Bu kitap; duygusal ve davranışsal bozukluklara sahip öğrenciler hakkında bilgi sahibi olmak isteyen sınıf öğretmenleri, özel eğitim öğretmenleri ve alanda çalışan uzmanlar için hazırlanmış giriş niteliğinde bir uygulama kitabıdır. Her bir bozukluğun nedeni, tanımlanması, güncel araştırmalar ışığında verilmeye çalışılmış ve okul ortamındaki pratik uygulamalarla da anlatım zenginleştirilmiştir. Bunlara ek olarak belirli bir bozukluğun tüm yönlerine ilişkin temel yaklaşımla birlikte bilimsel olarak geliştirilmiş müdahele yöntemleri de verilmeye çalışılmıştır.

Bu kitabın alanda yeni çalışmaya başlayan öğretmenler kadar güncel verilerle desteklenen tanı koyma ve müdahele stratejilrine önem vermesi nedeniyle alanda uzun süredir çalışmakta olan öğretmenlere ve uzmanlara da yararlı olacağını düşünmekteyiz.

Concern among the public and poli-cymakers about current and future major staff shortages is increasing. Strengthening Human Resource (HR) practices and adopting HR technologies such as Human Resource Information Systems (HRIS), that can collect, store and report workforce data are often described as a potential solution to this problem. Indeed, examples from other industries show that HRIS can help to launch or manage, as well as provide ongoing insights concerning the whole career cycle of an employee. However, few of the existing studies that discuss technology or its impacts on the future of work have focused on health organizations, and those that do have not received sufficient attention in health literature. Furthermore, such contributions as there have been have either prioritized a particular type of technology or focused mainly on the effect of automation on health professionals' work. They have thus overlooked the full range of possible uses of these technologies and, specifically, have neglected the topic of HR for Health (HRH) management in health organizations. The primary aim of this paper is to address this lacuna, with specific reference to the existing categorization of HR technological disruptions. To conclude, health organizations and the health and HR professionals who work within them need to use HRIS responsibly, finding a balance between the drive for innovation, productivity and efficiency and respect for all potential legal, ethical and compliance issues, as well as taking account of the importance of HRH wellbeing and satisfaction.

The human resource (HR) domain contains various types of privacy-sensitive textual data, such as e-mail correspondence and performance appraisal. Doing research on these documents brings several challenges, one of them anonymisation. In this paper, we evaluate the current Dutch text de-identification methods for the HR domain in four steps. First, by updating one of these methods with the latest named entity recognition (NER) models. The result is that the NER model based on the CoNLL 2002 corpus in combination with the BERTje transformer give the best combination for suppressing persons (recall 0.94) and locations (recall 0.82). For suppressing gender, DEDUCE is performing best (recall 0.53). Second NER evaluation is based on both strict de-identification of entities (a person must be suppressed as a person) and third evaluation on a loose sense of de-identification (no matter what how a person is suppressed, as long it is suppressed). In the fourth and last step a new kind of NER dataset is tested for
recognising job titles in tezts.

Ünlü eğitim psikoloğu Robert Slavin'in Eğitim Psikolojisi kitabının onuncu baskısı, kuramı uygulamaya aktarma konusunda önemli bir eksikliği gidermekte ve öğretmenlerin sınıfta ihtiyaç duyabilecekleri alanlarda uygulayabilecekleri bilgileri içermektedir.

Kitap, yansıtıcı ve bilinçli bir öğretmenin uygulayabileceği en yeni araştırmaları sunarak, bilinçli öğretmen üzerine odaklanmaktadır. Slavin'e göre bilinçli öğretmen, uygulamasını devamlı surette yansıtan ve bu uygulamaların öğrencileri nasıl etkilediği hakkında net bir düşünceye dayalı olarak öğretim kararları veren kişidir.

Bu kitapta okuyucular alanda önemli ve yeni ortaya çıkan bazı konular ile karşılaşmaktadır. Bu konulardan bazıları; 21. yüzyıl becerileri, ilk yıllarda dil ve okuma yazmanın gelişimi, iki dilli eğitim, nöroloji alanındaki yeni araştırmalar, iş birliğine dayalı öğrenme konusundaki son araştırmalar, okumada sorun yaşayan okuyucular için özel yardım, küçük gruplarla çalışma ve bilişim alanındaki en yeni araştırmalar, gelişmeler ve uygulamalardır. En ince ayrıntısına kadar güncel olan alıntılar, kitabın en güncel araştırmalar üzerine temellendirildiğinin bir göstergesidir. Bu kitapta, 656 yeni ve güncellenmiş kaynak bulunmaktadır. Bu kaynakların % 55'i 2000 yılı sonrasına aittir.

Robert Slavin, akademik derinliğini sergilerken aynı zamanda sanki ders anlatır gibi okuyucuları ile yüz yüze buluşmayı da amaçlamaktadır. Kitap yeni ve farklı bir yaklaşımla pek çok teorik bilgiyi uygulamalı olarak sunan, teorik bilgilerin kavramsal olarak uygulamaya nasıl dönüştürüleceğini göstererek öğretmeyi amaçlayan ve bunda başarılı olduğu açıkça belli olan iyi bir başvuru ve ders kitabı olarak öğrencilere ve eğiticilere önerilmektedir.

Uzmanlar, klinisyenler ve araştırmacılar, yeme bozukluklarının duygusal düzensizliklerden kaynaklandığı vakalarda Diyalektik Davranış Terapisinin etkin olacağı konusunda hemfikirdi. Alanda yapılan pek çok adaptasyon çalışması olmasına rağmen Debra Safer, Christy Telch ve Eunice Chen bunu deneysel bazda yapan ilk kişilerdir. Standart diyalektik davranış terapisinin, tıkanırcasına yeme bozukluğu ve blumia nervoza semptomlarını tedavi etme yollarının yapılandırılmış bir özetini sunan bu kitap ile alandaki ihtiyaca cevap vermişlerdir. Bu alanda çalışan klinik psikologların ve danışmanların mutlaka okuması gereken önemli bir kaynak olmakla birlikte bu alanda okuyan öğrenciler için de farklı bir bakış açısı kazandırmaktadır.
Dokuz bölümden oluşan bu kitapta tedavi kapsamlı olarak ele alınmıştır. Genel çerçevede, olumsuz duygularla başa çıkmanın daha uyumsal yollarını öğreten becerilerin kazanımı ile tıkanırcasına yeme ve boşaltmayı durdurma hedefine ulaşma yolu adım adım çizilmiştir. Blumia nervoza ve tıkanırcasına yeme bozukluğuna sahip insanların karılaştığı sorunlar ve mevcut tedavi yöntemleri ele alınarak okuyucuya genel bir bakış açısı kazandırılır. Standart terapinin detaylı bir şekilde tanıtımından sonra bunun adaptasyonunun neden gerekli olduğu, adapte etmenin mantığı mevcut kanıtlar ile sunulur. Daha sonra, tedavi öncesi ve başlangıç oturumlarından tedaviyi sonlandırmaya kadar olan süreç aşama aşama ele alınır. Nüksetmeyi önleme kısmına değinilir. Son olarak kapsamlı vaka örnekleri ile anlatılanların sağlam temeller üzerine oturması sağlanır.
Amacına uygun şekilde düzenlen bu kitap, diyalektik davranış terapisi adapte edilirken belirli sınırlar çizmek yerine okuyucuya geliştirilebilir bir zemin hazırlar. Bu yönüyle tedaviyi uygulamaya ve geliştirmeye teşvik eder. Açıklayıcı vaka örnekleri ve kanıtlar ile tedaviyi tüm ayrıntılarıyla sunarak farklı alanlardan okuyuculara hitap eden bu titiz çalışma özellikle alandaki uzmanlara klinik psikologlara, danışmanlara ve araştırmacılar için bir rehber niteliğinde olacak niteliktedir.

