Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
33 pages
1 file
Birikim Dergisi, 2019
Suriye'nin ve Bölgenin geleceğini konuşmak Yakın zamanda, 12-14 Mart 2019, tarihinde Brüksel'de Suriye ve bölgenin geleceğini desteklemek başlığıyla bir konferans toplandı. Bu başlık altında yapılan üçüncü konferanstı ve Suriye, Mısır, Ürdün, Irak, Lübnan, Türkiye başta olmak üzere Avrupa ülkelerimden üç yüzü aşkın sivil toplum kurumu ve konuyla ilgili aktörler çağrıldı. Farklı başlıklarda, üç gün süren toplantılarda Suriye ve Bölgenin geleceği ve mülteciler konusunda tartışmalar yapıldı, görüşler dile getirildi. Toplantı boyunca temel başlıklardan birisi "Suriyelilerin geriye dönüşleri" konusuna odaklanıyordu. Üç günlük konferansta toplantı başlıkları farklı olsa da tartışmalar "geriye dönüşler" konusunu sıklıkla içinde barındırıyordu. Özellikle BM ve AB sözcüleri, gelecekte Suriyeli mültecilere verilen desteklerin bu eksende olacağı kanısını yarattılar. Suriye'ye geri dönüşlerin teşvik edilmeyeceği ama insanların bu karara varmaları için destekleneceğini sık sık dile getirdiler. Peki bu mümkün mü? Suriyeli mülteciler bir gün ülkelerine dönebilecekler mi? Brüksel'de, toplantıların olduğu tarihte, bir akşam, Suriyeli bir arkadaşımla bu konuyu konuşurken şöyle dedi; "Ayaklanmanın ilk yıllarında, biz, diğer ülkelere sığınan Suriyelilerin tek hayali, özgürlüklerin olduğu bir Suriye'ye, bir gün, döneceğimizdi, bu umudu içimizde hep diri tutmaya çalıştık ama zamanla o umut sönüp gitti. Şimdi bu birkaç gündür, katıldığım toplantılardan bir zamanlar, helalimiz olan "geriye dönüş" bunlar sanırım zorla bize yaptıracaklar. Sanırım, bu dünyada, hiç kimse bizi kendi ülkesinde istemiyor." "Geriye dönüş" bir manipülasyon mu? Biz göç alanında çalışanlar, son dönemde katıldığımız toplantılarda, sık sık "geriye dönüş" başlığı altında açılan toplantı davetlerine katılıyoruz. Bu konu her dile geldiğinde, konuşulanın, temenninin ötesinde, bir gelecek planın, projeksiyonunun bir parçası olduğunu, kamuoyunu hazırlamaya dönük bir çaba olduğu düşüncesi hasıl oluyor. Bu toplantılarda geriye dönüşlerle ilgili verileri ve bu verilerin kaynağını öğrenmek istediğimizde elimize tutuşturulan, bilgi kırıntılarının ne denli sağlıklı olduğu konusunda, verileri verenlerde dahil olmak üzere, kimse pek tatmin olmuyor. Geriye dönüşlerin karakteri konusunda elimizde bir bilgi yok sadece sayılar üzerinden konuşuluyor. Konuşulan, "şu tarihler arasında, şu kadar kişi sınırı geçip Suriye'ye döndü." Peki gidenler içeresinde ne kadarı geri döndü, bilmiyoruz… Yani, sınırın diğer yanında ki ailesini yada akrabalarını ziyaret edip dönen insanlar var mı? Bayram için gidenler! Pasaport almak için gidip dönenler? Bu sorular çoğaltılabilir… Çünkü son bir yılda bu ve buna benzer sebeplerle Suriye'ye gidip geri dönen sayısız insan var…
Pamukkale University Journal of …, 2010
Gün geçtikçe artan sanayileşme, kentleşme ve teknolojik gelişmeler doğal kaynakların tükenmesi ve çevre kirliliği problemlerinin artmasına neden olmuştur. Özellikle atıkları düzenli bir şekilde bertaraf edebilmek için yeterli alanı bulunmayan ülkeler için atıkların değerlendirilmesi veya bertaraf atık miktarının ve hacminin azalması yönünde büyük bir avantaj sağlamaktadır. Bu amaçlar doğrultusunda, hem kaynakları koruma hem de çevre kirliliğini önleme amacıyla birçok çalışma yapılmakta ve projeler geliştirilmektedir. PET şişeler özellikle alkolsüz içecekler sektöründe yaygın olarak kullanılmaktadır ve fiziksel veya kimyasal geri kazanım işleminden geçirilerek yeniden kullanılabilmektedir. Geri kazanılmış PET şişelerin kullanım alanları hızla gelişmektedir. Geri kazanılmış PET plastik endüstrisinde kullanıldığı gibi kompozit sektörü de bu malzemenin kullanımında alternatifler sunmaktadır. Tekstil sektörü de ham maddesi polimer olan bazı plastiklerin geri dönüşümü için uygun bir sektördür. Bu çalışmada atık PET şişelerin geri dönüşümü teknolojisi ve uygulamaları incelenmiş ve bu konuda yapılmış bilimsel çalışmalar özetlenmiştir.
