Based on interviews with bureaucrats and judges in several Swiss cantons, this article analyzes how bureaucrats decide to order immigration detention and how the judicial review shapes their decisions. The authors argue that discretionary decision-making regarding immigration detention is structured by the web of relationships in which decision-makers are embedded and affected by the practices of other street-level actors. The varying cantonal configurations result in heterogenous bureaucratic practices that affect the profiles and numbers of persons being detained. In particular, differences in judges' interpretation of legal principles, as well as in their expectations, strongly affect bureaucratic decisions.

In the debate between marginal decision-making and full absorbance that has been going on since the nineteenth century, activity-based costing/management (ABC/M) appeared as a promising decision support tool which answers the criticism leveled against traditional cost accounting. This paper describes the strengths and weaknesses of ABC/M from a global value creation perspective, in an effort to explain why it failed to live up to its promise and why not too many companies retained it beyond a short pilot period. The paper suggests the global decision-making methodology (GDM), as an effective alternative to costing methods, which improves the quality of decisions and enhances organization value. The paper illustrates its implementation by presenting a case study of a large international financial services organization that abandoned the ABC/M system it had been using for seven years in favor of GDM. The ABC/M system was transformed to a throughput focused "light ABC" system that supports GDM. The article describes the circumstances that led the organization to adopt GDM, and provides general guidelines for its implementation.

Esquema, en forma de paradigma (libre de polvo y paja, en blanco y negro), del quehacer trianual para un presidente de Comisariado Ejidal o para un presidente de Consejo de Vigilancia, en un Ejido de la república mexicana, a la luz de la conversión deseable del ejido en la palanca del desarrollo integral de medio rural, de México y del planeta tierra en su conjunto.

Özellikle 2000’li yıllarla birlikte ivme kazanan teknolojik gelişmeler ve küreselleşme dünyanın bütününe ulaşılabilirliği ve insanların seyahatlerine ayırdıkları zamanlarını arttırmıştır. Geçmişte uzak ve ulaşılmaz olarak görülen mesafelere günümüzde birden çok ulaşım aracıyla hızlı, konforlu ve güvenli bir biçimde ulaşılabilmektedir. Bu durum daha çok insanı seyahat etmeye ve turizme katılmaya yönlendirmektedir. Bu gelişmelerin sonucu olarak küresel ölçekte 2019 yılı itibariyle 1,4 milyar insanın katıldığı ve 1,7 trilyon dolar gelirin elde edildiği bir turizm pazarı oluşmuştur. Bu denli büyük bir pazardan daha çok pay almak isteyen ülkeler, bölgeler, kentler, köyler ve hatta kırsal alanlar yani destinasyon olarak adlandırılan bölgelerde yoğun bir rekabet ortamı ve turizm pazarlarında yer alma mücadelesi yaşanmaktadır. Artık dünyada kabul görmüş genel ölçütler bağlamında gelişmiş ve gelişmekte olarak kabul edilen ve hatta gelişim konusunda oldukça geri kalmış ülkeler bile hem genel ekonomik seviyelerinin yükseltilmesinde hem de dengeli gelişimlerinde ve gelir paylaşımlarında adaletin sağlanması hususunda turizmin ne denli önemli olduğunun bilincindedirler. Ülkeler genel olarak sadece isimleri ile bilinirliklerini artırma, marka olma ve turist sadakati oluşturma çabalarının ötesinde sahip olduğu tüm bölgeleri, kentleri ve yöreleri ile tanınma, bilinme ve marka olma isteğindedirler. Bu çerçevede sadece merkezi yönetimleri ile değil aynı zamanda yerel yönetimlerini, turizm bürolarını, politikacılarını ve hatta ulusal ve uluslararası tanınırlığı olan ünlülerini aktif olarak kullanarak pazarlama faaliyetlerini yürütmektedirler. Günümüzde genelden özele doğru ve detayların daha ön plana çıkarıldığı bir pazarlama ve satış süreci turizm pazarlarının ve destinasyonlarının öncelikli stratejilerini oluşturmaktadır. Çünkü diğer destinasyonlardan ayrışamayan, farklılıklarını ön plana çıkaramayan, var olan kaynaklarıyla yetinip alternatifler üretemeyen, potansiyellerini gerçekleştirmede başarısız olan, trendleri takip etme konusunda yetersiz kalan, altyapı ve üstyapı yatırımlarını tamamlayamayan destinasyonlar pazarda rekabet edememektedirler. Uygun kaynaklarla ve iyi analiz edilmiş makul hedeflerle oluşturulmuş, turistlerin kişisel ihtiyaçlarına, isteklerine ve beklentilerine de yanıt verebilen destinasyonlar ise yönetim ve pazarlama açısından başarıya ulaşmaktadırlar ve varlıklarını geleceğe taşıyabilmektedirler. Destinasyon pazarlamasında destinasyonun sahip olduğu tüm varlıkların ve değerlerin sunulması gerekmektedir. Ancak karmaşık ve çok bileşenli bir turistik ürün olan destinasyonların kendilerine özgü pazarlama güçlüklerinden dolayı uygun bir pazarlama karmasının oluşturulması, hizmet kalitesi ve turist memnuniyetinin sağlanması ve destinasyona olan sadakatin oluşturulabilmesi etkin ve sistemli bir pazarlama sürecini gerekli kılmaktadır.

Bu çalışmanın amacı; lojistik süreçlerde önemli bir yer işgal eden ürün yükleme aşamalarında makine ve işgücü verimliliğini artırmaktır. Bu çalışmada; orantısız yüklerin konteynerlere ve diğer taşıyıcılara yüklenirken zaman parametresi üzerinden hareketle, işçi ve makine kaynakların verimliliği incelenerek ticari araçların ve konteynerlerin karmaşık yük ve yükleme planları içindeki yüklenme hızını ve çalışan verimliliğini artırmaya yönelik analizler yapılmıştır. Karar destek sistemi (KDS) geliştirilerek, literatüre kazandırılmış uygulama sonuçları örnek vaka halinde sunulmuştur. Yazar Taşıt Koltukları A.Ş. firmasında yapılan incelemeler sonucu; yükleme operasyonları esnasında ek işçi istihdam edilerek lojistik operasyonların hızlandırılmaya çalışıldığı fakat bu durumun emek verimliliğini düşürdüğü, orantısız yüklerin tek seferde konteyner ve diğer araçlara yüklenmesinde ciddi zaman kayıplarının yaşandığı, maliyet verimliliğin düştüğü tespit edilmiştir. Yapılan bu çalışma sonucunda; konteynerler ve diğer taşıyıcı araçlara, orantısız paketli ürünlerin optimum sıra ve hacim ile yerleştirilmesi sağlanmıştır. KDS kullanılarak toplam maliyet verimliliğinde % 76,09’luk bir artış elde edilmiştir. İşgücü verimlilik oranında % 25’lik verimlilik artışı sağlanmıştır. Zaman verimlilik oranında ise % 71,84’lük bir artış elde edilmiştir.

Maintenance management of industrial equipment is an important but still relatively neglected business function. This paper identifies and discusses the most important elements of its decision making environment. As such the paper contributes to the structuring of the maintenance management area and it provides a frame of reference for further research in maintenance policy optimization. The paper starts with a brief description of maintenance management in a business context. In the remainder of the paper three parts may be distinguished. The first addresses the system design aspects of maintenance management in the broader operations management environment, the second examines the most important issues in maintenance decision making and the last part reviews the managerial tools available for decision making in this area. An extensive list of references is provided.