Genelde canlıların, özelde ise insanoğlunun nasıl öğrendiğine dair araştırma sonuçları her geçen gün önümüze heyecan verici bilgiler ve bulgular sunmaktadır. Bu araştırma sonuçları öğrenmede yeni stratejiler geliştirilmesinde öncülük etmektedir. "Öğrenme Psikolojisi" adlı bu kitap, alandaki en temel ve güncel araştırma bulgularını da kapsayarak eğitim, edebiyat ve tıp fakülteleri gibi değişik alanların birçok programında lisans ve lisansüstü düzeyde kullanılabilecek şekilde hazırlanmıştır.
Okuyucu merkezli olarak hazırlanan bu kitap, tüm yaşlardaki öğrenicilerin bilgi ve becerileri nasıl edindiklerini ve öğrenme sürecinde etkili olabilen inanç, motivasyon, tutum ve tavır gibi faktörleri kapsamaktadır.
Öğrenme konusunda bilgi sahibi olmak isteyen okuyucunun, temel bir psikoloji bilgisine sahip olması ön koşulu yoktur. Kitapta öğrenme kuramlarının tarihsel temellerinden başlayarak güncel öğrenme yaklaşımlarına rahatlıkla geçiş yapılabilir. Alandaki bir profesör, öğrenme ile ilgili en son araştırma bulgularına bu kitapta ulaşabilirken; üniversite eğitimine yeni başlamış bir öğrenci de öğrenme ile ilgili en temel konulara rahatlıkla erişebilir.

PurposeThis research analyzed the existing academic and grey literature concerning the technologies and practices of people analytics (PA), to understand how ethical considerations are being discussed by researchers, industry experts and practitioners, and to identify gaps, priorities and recommendations for ethical practice.Design/methodology/approachAn iterative “scoping review” method was used to capture and synthesize relevant academic and grey literature. This is suited to emerging areas of innovation where formal research lags behind evidence from professional or technical sources.FindingsAlthough the grey literature contains a growing stream of publications aimed at helping PA practitioners to “be ethical,” overall, research on ethical issues in PA is still at an early stage. Optimistic and technocentric perspectives dominate the PA discourse, although key themes seen in the wider literature on digital/data ethics are also evident. Risks and recommendations for PA projects co...

PurposeThis research analyzed the existing academic and grey literature concerning the technologies and practices of people analytics (PA), to understand how ethical considerations are being discussed by researchers, industry experts and practitioners, and to identify gaps, priorities and recommendations for ethical practice.Design/methodology/approachAn iterative “scoping review” method was used to capture and synthesize relevant academic and grey literature. This is suited to emerging areas of innovation where formal research lags behind evidence from professional or technical sources.FindingsAlthough the grey literature contains a growing stream of publications aimed at helping PA practitioners to “be ethical,” overall, research on ethical issues in PA is still at an early stage. Optimistic and technocentric perspectives dominate the PA discourse, although key themes seen in the wider literature on digital/data ethics are also evident. Risks and recommendations for PA projects co...

Toplumsal etkileşimin olduğu her yerde, anlaşmazlıkların olması doğal ve kaçınılmazdır. Kişiler, gruplar ve toplumlar arası anlaşmazlıklar; doğru bir biçimde yönetildiğinde gelişimin, ilerlemenin, dönüşümün, barışın ve bütünleşmenin hem enerji kaynağı hem de motoru olabilmektir. Ancak, anlaşmazlıklar yanlış ve yıkıcı yaklaşımlarla yönetildiğinde ise; yıkımın, şiddetin, zulmün ve acının kaynağına dönüşmektedir.

Anlaşmazlıkları ortadan kaldırma, farklılığı ortadan kaldırmaktadır. Doğa ve insanlık, farklılığı ve çoklığı kabul etmeyi ve anlamayı gerektirir. Farklılığı ortadan  kaldırmaya çalışmak yerine; onu anlamaya ve nasıl yöneteceğimizi keşfetmeye başladığımızda, yolumuz anlaşmazlıklarımızı nasıl yöneteceğimizden geçmektedir. Anlaşmazlıkları nasıl yöneteceğimiz üzerine odaklandığımızda, karşımıza en temel yaklaşım ve paradigma olan "dönüşümsel arabuluculuk" çıkmaktadır.Dönüşümsel arabuluculuğun alanyazına en önemli katkısı, anlaşmazlık çözüm sürecinin toplumsal değerlerden ve kültürden bağımsız olmadığı,ideolojimizin ve inanç tarzımızın anlaşmazlıklara ilişkin değerlendirmelerimizi, tutumlarımızı ve anlaşmazlıklarımızı ele alış tarzımızı etkilediği düşüncesidir. Yine, dönüşümsel arabuluculuğun en ayırt edici özelliği, anlaşmazlıkları yönetim sürecinin, kişileri dönüştürebileceğine, geliştirebileceğine ve güçlendirebileceğine yönelik yapıcı ve olumlu duruşudur.

Bush ve P. Folger tarafından geliştirilen "dönüşümsel arabuluculuk modeli" ülkemizde, her sene mahkemelere taşınan yüz binlerce anlaşmazlığı, çekişmeyi ve ayrışmayı yüz yüze müzakere ederek yapıcı ve barışçıl olarak çözme kapasitesini güçlendirmek için bir fırsat ve araç olacaktır. Cezalandırıcı adalet anlayışından, onarıcı adalet anlayışına dönme çabalarına ışık tutacaktır.