TOKİ Haber, 2022
Tekrarlama temeldir ve ritmi belirler" diyen Esma Eroğlu, ritmi ölçülebilen ve sayılabilen mekanik oluşumların ötesinde düşünmek gerektiğine vurgu yaparak, tekrar ve ritim ilişkisini ele alıyor.
YKY Yayınları, 2023
Bu yazı, Sanat Dünyamız Dergisi'nin Ocak-Şubat sayısında "Kesişimsellik ve Sanat" dosyası altında yayınlanmıştır. Metin kapsamında Ercan Akın'ın Bozlu Art Project'te sergilenen "Umutsuz Bekleyiş" adlı sergisine odaklanmaktadır
Sanat Kritik, Ocak, 2021
Hilal Polat ile Mixer’de açılan Arzu Kadar Kadim isimli ilk kişisel sergisini konuştuk. 2010 yılından bu yana çok sayıda tiyatro oyununa kostüm, dekor, maske ve kukla tasarımı yapan sanatçı, gerçek ve mit, hayal ve hakikat arasında bir dünya kuruyor. Ses ve ışık kullanımıyla yarattığı varlıkların yuvasında bizim hikayemizi bize anlatıyor. 6 Şubat’a kadar sürecek sergide minyatür, heykel, nakış gibi farklı formlarda üretilmiş yapıtlarla karşılaşmaya hazırlıklı olun.
Yakın Donem Turkiye Arastırmaları, 2005
GİRİŞ 1923-1940 yılları arasında tarımla ilgili haftalık, onbeş günlük ve aylık olarak yaklaşık 25 dergi ve gazete yayınlanmıştır. 1 Dönüm dergisi, "zamanın tek mesleki ve dava dergisi" 2 olması ve "tarımsal politikayı yönlendirmek amacıyla" 3 çıkması bakımından diğerlerinden ayrılmaktadır. Çıktığı dönem, sanayileşmede yeni iktisat politikalarının uygulanmaya başlandığı bir dönemdir. Sanayileşmenin devletçilik politikalarıyla hız kazanması, tarımda da yeni politikalara ihtiyaç göstermektedir. Fakat bu dönemde sanayileşmedeki gibi bütüncül tarım politikaları söz konusu değildir. Tarımı ülke ekonomisinin temel parçası olarak gören Dönüm yazarları, boşluğu görmüş ve bu alanda politika önerileri oluşturma yoluna gitmişlerdir. Derginin bu niteliği, çalışmamızın temelini oluşturmaktadır. Ankara'da Haziran 1932'de çıkan Dönüm dergisi, toplam 56 sayı yayınlanmıştır. Ağustos 1936'da çıkan 44. sayıdan sonra dergi, maddi problemler nedeniyle, Kasım (II. Teşrin) 1939'a kadar yayınma ara vermiş; ikinci çıkışında ise dergi biçim değiştirerek küçük boy olmuş ve sayı numarasını birden başlatmıştır. Son sayı Ekim (I.Teşrin) 1940'da çıkan 12. sayıdır. Sahibi Dr. Suat Tahsin (Tekeli), Umum Neşriyat Müdürü Dr. Şevket Raşit (Hatipoğlu)'dur. Derginin çıkmaya başladığı otuzlu yılların ilk yarısı, Cumhuriyetin siyasal devrimlerini, dönüşümlerini büyük oranda yaptığı dönemdir. Fakat
Adnan Oktar (Harun Yahya) Önsöz Allah, tarih boyunca yaşamış olan tüm toplumlara Kendisi'nin razı olacağı ahlakın ne olduğu, helaller ve haramlar, ahiret hayatında gerçek huzura ve mutluluğa nasıl ulaşılabileceği gibi bir insan için hayati olan her türlü bilgiyi iletecek Resuller yollamıştır. Kuran'da da haber verildiği üzere, bu Resullerin tüm davranışları, ahlaki özellikleri, müminler için en güzel örnektir. Bu nedenle de her mümin Resullerin yaşadıklarını dikkatle incelemeli ve öğrenmelidir. Resullerin Kuran'da anlatılan mücadeleleri de kuşkusuz tüm müminler için aydınlatıcı ve yol göstericidir.Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) son Nebi ve son Resuldür; Allah, O'ndan sonra bir başka peygamber göndermeyecektir. Kuran'da, bu konu şöyle haber verilmektedir: "Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir; ancak o, Allah'ın Resûlü ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah, herşeyi bilendir." (Azhab Suresi, 40) Ancak Kuran'daki, "Yoksa sizden önce gelip-geçenlerin hali başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlara öyle bir yoksulluk, öyle dayanılmaz bir zorluk çattı ve öylesine sarsıldılar ki, sonunda elçi, beraberindeki mü'minlerle; 'Allah'ın yardımı ne zaman?' diyordu..." (Bakara Suresi, 214) hükmüne göre, Resullerin yaşadıklarının benzerlerini onun ardından gelen kavimler de yaşamaya devam edecektir. Peygamberimiz (sav)'e ve diğer peygamberlere akılsızca düşmanlık besleyenler, onların tebliğ ettiği hak dinin yayılmasına kendilerince engel olmaya kalkışanlar, onların yolunu izleyen müminlere karşı da harekete geçeceklerdir. Nitekim, "Allah size açıklayarak anlatmak, sizi sizden öncekilerin sünnetine iletmek ve tevbelerinizi kabul etmek ister. