Milliyetçilik, toplumu oluĢturan heterojen doku içinde yer alan farklılıkları aĢarak onları bütünleĢtirebilme gücü olan ve ortak bir kültürel anlam dünyası yaratabilen bir ideolojidir. Söylem olarak milliyetçiliğin popüler kültürel...
moreMilliyetçilik, toplumu oluĢturan heterojen doku içinde yer alan farklılıkları aĢarak onları bütünleĢtirebilme gücü olan ve ortak bir kültürel anlam dünyası yaratabilen bir ideolojidir. Söylem olarak milliyetçiliğin popüler kültürel metinler içinde anlamlandırılma ve yeniden yorumlanma biçimleri milliyetçiliğin millet, toplumsal cinsiyet, vatan gibi kavramlarla kesiĢtiği kavramsal konumlandırmalar hakkında önemli anahtarlar sunar. Ġçinde bulunduğumuz toplumda popüler kültürel olarak öne çıkan bazı anlatılar miiliyetçiliğin pratikte sembolik bir strateji olarak kullanılma biçimlerini göstermektedir. Özellikle Kurtlar Vadisi adlı TV dizisi ile öne çıkan bazı söylemsel strateji ve anlamlandırma pratikleri milliyetçiliğin farklı öznellikleri kurma biçimlerini oluĢturmaktadır. Bu makale, Kurtlar Vadisi dizisini örnek alarak, çeĢitli ses ve fikirlerin bakıĢ açılarının savaĢımda bulunduğu bir mecra olarak popüler kültürel pratikler ve söylemler arasında öne çıkan önemli bir söylemsel iĢaret olan miliyetçiliğin baĢta erillik olmak üzere diğer bazı kavramlar ile buluĢma noktalarını açımlamayı hedeflemektedir. I. MODERNLĠK, KĠMLĠK VE MĠLLĠYETÇĠLĠK Modernliğin kurtuluĢ vaad eden yüzü ile öngörülemez sıkıntıları modernliği eleĢtiren sistematik ideolojilerin ve sosyal hareketlerin doğuĢuna zemin hazırlamıĢtır. Modernliğin ilk dönemlerinde modernliğin bütünlüklü eleĢtirisi sadece milliyetçilik tarafından değil alternatif modernlikler arayan büyük anlatılar tarafından da yapılmıĢtır. Günümüzde milliyetçilik aynı rolü oynayan komünoteryan bir hareketin parçasıdır ve Jakoben modernlik geleneğinin yeniden idame ettirilmesi çabası olarak da görülebilir (Delanty, 2002). Genellikle milliyetçilik ile modernleĢme iliĢkisi üzerine odaklaĢan yaklaĢım modernleĢme sürecinin çatıĢma ve gerilimleri ile milliyetçi duyguların uyanıĢı arasında önemli bir bağ kurmaktadır. Bu yaklaĢım içinde bazıları sosyopolitik boyutları vurgularken bazıları ise sosyo-etnik boyutları ele alır. Tarihsel perspektif içinde değerlendirildiğinde milliyetçilik ile ilgili yaklaĢımlar bu ideolojinin ortaya çıkıĢ nedenleri ve kökenleri ile ilgilenmiĢler; -modernliğe içkin olan-milliyetçiliğin iliĢkili olduğu diğer anlam sistemlerini ele almayı ihmal etmiĢlerdir. KuĢkusuz, bu ihmal, milliyetçilik ile ilgili makro toplumsal yapıları irdelemekten ve mikro eksende milliyetçiliğin ne tür söylemsel stratejiler kullandığını, ne tür öznellikler kurguladığını, hangi anlam sistemleri ile iĢbirliği yaptığını ya da hangi anlam sistemlerini ötekileĢtirdiğini, nasıl bir kimlik siyaseti ile ilgili olduğunu göz ardı etmek ile ilgilidir. Bu noktadan hareketle, sosyal bilimsel merceğin makro eksenden mikro eksene kaydırılması ile hem modernlik ve milliyetçilik ile ilgili kuramsal yaklaĢımların zayıf damarları ortaya çıkar hem de mikro eksende söylemsellik ve öznellik bağlamında milliyetçi ideoloji(ler)in hangi bağlamda ne tür kimlikler ve anlam sistemleri inĢa ettiği belirlenebilir. Ana damar yaklaĢımların göz ardı ettiği "gündelik hayat" alanı içinde milliyetçiliğin gündelik tezahürleri ıskalanmaktadır (Özkırımlı, 1997); oysa milliyetçilik (bayrak, uçak logoları, marĢlar, milli çiçekler, milli