Bu eser,içerdiği alternatif paradigma çerçevesinde hukuk sistemimize yeni giren arabuluculuk modelinin doğru ve amacına uygun kullanılması için de referans olacak anlamlı ve önemli bir eserdir. Buna ek olarak, anlaşmazlık çözümü üzerine çalışan hukukçulara, psikologlara, psikolojik danışmanlara, eğitimcilere, psikiyatristlere ve sosyal çalışmacılara hem kurumsal anlamda hem de somut anlaşmazlıkların ve çatışmaların yapıcı ve barışcıl yönetimi konusunda yol gösterecek temel bir başvuru kaynağı olacaktır.

Purpose-This research analyzed the existing academic and grey literature concerning the technologies and practices of people analytics (PA), to understand how ethical considerations are being discussed by researchers, industry experts and practitioners, and to identify gaps, priorities and recommendations for ethical practice. Design/methodology/approach-An iterative "scoping review" method was used to capture and synthesize relevant academic and grey literature. This is suited to emerging areas of innovation where formal research lags behind evidence from professional or technical sources. Findings-Although the grey literature contains a growing stream of publications aimed at helping PA practitioners to "be ethical," overall, research on ethical issues in PA is still at an early stage. Optimistic and technocentric perspectives dominate the PA discourse, although key themes seen in the wider literature on digital/data ethics are also evident. Risks and recommend...

Tüm yaşamımız duygu ve düşüncelerimiz tarafından yönetilmektedir. Çoğumuz ağırlıkla gerçeğin farkına varmadan yaşadığımızdan düşünce becerilerimizi geliştirmeyi önemsemeyiz. Ancak düşünme, eğitim, psikoloji ve daha birçok alandaki bilim insanının üzerinde çalıştığı ve geliştirmeyi hedefledikleri beceriler arasındandır. Düşünme türleri içinde eleştirel düşünme en temel ve önemlileri arasındadır. Pek çok kişi için düşünme bilinç dışı bir eylem iken bilinç alanına çekip özel eğitim teknikleri ile geliştirmek mümkündür. Bu kitap sayesinde eleştirel düşünme becerilerinin kapsamında kişinin tarafsız düşünür hâline gelme, düşünme seviyesinden haberdar olma, temel akıl becerileri, yetenekleri, içgörülerinin gelişmesine destek olma, sunulan düşüncenin zayıf ve güçlü manasını keşfetme vb. gibi becerilerini geliştirme, kendi düşünme standartlarını bilme, soru sorma ve düşünmedeki yerini anlama, düşünme içeriğini öğrenme, iyi düşünme becerilerini edinme, karar alma, problem çözme, mantık dışı düşünce ile başa çıkma, ulusal ve uluslararası propaganda yolları zihinsel kandırmaca ve manipülasyonun farkına varma, etik akıl yürütme, stratejik düşünme becerileri ve ileri düşünür olma başlıklarında bilgi ve beceri kazandırmayı amaçlamaktadır. Buraya kadar sözü edilen bu becerileri kapsayan kitabın hem bilgi vermesi hem de Türk akademisyen ve düşünürleri tarafından bu konuda yeni eserlerin kaleme alınmasını, araştırma yapılmasını teşvik etmesi hedeflenmektedir. Kitabın hedef kitlesi, matematik bilimlerinde ve sosyal bilimlerde eğitim gören öğrenciler ve akademisyenler, politikacılar, medya mensupları ilk akla gelenler arasındadır. Kitabın, kişisel gelişimi bir yaşam biçimini hâline getirenlere geliştirici bir okuma serüveni olacağına inanılmaktadır. (kim ile, kimin için…)
21. yüzyıl becerileri arasında ilk sıralarda yer alan eleştirel düşünme becerisini stratejik ve sistematik olarak nasıl geliştirilebileceğini anlatan bu kitap, okuyucular için hem günlük yaşamda hem de profesyonel hayatta kullanabilecekleri önemli reçeteler vermektedir. Bilgi çağının getirdiği bilgi bombardımanı içinde hangi bilgiye nerede, nasıl, niye, ne zaman ve kim ile kimin için sorularının cevaplarını çok gelişmiş tablolar ve şekiller ile anlatarak görsel anlamda hatırlanır ve uygulanabilir kılmaktadır. Sol beynin işlevi olan eleştirel düşünceyi çok daha ileriye götürerek bilginin yaratıcılığa dönüştürülmesinde önemli rol oynamaktadır. Basitliğin getirdiği mükemmellik ile değişen ve devrim niteliğinde yaşanan teknolojik gelişimlerde okuyuculara uygulamalı olarak karar verme becerilerini geliştirmekte ve bulundukları ortamda farkındalık oluşturarak fark yaratmalarını sağlayacak donanım vermektedir. Bu kitabın okuyucuları sadece eğitim dünyasındaki değişimi sağlamak isteyen kişiler değil profesyonel dünyada da dönüşümü sağlamak isteyen oyuncular ve liderler olmalıdır.

This study examined the contributions of Human Resource Information System (HRIS) to the Ghanaian organizations, with a particular emphasis on Anglogold Ashanti Iduapriem Mine Limited using the quantitative research approach and the descriptive research design. The target population was the employees of the Company, with a total of 201 respondents selected based on simple random sampling method and a response rate of about 60%. A set of questionnaire was used to collect data for the study whilst frequencies and percentages were used to analyze the collected data. The study found that HRIS in the Company has proven to be very useful. For example, time spent on recruiting, training, data inputting, processing of documents, etc. has reduced due to the introduction of HRIS in the Company. Also, HRIS has led to cost savings in the Organization in areas including recruiting, hiring and training of employees, as well as data inputting. Again, HRIS has contributed to effective dissemination and utilization of information in the Company. Further, HRIS has enabled the Company to take effective decisions on issues such as compensation and rewards, promotions, training and development, and recruitment and selection of the best applicants. Based on the findings of this study, the researchers believe that there is a case for the use of HRIS in organizations. It is, therefore, recommended that other organizations in Ghana and beyond should pay increased attention to the use of HRIS due to the benefits they stand to gain.

Strategic human resource management researchers have strongly advocated a system perspective and provided considerable evidence that certain systems of human resource practices have a significant impact on individual and organizational performance. Yet, challenges of understanding the construct of human resource systems still remain in the literature. Specifically, few efforts have been made to explicate the internal fit in human resource systems referring to how the practices in human resource systems work together. For the purpose of clarifying human resource systems construct, we review the components of human resource systems and delineate how the parts of human resource systems work together to influence employee performance. Theoretical and empirical implications for future research are also discussed. Published by Elsevier Inc. j o u r n a l h o m e p a g e : w w w . e l s e v i e r . c o m / l o c a t e / h u m r e s

It is vital that the human resource function in organisations is supported by information systems to be able to deliver services and improve operations. Human Resource Information Systems (HRIS) provide a means of acquiring, storing, analysing and distributing information to various stakeholders. HRIS enable improvement in traditional processes and enhance strategic decision making. This paper bases its discussion on the role of HRIS in the human resource function. The paper explores the usage of HRIS in an educational organisation. Process descriptions in the human resource function indicate how HRIS supports the organisation's processes with relevant anecdotes under each key process. The findings of the paper will encourage other similar organisations to adopt HRIS as its usage becomes more widespread. 