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir" (Nisa Suresi, 26) ayeti gereğince, tüm Müslümanlar buna şahit olacaklardır. İşte bu nedenle, Kuran'da anlatılan Resul mücadelelerini dikkatli bir şekilde incelemek tüm iman edenler için çok önemlidir. Bu kitapta verilen örneklerle peygamberlerin güzel ahlakları ve samimi çabaları bir kere daha hatırlatılmaktadır. Peygamber kıssalarında iman edenler için önemli dersler olduğu Kuran'da şöyle haber verilmektedir: Andolsun, onların (Resullerin) kıssalarında temiz akıl sahipleri için ibretler vardır. (Bu Kur'an) düzüp uydurulacak bir söz değildir, ancak kendinden öncekilerin doğrulayıcısı, herşeyin 'çeşitli biçimlerde açıklaması' ve iman edecek bir topluluk için bir hidayet ve rahmettir. (Yusuf Suresi, 111)
Mütefekkir ve çalışkan, edebiyat öğretmeni manevi bir kardeşim vardı. Dindardı, ama namaz ona ağır geliyordu. Bazen de arayışa çıkıp Sartre’ı okuyordu. Yurt dışına çıkacağım; Fethullah Hoca Efendinin yüksek davasına hizmet edeceğim, diyordu. Sonra Erdoğan-Fethullah kavgası kızışınca ve milyonlar ya hapse veya açlığa mahkûm olunca, bana: "Hocam, bunda bir yanlışlık var. Eğer Allah olsaydı, mutlaka Fethullah’a yardım ederdi." dedi. Dünyanın bir imtihan için kurulduğunu tam anlamamıştı. Ve kendisini çok sevdiğim halde uzun bir dönem benden ilişkisini kesti. Bu Haziran-2023 ayında Dücane’ye verdiğim cevapları okuyunca, "Hocam, Dücane Cündioğlu haklı." dedi. Ben, galiba yazıları okumamışsın, yoksa öyle demezdin deyince; "Sen Allah’a inandığın için o bilgileri görüyorsun; ben inanmıyorum. Dolayısıyla Kur’an’dan çıkardığın o bilgileri göremiyorum." dedi. İşte bu münasebetle bu başlık altında bu kısa yazıyı kaleme almak ihtiyacını hissettim. Şöyle ki: İmtihan kelimesi, altın, gümüş gibi madenleri ateşte kaynatıp, kül ve topraktan ayrıştırma demektir. Bu kökten gelen mihnet kelimesi ise, acı ve musibet ateşiyle insanların çok azap çekmesi manasına gelir. İmtihanın deyim manasının ise, iki aşaması var: 1) Kâinatın diyalektik yapısındaki zıtların birbiriyle savaşması ile uzun bir evrim sonucunda halis varlık madeninin ortaya çıkması. Kur’an bu safhaya sıcak-soğuk, gören-kör, tuzlu-tatlı, cennet-cehennem, gece-gündüz, karanlık-ışık gibi karşılaştırmalarla bizi gerçek diyalektiğe ve ilme alıştırıyor. 2) Bu birinci aşamanın zirvesi olarak, insanlık aleminin binler test edici faktörle, adeta her insanın bir kâinat kadar gelişmesi veya kaybetmesi şeklinde imtihan icra oluyor. Bu her iki aşamada da Allah’ın yaratmasındaki amacı, sonsuz manaları, kemalatı (olgunlukları) ve güzellikleri elde etmesidir. Bu ikinci aşamadaki imtihanın Kur’an’daki ismi iptiladır. Yani insan bir çekirdektir, bir habbedir, muhabbetle ve belalarla ya filizlenip sonsuzluğu kazanıyor veya çürüyor. Kur’an’da imtihanı kazanmanın ismi fevzdir. Bu kelime, varlığın artırılması demektir. Kaybetmenin ise, ismi haybettir. Bu da hayal kırıklığını yaşamak demektir. Çünkü insan için hedeflenen sonsuzluk ancak hayal ile somutlaşır ve anlaşılır. (Haşir ve Şems sureleri).
RES ANTIQUAE (Bruxelles), 2020
Polish Journal of Veterinary Sciences, 2023
IOSR Journal of Humanities and Social Science, 2018
ACM Computing Surveys, 2023
Bird Conservation International, 2013
The American Journal of Emergency Medicine
Jurnal Bina Desa, 2023
Rehabilitation Psychology, 2013
Revista de Investigación en Psicología, 2014
Hereditas, Revista de Genealogía Puertorriqueña, 2023