araştırmalar yıllara,
araştırma türlerine ve veri toplama tekniğine göre dağılımları incelenmiş ve
örneklem grupları ve çalışmalarda kullanılan ölçekler bakımından sistematik
olarak değerlendirilmiştir.
Araştırmanın bulgularına göre, sağlık hizmetlerinde yapılan
maneviyat ve manevi bakımla ilgili 80 araştırmaya ulaşılmıştır. Bunlardan
51’i uygulamalı 29’i ise teoriktir. 4 farklı örneklem grubu üzerinde yapılan
uygulamalı araştırmalardan 24’ü sağlık çalışanı, 10’u hastalar, 14’ü sağlık
hizmetleriyle ile ilgili eğitim veren öğretim elemanları ile onların öğrencileri
ve 3’ü de hasta yakınları üzerinde yapılmıştır. Uygulamalı araştırmaların 41’i
ölçek kullanan nicel araştırma ve 10’u görüşme formundan yararlanan nitel
araştırmadır. Nicel araştırmalarda ise 8 farklı ölçek kullanılmıştır.
Araştırmanın sonuçlarına göre bu zaman periyodunda, konuyla ilgili
yapılan araştırmaların yıllık dağılımında dalgalanmalar olmasına rağmen, her
bir yıla düşen araştırma sayısı bakımından bir artış vardır. Uygulamalı
araştırmalar, teorik araştırmalarının yaklaşık iki katıdır. Uygulamalı
araştırmaların büyük çoğunluğu ölçek kullanmışken, örneklem olarak en fazla
sağlık çalışanları tercih edilmiştir.
This study aims to give an overview of health services researches
published on spiritual care from 2004 to 2018, Turkey. To reach the studies,
databases were searched and took studies into consideration, which are
directly associated with spirituality and spiritual care in health services. These
studies were overviewed with regards to distribution of years, study types and
data collecting techniques, and then those sampling groups and scales were
systematically reviewed.
According to the study findings, 80 studies, relating to spirituality
and spiritual care in health services, were concluded. 51 of them are empirical
and 29 are theoretical. In the empirical studies, researches were done on four
different sampling groups in which 24 for health service workers, 10 for
patients, 14 for faculty members and/or students, and 3 for relatives of
patients. 41 of the empirical are quantitative with scales and 10 are qualitative
with interview forms, while 8 different scales were used in the quantitative
studies.
According to the study results, in the period, fluctuations in yearly
distributions of the related studies were seen, however, there is an increasing
in study numbers per year. The empirical studies were nearly doubled the
theoretical. Majority of empirical studies used scales, while the most preferred
sampling group was health services workers.
researches published in health services in Turkey, from 2004 to 2018. Databases were searched and
took studies into consideration so as to reach the studies that directly associated with spirituality and
spiritual care in health services. These studies were overviewed with regards to distribution of years,
paradigms followed (theoretical/practical), research designs (qualitative/quantitative) and then those
sampling groups and scales in qualitative researches were systematically reviewed. According to the
study findings, it was concluded 80 studies relating to spirituality and spiritual care in health services.
51 of them are empirical and 29 are theoretical. 24 of empirical researches were done on health service
workers, 10 were on patients, 14 were on faculty members and/or those students, and 3 were on
relatives of patients. 41 of the empirical studies are quantitative research using scales and 10 are
qualitative using interview forms, while 8 different scales were used in the quantitative studies.
According to the study results, in the period, it is inferred that there were fluctuations in yearly
distributions of the related studies, however, there was an increasing in research numbers per year.
The empirical studies were nearly doubled the theoretical. The quantitative researches are
approximately four times of the qualitative researches. The vast majority of empirical studies were
based on scales, while the most preferred sampling group was health services workers. However, it
was not available any applied spiritual care modelling/program for patients. Any comprehensive
study, which was based on a long period, had not been found. In the researches, while it was
expressed that spiritual care is necessary, it is offered limited information about ‘how’ the spiritual
care should be done and “what” the spiritual care should include. Furthermore, it was not found any
inter disciplinary research.