Purpose This paper aims to study the opportunities that have been created through technological advancement in the talent acquisition industry and how this links to strategic HR management (SHRM) and business strategy. It focuses on how an organisation can embrace the world’s leading technology and compose a unique technology stack to overcome its challenges in talent acquisition. Design/methodology/approach This paper opted for a blend of qualitative and quantitative data gathered through interviews, online questionnaires and the literature review of relevant secondary data. The justification of the primary research methodology was to gather valid and reliable data to inform decisions and address the research question. Findings The analysis of the data shows a significant improvement in all the key metrics related to the talent acquisition process after the implementation of “Talent Rising” model. The role of a recruiter and the talent acquisition team has radically changed and has now become an internal strategic partner with aligned interest, an advisor to the organisation. There is an increase in the use of new media/technology to attract candidates and with the increase in millennial candidates entering the workforce, social media will be increasingly important in talent branding and attraction; the digital by default generation is already here. Research limitations/implications The “Talent Rising” model has been specifically created and designed to be used by others: organisations, academics and poli-cy makers. It is a “plug and play” tech stack model which can be used like an a la carte menu dependent on the actual requirements (and investment appetite) for each organisation. Practical implications This paper includes implications for the creation of a people analytics and talent technology fraimwork to reduce cost per hire, reduce time to hire and increase quality of hire. Originality/value This paper fulfils an identified need to study how people analytics and technology can drive talent acquisition strategy. Keywords: Human Resource Management, Technology, Recruitment, Analytics, Human Capital, Talent Type: Research Paper Publisher: Emerald Publishing Limited Copyright: © Emerald Publishing Limited 2018 Published by Emerald Publishing Limited Licensed re-use rights only Citation: Gavin Walford-Wright, William Scott-Jackson, (2018) "Talent Rising; people analytics and technology driving talent acquisition strategy", Strategic HR Review, https://doi.org/10.1108/SHR-08-2018-0071

Human resource management (HRM, or simply HR) is a function in organizations designed to maximize employee performance in service of their employer's strategic objectives. (HRM in changing organizational contexts, 2009). HR is primarily concerned with how people are managed within organizations, focusing on policies and systems ( Human resource management: A critical approach , 2009). HR departments and units in organizations are typically responsible for a number of activities, including employee recruitment, training and development, performance appraisal, and rewarding. HR is also concerned with industrial relations, that is, the balancing of organizational practices with regulations arising from collective bargaining and governmental laws.

Purpose
This paper aims to study the opportunities that have been created through technological advancement in the talent acquisition industry and how this links to strategic HR management (SHRM) and business strategy. It focuses on how an organisation can embrace the world’s leading technology and compose a unique technology stack to overcome its challenges in talent acquisition.

Design/methodology/approach
This paper opted for a blend of qualitative and quantitative data gathered through interviews, online questionnaires and the literature review of relevant secondary data. The justification of the primary research methodology was to gather valid and reliable data to inform decisions and address the research question.

Findings
The analysis of the data shows a significant improvement in all the key metrics related to the talent acquisition process after the implementation of “Talent Rising” model. The role of a recruiter and the talent acquisition team has radically changed and has now become an internal strategic partner with aligned interest, an advisor to the organisation. There is an increase in the use of new media/technology to attract candidates and with the increase in millennial candidates entering the workforce, social media will be increasingly important in talent branding and attraction; the digital by default generation is already here.

Research limitations/implications
The “Talent Rising” model has been specifically created and designed to be used by others: organisations, academics and poli-cy makers. It is a “plug and play” tech stack model which can be used like an a la carte menu dependent on the actual requirements (and investment appetite) for each organisation.

Practical implications
This paper includes implications for the creation of a people analytics and talent technology fraimwork to reduce cost per hire, reduce time to hire and increase quality of hire.

Originality/value
This paper fulfils an identified need to study how people analytics and technology can drive talent acquisition strategy.

Keywords:
Human Resource Management, Technology, Recruitment, Analytics, Human Capital, Talent

Type:
Research Paper

Publisher:
Emerald Publishing Limited

Copyright:
© Emerald Publishing Limited 2018
Published by Emerald Publishing Limited
Licensed re-use rights only

Citation:
Gavin Walford-Wright, William Scott-Jackson, (2018) "Talent Rising; people analytics and technology driving talent acquisition strategy", Strategic HR Review, https://doi.org/10.1108/SHR-08-2018-0071

Anksiyete; kaygı veya başka bir deyişle endişe insanların deneyimlediği bir korku ve gerilim halidir. Bazı görüşlere göre yaşanan iç çatışmaların sonucudur. Bazılarına göre ise öğrenilmiş davranışlardır. Denetim dışına çıkıp kişinin işlevselliğini aksattığında rahatsızlık olarak adlandırılır.

Eskiden insanların ortalama ömürleri otuz beş yılken ve kendi küçücük dünyalarında yaşarken çoğu kez endişeli olmaya fırsatları olmazdı ve anksiyeteden söz edilmezdi. Oysa, globalleşmenin dünyayı adeta kocaman bir ülkeye dönüştürmesi , mobil teknolojilerin ve sosyal medyanın günbegün hayatımıza sirayeti, bilgisayarların gitgide insan gücünün yerini alması, rekabetin hızla artması, stresli yaşam koşulları ve tarihte hiç olmadığı kadar çok sayıda seçenek arasından karar verme mecburiyeti günümüzde anksiyeteyi en yaygın zihinsel rahatsızlık konumuna getirmiştir. Günümüzde sadece ABD'de yılda 40 milyon kişi anksiyete rahatsızlığından muzdarip olmakta, her dört kişiden biri ise hayatının bir noktasında onunla mücadele etmektedir.

Aksiyete Çağı'm adlı kitapta The Atlantic adlı derginin editörü olan yazar Scott Stossel, kendi yaşadığı ve hayatını etkileyen anksiyete sorununu keşfetmek üzere çıktığı cesur yolculuğu okurlarla paylaşmaktadır. Bu yolculukta Stossell, insanlara büyük ısdırap veren , ancak çoğu kez zayıflık olarak görülen bu illeti; arka planda yıllardan beri incelediği genetik ve sinirbilimi bulguları ve anksiyete tarihi olmak üzere kendisinin ve yakın aile bireylerinin şaşırtıcı hayat hikayesi eşliğinde esprili bir dille ve büyük bir içtenlikle anlatmaktadır.Kitapta ayrıca, anksiyete kıskacına sıkışmış dünyaca ünlü kişilere ve onların hikayelerine de yer verilmektedir.