mutfaklar ve mimariler, takım sporları, popüler kültürel formlar gibi) fetiĢ nesnelerin görünür, ritüel organizasyonu aracılığı ile biçimlendirilir (McClintock, 1996). Bir diğer deyiĢle, milliyetçilik sadece bir doktrin değil, aynı zamanda bir konuĢma, düĢünme ve eyleme yoludur. Milliyetçiliği sadece bir doktrin olarak sınırlandırmak, onun anlamını daraltmak ve milliyetçiliğin ve milli kimliklerin politik meseleler dıĢında hayatımızı etkileme gücünü yadsımak anlamına gelir. Milliyetçilik söylemi ırk, etnisite, toplumsal cinsiyet gibi değiĢkenlerle ortak özellikler taĢır (Calhoun, 1997). Dolayısıyla, milliyetçiliği bir söylem olarak ele almak insanların dünyada kendi özlemlerini bir millet ve milli kimlik etrafında düĢünüp çerçevelendirmelerine neden olan kültürel yorumlama biçimi ve retoriğin 3 üretilmesi ile ilgili süreçleri çözümlemek anlamına gelecektir. Söylem olarak milliyetçilik, yukarıda değinilen modernliğin sıkıntılarına yanıt bulmaya çalıĢan ideolojik duruĢlar arasında yer alarak kimlik krizleri için panzehir olarak kodlanır. Milliyetçilik sadece siyaset meselesi değil fakat aynı zamanda kültür ve kimlik meselesidir. Bilindiği gibi, postmodern dönemde kimlik krizleri bağlamında "Biz kimiz?" "Kim, ne adına, ne için bizi kontrol etme yetkisine sahiptir?" gibi sorulara paralel olarak en önemli sorulardan bir diğeri de "özne" olarak karĢımıza çıkar. Bir zamanlar irrasyonel alana itilen feminen, dinsel ve kültürel ötekilerin dönüĢü modern siyasetin temel efsanelerini sorgulamıĢ ve Foucault"nun "devletin yönetimselleĢmesi" olarak adlandırdığı krize neden olmuĢtur (Moallem, 2005). O halde mikro eksende söylem olarak milliyetçiliğin çözümlenmesi kimlik krizleri bağlamında önemlidir. Milliyetçi anlam sistemleri çerçevesinde çeĢitli kültürel ötekilerin dönüĢü çeĢitli kimlik teĢhis etme stratejileri ile (Bayart, 1996) gerçekleĢtirilir. Modernliğin öne çıkardığı rasyonel, ilerlemeci ve evrenselci özneye karĢın toplumsal cinsiyet, etnisite, milliyet, din gibi varoluĢ alanları çerçevesinde temellendirilen kimlikler ile söylemler arasında önemli bir bağ vardır. Artık modernliğin çatırdayan iskeleti altında buluĢan kimlikleri bir arada tutan söylemsel ağ bir gerilim alanını oluĢturur. Bu ağ, dinamiktir, devingendir, akıĢkandır. Kollektif kimlik, belirli bir durumu değil bir süreci yansıtır. Bir komünotenin kimliği diğer komünotelerle iliĢki içersinde ve zamanla değiĢir. Nasıl ki bireysel kimliklerin oluĢumu ancak kiĢiler arası iliĢkiler bağlamında mümkünse kollektif kimliklerin oluĢumu da komünoteler arası iliĢkiler bağlamında söz konusu olabilir (Bilgin, 1995). Milli kimlik, buna göre, söylemsel olarak müzakere edilen bir alan içinde diyalojik olarak ortaya çıkan bir kimlik olup yukarıda değinilen kendisi ile ilintili diğer ideolojiler ve anlam sistemleri hakkında iĢaretler taĢıma gücüne sahip bir kimliktir. "Asli kimlikler bir Ģekilde "var olur", ama yapı olarak değil, bilinç olguları ve öznellik rejimleri olarak ortaya çıkarlar" (Bayart, 1999: s.91). Dolayısıyla, milli kimlik de çeĢitli öznellikler arasında gündelik hayat içinde popüler kültürel formlar aracılığı ile sürekli olarak inĢa edilir. Milliyetçi ideolojinin milli kimlik ile beraber diğer kimlikleri kurma stratejileri bağlamsal 4 olarak anlaĢılabilir. Diğer bir deyiĢle her toplum için genel geçer bir milliyetçilik haritası olamaz. Farklı toplumlarda farklı ideolojik anlam sistemleri içinde