ÖZET
Bu çalışmanın amacı, Türkiye’de sağlık hizmetlerinde 2004 ile 2018 yılları arasında yapılan manevî
bakımla ilgili araştırmaları meta-analiz tekniğiyle incelemektir. Yapılan araştırmalara ulaşmak için
veri tabanları taranmış ve sağlık hizmetlerinde maneviyat ve manevî bakım ile doğrudan ilişkili
araştırmalar dikkate alınmıştır. Bu araştırmalar yıllara, benimsenen paradigmaya (uygulamalı/teorik),
araştırma desenlerine (nitel/nicel) göre dağılımları incelenmiş ve daha sonra örneklem grupları ve
kullanılan ölçekler bakımından sistematik bir şekilde değerlendirilmiştir. Araştırmanın bulgularına
göre, sağlık hizmetlerinde konuyla ilgili yapılmış 80 araştırmaya ulaşılmıştır. Bunlardan 51’i
uygulamalı 29’u ise teoriktir. Uygulamalı araştırmalardan 24’ü sağlık çalışanları, 10’u hastalar, 14’ü
sağlık hizmetleriyle ile ilgili eğitim veren öğretim elemanları ve/ya onların öğrencileri ve 3’ü de hasta
yakınları üzerinde gerçekleştirilmiştir. Uygulamalı araştırmaların 41’i ölçek kullanan nicel araştırma
ve 10’u görüşme formundan yararlanan nitel araştırma iken nicel araştırmalarda 8 farklı ölçek
kullanılmıştır. Araştırmanın sonuçlarına göre bu zaman periyodunda, konuyla ilgili yapılan
araştırmaların yıllık dağılımında dalgalanmalar olmasına rağmen, her bir yıla düşen araştırma sayısı
bakımından bir artış vardır. Uygulamalı araştırmalar, teorik araştırmaların iki katı kadardır. Nicel
yayın sayısı nitel yayın sayısının yaklaşık olarak dört katı kadardır. Uygulamalı araştırmaların büyük
çoğunluğu ölçek kullanmışken, örneklem olarak en fazla sağlık çalışanları tercih edilmiştir. Diğer
yandan, hastalara uygulanan bir manevî bakım modeline/programına ulaşılamamıştır. Uzun bir
süreçte gerçekleştirilmiş kapsamlı bir çalışmaya ulaşılamamıştır. Araştırmalarda, manevî bakımın bir
gereklilik olduğu ifade edilmesine rağmen, bu manevî bakımın ‘nasıl’ yapılacağı ve bu manevi bakımın
içeriğinin ‘ne’ olması gerektiği ile ilgili sınırlı bir bilgi sunulmuştur. Dahası herhangi bir disiplinler
arası çalışmaya ise rastlanmamıştır.
aracılığıyla sosyalleşme sürecinde etkili olur. Diğer yandan ahlak ilkelerinin bir toplumdan diğer topluma ve bir bireyden diğer bireye değiştiği söylenebilir. Çünkü her toplumun kendine özgü bir dini, dili, gelenek-görenekleri vs. olduğu gibi bir de ahlakı vardır. Dolayısıyla toplumdaki yansıması bakımından ahlakın göreceli olduğu söylenebilir.
Ahlaka yönelik geliştirilen metaforlardan oluşturulan kategoriler ve bu kapsamda
örneklemin sunduğu metaforlardan en çok tercih edilenler şöyledir:
1) Sınırlayıcı bir unsur olarak ahlak kategorisindeki metaforlaştırmalar: Din, hayat,
öğretmen, trafik kuralları, devlet, patron, aile, buz, bıçak, hukuk, polis. Bu kategoride ahlakı ‘din’ olarak algılama eğiliminde olan katılımcıların daha yoğunlukta olduğu tespit
edilmiştir.