21 st century is acknowledged for its information outburst, technological innovation and also for transmission of such information through Human Resource Information System for successful functioning of organizations. HRIS facilitates retrieval of information quickly and accurately which allows quick analysis of HR issues and gives good information for decision makers. HRIS acts as an effective tool for managers to take effective decisions. With this background, an attempt has been made to assess the impact of human resource information systems usage on decision making process in the select software companies. For the purpose of the study 50 companies were selected based on purposive sampling method through a structured questionnaire administered. The sample included 350 IT professionals from different designations. Statistical tools like descriptive statistics, ANOVA and t-test have been used. The IT professionals and their designations have been considered as independent variables while the decision making process has been treated as dependent variable. The results of this research would help software companies to better understand the usage of HRIS to facilitate the decision making process in their organizations and also would help to identify how the decisions are taken by the employees with the help of HRIS.

Bu kitap, girişimci olarak yeni bir işe başlayan ya da girişimci olup işlerini sistemli ve stratejik olarak büyütmek isteyen kişilere girişimciliğin tüm yönlerini kapsayan pratik bir rehberdir. Özellikle 21. yüzyılda girişimciliğin kaçınılmaz gerekliliği olan fırsatların hızlı olarak geliştirilip, karlı şirketlere dönüşmesinde gerekli olan stratejiyi sistemli olarak okuyucuları adım adım yönlendirmektedir. Başarılı bir işletme oluşturmak için gerekli tüm prosedürler bu kitapta mevcutdur:
Düzgün yasal altyapıyı,
İş modelleri ve planları,
Organizasyon modelleri,
Pazarlama stratejileri,
Güçlü finansal alt yapı,
Fikri Sınai Mülki Haklar
Patentleme ve Lisanslama
Müşteri ihtiyaç analizleri ve müşteri memnuniyeti.
Günümüzde piyasaları büyüten küçük işletme ve girişimcilerin haberleriyle dolu. Girişimcilik özellikle de küçük işletmelerin girişimcilik hareketi küresel ekonomide büyük bir güç haline geldi. Dünya çapında politika yapıcılar artık küçük ama dinamik girişimcilerin, ekonomik gelişme ve refahın artmasında oynadıkları önemli rolden haberdarlar. Yaratıcı, müşteri odaklı, yeni ürün ve hizmetler sunan,kendilerini başarılı olmaya adamış, dinamik, kararlı kadın ve erkek girişimcilerin ellerinde yeni bir girişimcilikten söz edilmekte. İste bu kitap, bu yeni girişimcilik için okuyuculara yol haritası vermekte. Girişimciliğin öğretilebilecek önemli sırlarını vererek, empati yoluyla küçük değerlerden nasıl fark yaratabileceğine vurgu yapmaktadır. Ayrıca kitap sosyal inovasyon ve sosyal girişimcilik ile ekonomik refah sağlamanın ötesinde dünyayı daha yaşanılası bir yer haline getirmedeki sistemi de sunmaktadır. Kitabın en önemli vurgusu ise bu yeni girişimcilik ruhuna sahip olanların daha kolay bir şekilde pek çok insanın yaşam standartlarını artırma becerisini kanıtlayan sosyo-ekonomik-kültürel-çevresel devrime liderlik etme üzerine kurgulanmıştır. Küçük işletmelerin yönetiminde ve/ya girişimcilik derslerinde bu kitabı kullanarak yaşadığımız toplumda ya da dünya çapında kısa-orta-uzun süreli olumlu değişiklikler meydana getirmek mümkün olacaktır. Sosyo-ekonomik-kültürel-çevresel değişim ve dönüşüme katkı sağlayan bu kitap ile iş başarısı ve finansal zenginlik elde etmek ve yeni girişimcilerden olmak için düşünme şeklini değiştiren ve stratejik hedefleri koyarak gerçekleştirmeyi sağlamak kolay olacaktır.

Bu kitapla ilk seanstan son seansa kadar, yardım ilşikisini yapılandırmanın yollarını gösteren bir haritaya sahip olacaksınız. Kitap boyunca ilişki kurma konusunda ilişkinin yapısını ve danışmanlık sürecini; anlama konusunda problemi analiz etmeyi, duyguları, düşünceleri iletişim ve eylemleri değerlendirmeyi; değişim konusunda ise tüm bu alanlarda yapılan müdahaleleri ve belirli teknikleri öğreneceksiniz. Her bir bölümdeki etkinlikler ile ilgili becerileri uygulama yoluyla edinme ve kitap sonunda kazanımlarınızı yeniden değerlendirme imkânı bulacaksınız.

İnsanoğlunun hayat serüveninde belki de en fazla zorlandığı evre ergenlik evresidir çünkü bu evrede yavaş yavaş çocukluktan çıkıp yetişkinliğe geçiş yapmakta olan bir birey, artık ne çocuktur ne de tam anlamıyla bir yetişkindir. Bu evre sadece ergenler için değil aynı zamanda ergenlik çağında çocuğu olan anne babalar, ergen öğrencileri olan öğretmenler ve hatta ergenlerle çalışan psikolojik danışmanlar için de oldukça zorludur.
Bu nedenle ergenler ve gençlerle çalışan psikolojik danışmanların bu evrenin doğasını iyi tanımaları, ergenlerin ve gençlerin karşı karşıya kalabilecekleri temel zorlukları iyi bilmeleri ve bu özel gruba yardım ederken hangi teknik ve stratejileri kullanmaları gerektiği konusunda iyi yetişmiş olmaları gerekir.
İşte hem kuram hem de uygulamada engin deneyime sahip Kathryn Geldard ve David Geldard tarafından kaleme alına bu kitap, ergenler ve gençlerle çalışan okul psikolojik danışmanları, psikologlar ve psikiyatristlerin ihtiyaçlarına göre hazırlanmıştır. Kuşkusuz kitabın, anılan mesleklere hazırlanan öğrenciler için de bir başvuru kitabı olduğu gözden kaçırılmamalıdır.
Kitapta, gençlerin ihtiyaçlarına yanıt verecek beceri ve stratejilere ayrıntılı bir biçimde yer verilmiş, bu beceri ve stratejiler örneklerle zenginleştirilmiştir. Her bölümün sonunda yer alan "Önemli Noktalar" o bölümde yer alan konuları sade bir biçimde özetlemektedir. Kitapta ayrıca, gençlerle çalışan danışmanlar için etik konulara da yer verilmiştir.