söylemsel olarak Ģekillendirilen milliyetçilikler vardır: Türk milliyetçiliğinin Kemalist, Ġslamcı ve aĢırı milliyetçi versiyonlarının politik ve popüler alandaki yansımalarının gösterdiği örnekler gibi. Farklı milliyetçilikleri birbirine bağlayan öge milliyetçilik söylemidir. Bu söylemin temel özellikleri: Milletin çıkarlarının ve değerlerinin tüm diğer çıkarlardan ve değerlerden üstünlüğü, meşruiyetin tek kaynağı olarak millet fikri, ve (biz ve onlar gibi) ikili bölünmelerle işlemesidir (Özkırımlı, 1997). Calhoun"a göre ise milliyetçilik retoriğinin özellikleri Ģunlardır: 1. Nüfusun ve toprak parçasının sınırları, 2. Milletin bir bütün olduğu fikri, 3. Egemenlik, ya da en azından egemenlik özlemi, ve dolayısıyla diğer milletlerle formel eĢitlik, 4. AĢağı doğru meĢruiyet fikri -örneğin, sadece popüler irade tarafından desteklendiği zaman ya da "halkın" ya da "milletin" çıkarlarına hizmet ettiği zaman hükümetin adil olacağı fikri. 5. Kollektif meselelere halkın katılımı -milli üyelik temelinde mobilize edilen nüfus, 6. Her bireyin milletin parçası olarak anlaĢıldığı doğrudan üyelik, 7. Dil, ortak inançlar ve değerler, yaĢam pratiklerini içeren kültür, 8. Zaman içinde, geçmiĢ ve gelecek kuĢaklar dahil, milletin varolduğu fikir, 9. Ortak köken ya da ırksal özellikler, 10. Belirli bir toprak ile kurulan kutsal ya da tarihsel iliĢkiler (Calhoun, s.4-5) Calhoun ve Özkırımlı"nın sunduğu modellerin popüler kültür içinde nasıl dolayımlandığını görmek için milliyetçi ideolojinin pratikteki iĢleyiĢ biçimlerine, kendisini oluĢturan söylemi oluĢturan ögeler arasındaki iliĢkilere, belirli kimliklere ve rollere atfedilen anlamlara, bu anlamlar arasındaki uzlaĢım ve gerilim hatlarına bakmak gerekmektedir. Yukarıda da değinildiği gibi, modernliğin açmazlarının milliyetçi ideolojideki yansımaları toplumsal sonuçlar babası) büründürülmüĢtür. Dizinin kahramanının farklı kimlikleri (Baron"un oğlu Efe Karahanlı, istihbaratçı Ali Candan, mafya babası Polat Alemdar) arasındaki gerilimler dizinin hemen bütün anlatılarına yansımıĢtır. Polat Alemdar"ın kendi kimliğini araması, Türkiye"nin dıĢ düĢmanların hegemonyasından kurtarılması ile paralel giden bir süreç olarak kodlanır. Polat kimliğini vatan uğruna saklamıĢ; fedakarlık yapmıĢ; devlete karĢı sorumluluğunu yerine getirmiĢtir. Dizinin baĢlangıcında Polat"ın mafya dünyasındaki baĢarıları ve kahramanlıkları gösterilir. Delikanlılık kültürünün tüm ritüelleri dizinin ana malzemesini oluĢturur. Racon kesmeden operasyon hazırlamaya, çeteler dünyasının ruh halinden bıçkınlığın en keskin versiyonlarına kadar mafya kültürü tüm sosyal psikolojik ayrıntıları ile öykünün ana malzemesini oluĢturur. Farklı mafya grupları arasındaki çatıĢmalar görsel ve sözel Ģiddeti içen sahneler ile örülürken aslında mafyanın da bir piyon olduğu, asıl yönetenlerin konsey ve konsey-üstü uluslar arası güçler olduğu sık sık vurgulanır. Dizinin politik söyleminin asıl yapıtaĢı komplo teorileridir. Ġzleyiciye devlet içinde birtakım "iyi niyetli" istihbaratçıların milleti ve devleti kurtarma misyonu olduğu hatırlatılır. Karanlık ve gerilimli mekanlarda Polat ile istihbaratçıların diyalogları, Konsey üyelerinin gizli toplantıları, güç sembolü olabilecek her türlü malzemenin görsel ve sözel olarak kullanımı komplo teorilerini pekiĢtirecek Ģekilde yapılmıĢtır. Dizi, temel olarak milleti ve devleti fethetmek, pasifleĢtirmek ve sömürgeleĢtirmek isteyen dıĢ...