2) Yol gösterici bir unsur olarak ahlak kategorisindeki metaforlaştırmalar: Dost, pusula,
kutup yıldızı, beyin, öğütlerin toplamı, yol, araba, yaşam metodu, davetiye, el feneri, güneş, mum. Bu kategoride ahlakı ‘dost’ ve ‘pusula’ olarak algılama eğiliminde olan katılımcıların daha yoğunlukta olduğu tespit edilmiştir.
3) Koruyucu bir unsur olarak ahlak kategorisindeki metaforlaştırmalar: İlaç, baba, evin
çatısı, aşı, barınak, domino, kale, soba, anne, perde, zırh. Bu kategoride ahlakı ‘ilaç’ olarak algılama eğiliminde olan katılımcıların daha yoğunlukta olduğu tespit edilmiştir.
4) Yansıtıcı bir unsur olarak ahlak kategorisindeki metaforlaştırmalar: Ayna, su, kalp,
toplum, huy, iç hal, çiçek, giysi, kişilik. Bu kategoride ahlakı ‘ayna’ olarak algılama
eğiliminde olan katılımcıların daha yoğunlukta olduğu tespit edilmiştir.
5) İhtiyaç olarak ahlak kategorisindeki metaforlaştırmalar: İhtiyaç, hayat, yaşam kaynağı, toplumun direği, yastık, toplumun bel kemiği, hava, ev kolonu, tuğla, yapı taşı, can damarı.
6) Birleştirici bir unsur olarak ahlak kategorisindeki metaforlaştırmalar: Mıknatıs,
toplumun temeli, yapboz, yazılı olmayan kurallar, köprü, kum, örümcek ağı, gökyüzü,
damar. Bu kategoride ahlakı ‘mıknatıs’ olarak algılama eğiliminde olan katılımcıların daha yoğunlukta olduğu tespit edilmiştir.
7) Çeşitlilik olarak ahlak kategorisindeki metaforlaştırmalar: İnsan, gökkuşağı, sigara,
oyun hamuru, düşünce, dünya, orman, akvaryum. Bu kategoride ahlakı ‘insan’ olarak
algılama eğiliminde olan katılımcıların daha yoğunlukta olduğu tespit edilmiştir.
8) İyileştirici bir unsur olarak ahlak kategorisindeki metaforlaştırmalar: Akarsu, su
artırma cihazı, deniz, yeni doğmuş çocuk, tamirci, çiçek, doktor, akciğer. Bu kategoride
ahlakı ‘akarsu’ olarak algılama eğiliminde olan katılımcıların daha yoğunlukta olduğu tespit edilmiştir.
9) Geliştirici bir unsur olarak ahlak kategorisindeki metaforlaştırmalar: Ağaç, zeytin
ağacı, ışık, yağmur, asansör, karakter.
10) Değer biçme açısından ahlak kategorisindeki metaforlaştırmalar: Erdem, mücevher, elmas, maden
11) Diğer kategorisindeki metaforlaştırmalar: Fidan, mutluluk, nilüfer, cahil, vicdan,
ütü. Bu kategoride birbirinden bağımsız çeşitli metaforların yer alması, ahlaka yönelik çok farklı algıların olduğuna bir işaret kabul edilebilir.
Sonuç olarak ahlak kavramına yönelik olarak 108 kişilik örneklem tarafından 95 farklı
metafor sunulduğu ve bu metaforların 11 kategoride tasnif edilebileceği tespit edilmiştir.
Diğer yandan katılımcıların ürettiği metaforlar ve bu metaforların sunulma gerekçeleri
Kur’an ayetlerinde ve hadislerdeki ahlak kavramıyla ilişkili ifadelerle paralellik gösterdiğine ulaşılmıştır. Ayrıca ahlak konusuyla ilgili yapılan çalışmalardaki ahlaka dair ifadeler ile katılımcılar tarafından sunulan ifadeler arasında benzerlikler ve farklılıklar olduğu tespit edilmiştir