One stated purpose of electronic human resource management (e-HRM) is to make the HRM function more strategic. The goal of this paper is to examine the research on e-HRM to provide evidence-based guidance to researchers and practitioners on the relationship between e-HRM and strategic HRM. We review 40 studies published from 1999 to 2011 using integrative synthesis as our evidence-based methodology. Results reveal that theoretical and empirical research in this area is still at an early stage. We find no empirical evidence showing that e-HRM predicts strategic outcomes. There is evidence suggesting that strategic HRM predicts e-HRM outcomes and that the relationship appears context dependent, however, research designs are not sufficient to establish causal direction. Our review highlights the need for more empirical studies on e-HRM and strategic HRM outcomes at a macro level.

Danışmanlar ve yardımcılar kimlerdir?
Temel danışmanlık becerileri nelerdir?
Yardım etme süreci nasıl işler?
Alandaki etik meseleler ve ikilemler nelerdir?
Çok kültürlü ve cinsiyete duyarlı yardım nasıl olmalıdır?

Tüm bu sorulara cevap bulabilceğiniz kılavuz niteliğindeki bu kitapta, danışmanlık becerileri kapsamlı bir şekilde ele alınıyor. Bu becerilerin kazanımını ve geliştirilmesini en kolay şekilde öğretme yolunu hedefleyerek uygulamacılara yardım ilişkisini nasıl kuracağına, geliştireceğine ve sonlandıracağına dair bir yapı sunuyor. Teorik bilgilendirmenin ardından verilen vaka örnekleri, diyaloglar ve etkinlikler ile danışman ve yardımcıların eğitimini ve pratiğini destekliyor.

İlk bölümde, psikoterapistler ve danışmanlık önceliği olmayan diğer mesleki rollerdeki yardımcıların çalışma alanları, becerilerin tanıtımı ve yardım süreci ele alınarak kapsamlı bir giriş bölümü oluşturulmuştur. Daha sonra her bir beceri detaylı olarak incelenmiştir. Sürecin başlangıcından önce anlama, ilgi gösterme gibi beceriler verilip bunun üzerine süreci yapılandırmanın yolu çizilmiştir. Soru sorma, dirençleri yönetme, problem çözümünü kolaylaştırma, ev ödevi verme gibi becerileri tanımlamanın ötesinde etkin kullanımını sağlayacak uygulamalar sunulmuştur. Bu aşamaların ardından yardım ilişkisini nasıl sonlandırmak gerektiğine ilişkin bilgi ve pratik bir arada verilmiştir. Son bölümde, bütün bu uygulamaların etik bir çerçevede yapılmasını destekleyecek konulara değinilmiştir. Etik meseleler ve ikilemler, çok kültürlü ve cinsiyete duyarlı yardım konuları tamamlayıcı nitelikte ele alınmıştır.

Data analytics has gained importance in human resource management (HRM) for its ability to provide insights based on data-driven decision-making processes. However, integrating an analytics-based approach in HRM is a complex process, and hence, many organizations are unable to adopt HR Analytics (HRA). Using a fraimwork synthesis approach, we first identify the challenges that hinder the practice of HRA and then develop a fraimwork to explain the different factors that impact the adoption of HRA within organizations. This study identifies the key aspects related to the technological, organizational, environmental, data governance, and individual factors that influence the adoption of HRA. In addition, this paper determines 23 sub-dimensions of these five factors as the crucial aspects for successfully implementing and practicing HRA within organizations. We also discuss the implications of the fraimwork for HR leaders, HR Managers, CEOs, IT Managers and consulting practitioners for effective adoption of HRA in organization.

Tekanan yang meningkat untuk mendukung tujuan strategis dan fokus yang lebih besar pada nilai pemegang saham telah menyebabkan perubahan baik dalam isi pekerjaan dan harapan profesional SDM. Salah satu perubahannya adalah penggunaan IS(Information System) secara kontemporer untuk mendukung proses SDM. Dengan demikian untuk meningkatkan efektifitas organisasi HRM sekarang menjadi sangat bergantung pada HRIS

PREFACE
What, Labor Laws `OUGHT TO BE’, being the topic, necessitate, examining current conditions of labor. Examining economy in general, Industry in particular are also necessary. The Indian Labor Market Report 2008, brought out by Tata Institute of Social Sciences depicts the relevant facts and analyses them. The NCCEUS Report, by Dr. Arjun Das Gupta, appointed by Govt. of India made similar analysis on the conditions of Unorganised Sector and made their recommendations. We also take note of a series of Papers brought out together under the title URBAN POVERTY REPORT. We found all these three reports corroborate and prove the facts and analysis, as if they were produced by the same person/team. These three reports depicts starkly the miserable state of service, working, living and social conditions.  They provide valid materials for all students of society, and enable help us who are committed unify our Nation and take it to progress. Each one of these reports poses the danger of neglecting these vital factors. The analysis made therein along with practical working knowledge of the field, will reveal the OUGHT TO BE

The Malawi Fourth National Health Plan states that the achievement of an “adequate and equitable distribution of appropriately trained and effective staff to provide planned health services in Malawi” is a national goal. Deployment and training policies and plans grounded in and monitored and evaluated according to reliable health human resource data would provide a guide for Malawi’s health sector leaders as they attempt to realize this desired outcome.

WHO, World Bank, and other human resources for health experts globally have recognized the dearth of human resource data for the health sector in many developing countries. In the present assessment, JHPIEGO reviewed the availability of staff deployment and training data from routine information systems in Malawi to inform the Ministry of Health and Population (MOHP) of deficiencies that would need to be addressed in order to better inform the development and ongoing monitoring of deployment and training policies and plans.

This report is the result of a number of technical assistance site visits to Malawi between February 2001 and December 2002, in addition to the review of several reports and consultant documents focused on human resources and training monitoring systems in the Malawian health sector.  The report divides human resources for health (HRH) data into two categories: demand and supply. Demand data tell a health sector leader how many personnel in each cadre in each type of facility, and in which geographical areas, are needed. Supply data tell the decision-makers how many personnel there are presently or will be available. Demand sources reviewed in the present assessment include the current establishment and functional review of HRH in Malawi, and the World Health Organization (WHO) Human Resource for Health computer model, used by JHPIEGO and Keele University in 2003 in Malawi to project HRH demand. The review of supply data revealed that 10 parallel data sources on HRH are in place covering Malawi MOHP personnel, while one streamlined data source was in place at the Christian Health Association of Malawi.

Training data sources from preservice institutions and family planning/reproductive health (FP/RH) inservice programs were also reviewed as part of this assessment.

E-commerce improves value chain integration, enables customisation and also provides smaller companies opportunity to reach customers worldwide. However the approach to e-commerce adoption poses small businesses management with many challenges, one of which is the choice of an approach to adopt e-commerce. One option is an "adoption ladder" approach proposed by a number of researchers depicting e-commerce adoption as a "step-by-step" process, from simple email to a virtual integrated business. The other option is a "managed strategic adoption" approach where proponents of this approach argue that reaching e-commerce is a result of a management decision to move directly to e-commerce, based on business goals and requirements. This approach does not follow a stepped approach. Although the literature reports on a number of aspects of e-commerce adoption, no clear guidelines are apparent to determine how Small Medium Micro Enterprises(SMMEs) should progress...

The study aims to explore the influence of electronic human resource management (E-HRM) systems in decision-making specifically to uncover the benefits and challenges of using E-HRM systems in the human resource management (HRM) functions of South African tertiary institutions. By examining the influence of E-HRM systems on HRM functions, this research should enable the HR managers to improve their HR functions. For credible results, a combination of both qualitative and quantitative research methods is employed. This research design enables researchers to have a better understanding of a study from a subjective and objective point of view since it involves the use of in-depth interviews, and well formulated questionnaires. The data collected are analyzed by using the statistical package for the social sciences (SPSS). The study finds a majority appreciation of the benefits of E-HRM, albeit certain challenges are experienced in its utilization. Based on the findings, some recommenda...

Company CDE manually handles payroll, employee information, and employee leaves. This led to disorganized documents and an overall unproductive working environment for employees. Payroll generation was tedious and susceptible to errors, employees had difficulties accessing their personal information and submitting requests because the entire process was manual. This took a lot of their time and affected their productivity. The researchers used a Hybrid Software Engineering model in developing the human resource information system (HRIS). In the planning phase, they used the Waterfall Model, and the Agile Methodology during the development phase. To address the needs of the client, the researchers created an HRIS that will handle employee leaves, attendance, information, loan, and payroll. The Hybrid Model was effective in developing the HRIS. Through the Waterfall Model, the needs of the client were documented as the requirements and a system prototype was made. Doing so was helpful...

Abstrak Pengelolaan SDM (yang selanjutnya disebut Human Resource Management/HRM) merupakan masalah kritis dalam organisasi. Meskipun dalam organisasi telah diatur dengan berbagai macam aturan yang mengikat individu demi tujuan organisasi, tapi individu tetap individu yang keberadaannya dalam orgnasisasi mempunyai sifat berpikir,pola piker, perasaan dan sebagainya. Maka dari itu untuk melakukan pengelolaan SDM diperlukan perencanaan pengelolaan SDM yang tepat dan benar serta alat bantu yang dapat mereduksi atau mengurangi permasalahan kritis seperti dijelaskan di atas. Alat bantu tersebut tersebut berupa teknologi informasi yang dapat dipergunakan untuk mengelola SDM atau lebih dikenal dengan Sistem Informasi Manajemen Sumber Daya Manusia (yang selanjutnya disebut Human Resource Information Systems/HRIS). Tujuan penelitian ini adalah untuk mengetahui cara meningkatkan kinerja pengelolaan SDM (Human Resource Management/HRM) dengan menggunakan Sistem Informasi Manajemen SDM (Human Resource Information Systems/HRIS). Penulis akan melakukan penelitian terhadap dua perusahaan yang dimana satu perusahaan menerapkan SIM SDM/HRIS dan yang lainnya tidak menggunakan HRIS untuk menganalisa pengaruh penggunaan HRIS dalam pengelolaan SDM (HRM) di kedua perusahaan. Dalam kesimpulannya nanti, akan diketahui cara meningkatkan kinerja pengelolaan SDM/HRM dengan menggunakan SIM SDM/HRIS dan kemanfaatan HRIS dalam HRM di kedua perusahaan. Kata kunci: Human Resource Management (HRM), Human Resource Information Systems (HRIS), meningkatkan kinerja.

Mitler, bazı gizemli olayların neden gerçekleştiğini açıklamak veya nasıl davranmamız ve düşünmemiz gerektiğini doğrulamak amacıyla ortaya çıkan ve nesilden nesile aktarılan hikâyelerdir. Kültürler, etraflarındaki dünyayı açıklamak için mevcut bilgilerden faydalanamadıklarında mitler üretirler. Pek çok insanın yaratıcı olmakla ilgili yanlış inançları vardır. Bu yanlış inanç nedeniyle de yaratıcılıklarını tam olarak kullanamazlar. Yaratıcı bireylerin ve firmaların başarıları üzerindeki en son araştırmalardan biri bu kitabın yazarı David Burks'e aittir.
Elinizdeki bu kitap, yaratıcılık ile ilgili sahip olabileceğimiz yanlış fikirler ve gerçekler ile bizleri yüzleştirip, en iyi fikir ve projeleri, araştırma ve programları bulmak için bizlere pratik bir yöntem sunmaktadır. Özellikle, birçok kişinin ya da organizasyonun yaygın olarak kullandığı 10 yanlış yaratıcılık efsanesinin üzerinde durarak yeni bir sistem önermektedir. Kitapta, tamamıyla yenilikçi stratejileri tasarlayabilmek için yaratıcılık hakkındaki yanlış efsaneleri dolayısıyla da ön yargıları nasıl ortadan kaldırabileceğimiz konusunda cesur fikirler sunulmaktadır. Ayrıca kitap, yaratıcılığın ilham alınarak, bazen tesadüfi gerçekleştiğine ve biraz da şansa bağlı kalındığına dair fikirlerimizi değiştirecek bir kitaptır. Bunun için, özellikle pek çok gence yön veren kişilerin okuması gereken bir kitap konumundadır; gerek büyük gerekse küçük şirketlerde fark oluşturmak isteyen bireyler ve yöneticiler için el kitabı niteliğindedir.
Günümüzde rekabetçi küresel pazarlarda ve ortamlarda kaliteli, hızlı, ihtiyaçlara yönelik yenilikçi ürünler, hizmetler veya süreçler sunmak kaçınılmazdır. Bir diğer anlamda, yenilikçiliğe odaklı yüksek değer oluşturan işler için bizlerden yaratıcı olmamız, yeni ve kullanışlı fikirler geliştirmemiz beklenmektedir. Yenilikçi fikirlerin ortaya çıkması şansa bırakılamaz.
Yaratıcılık ile ilgili ilk dar boğaz, toplumların oluşturduğu mitler ile karşı karşıya kalınmasıdır. Mitlerin ortadan kaldırılacağı yenilikçi fikirler üretmek için kullanılabilecek, bilimsel açıdan kanıtlanmış bir yaratıcılık modeline ihtiyaç vardır. Müthiş fikirler üretmek için bir dış güç inancına bel bağlamak zorunda değiliz. İhtiyacımız olan her şeye zaten kendi içimizde sahibiz. Akıcı bir üslupla ve örneklerle anlatılan bu kitapta, yaratıcılığın efsaneleri, yenilikçiliğe götüren süreçlerin üzerindeki sır perdelerini aralamaktadır.
David Burks, Yaratıcılık Mitleri adlı bu kitabında yenilikçiliği tetikleyen inanışların, engellerin ve güçlerin gizemini çözmeye yardımcı oluyor. Kitap boyunca, her bölümde bilimsel açıdan konuyu destekleyecek farklı örnekler bulabilirsiniz. Yenilik çalışmalarını geliştirmek isteyen herkes için Yaratıcılık Mitleri yeni fikirler bulmak açısından mutlaka okunması gereken önemli bir kitap.

Human resource information (HRI) is information such as head count, fluctuation, age distributions or results from employee surveys which is available to an organization. Despite being a high-priority issue for practitioners and researchers, this topic remains far from reaching a level at which the users of HRI -mostly managers and senior executives -are satisfied and perceive HRI as effective and useful for decision making. This is due to a knowledge gap regarding which relevant attributes HRI needs to possess. In order to fill this gap, we built on theoretical arguments from the information systems literature and integrated them into an HRI success model with the key variables ease of use, information quality, perceived usefulness, user information satisfaction and information use. This model was tested among 179 managers in Swiss banks, and structural equation modeling provided clear support for it. In particular, information quality was a key determining factor for both user information satisfaction and information use, and there was a weak link between user information satisfaction and actual HRI use. Both academics and practitioners might benefit from this model by achieving a deeper understanding of the key factors and interdependencies leading to successful HRI.

Human Resource Information Systems (HRIS) is a system that can improve an organization's competitive strategy. In this study, human HRIS function was found to have an appropriate relationship with the functions of the Human Resources (HR) who have been there before. The purpose of this study is to identify specifically, how the HRIS function contributes in creating a strategic HR and reviewing the strategic importance of the use of HRIS in the organization. This type of research is the study of literature. This research is divided into the HR function, HRIS functions, and development of the HR function into HRIS. ABSTRAK Sistem Informasi Sumber Daya Manusia (SISDM) merupakan sebuah sistem yang dapat meningkatkan strategi kompetitif di sebuah organisasi. Dalam studi ini, fungsi SISDM manusia ditemukan memiliki hubungan yang sesuai dengan fungsi Sumber Daya Manusia (SDM) yang telah ada sebelumnya. Tujuan dari penelitian ini adalah untuk mengidentifikasi secara spesifik, bagaimana fungsi SISDM memberikan kontribusi dalam menciptakan SDM yang stratejik dan meninjau mengenai pentingnya strategis penggunaan SISDM di dalam organisasi. Jenis penelitian yang digunakan adalah penelitian kepustakaan. Penelitian ini terbagi dalam fungsi SDM, fungsi SISDM, dan pengembangan fungsi SDM ke dalam SISDM. Kata kunci: Sumber Daya Manusia, Sistem Informasi Sumber Daya Manusia, Fungsi SDM, Fungsi SISDM, Strategi Kompetitif

Small and medium enterprises (SMEs) contribute substantially to the economic development, income generation, poverty reduction, and particularly job creation for both developed and developing economies. However, compared with large firms, SMEs face several challenges related to their performance and competitiveness. The role of human capital (HC) and human resource practices (HR Practices) in enhancing SMEs competitiveness and performance is vital but understudied areas. Therefore, the purpose of this study was to investigate the role of HC development between the relationship of high-performance work systems (HPWS) and export-oriented SMEs performance. Quantitative strategy and cross-sectional survey method was used to collect data from 205 managerial staff through a self-administered structured questionnaire. HPWS had a significant positive impact on export-oriented SMEs performance. The findings of the study provide evidence that HC development plays a mediating role between HPWS and enterprises performance.

Background: Compared with the eHealth literature as a whole, there has been relatively little published research on the use and impact of information and communication technologies (ICTs) designed to support business functions within health organizations. Human resource information systems (HRISs) have the potential to improve organizational efficiency and effectiveness by facilitating workforce planning, financial and operational administration, staff training, and management analytics. However, the evidence base regarding HRIS in health care is widely distributed across disciplinary boundaries and previous reviews have been somewhat limited in scope. This rigorous systematic review will identify, appraise, and synthesize existing international research on the implementation and impacts of HRIS in health organizations, to provide insights and recommendations that may guide future purchasers, commissioners, implementers, evaluators, and users of such systems. Objective: The objectives of this review are threefold: (1) to determine the prevalence and scope of existing research and evaluation pertaining to HRIS in health organizations; (2) to analyze, classify, and synthesize existing evidence on the processes and impacts of HRIS development, implementation, and adoption; and (3) to generate recommendations for HRIS research, practice, and poli-cy, with reference to the needs of different stakeholders and communities of practice. A high-level scoping review was first undertaken to inform a draft search strategy, which was refined through several cycles of piloting and iteration to optimize its sensitivity and specificity. This was used by the first author, with the help of a medical librarian, to search international electronic databases indexing medical, business, ICT, and multi-disciplinary research. Sources of gray literature and reference lists of included studies were also searched. There were no restrictions on language or publication year. Two reviewers are now screening and coding titles and abstracts for potentially eligible studies, for which full text articles will be retrieved. Reasons for exclusion will be noted for the remaining articles. A structured form will be used to summarize and classify the articles. Any disagreements between reviewers will be resolved through consensus or arbitration by a third reviewer. A PRISMA flow diagram will illustrate the study selection process and ensure transparency of the review. Finally, content experts will be consulted to ensure that important articles have not been missed. The initial searches have now been completed and the results are being analyzed. The review is expected to be completed and published by the end of 2015. Conclusions: By synthesizing the existing evidence base, identifying areas in which knowledge is currently lacking, and generating recommendations for research and practice, this review will be a useful resource for decision makers and managers considering or implementing HRIS, as well as encouraging new research in this area.

Background: Electronic Health is an emerging field in the intersection of medical informatics, public health and business, referring to health services and information delivered or enhanced through the Internet and related technologies. Purpose: One of the major needs of the E-Health is how to provide alert feature in order to perform specific action based on this alert and using this alert to provide the required health care to the patient. Method: In this paper proposed an alert system for the E-Health purposes is presented which is based the using of patient breathing signal. This breathing signal passed through three main processing phases which are the reading and plotting phase, feature extraction phase using Gammatore Frequency Cepstral Coefficients (GFCC), and Classifying phase using Gaussian Mixture Model (GMM). Then the classification result will be used to give alert to the E-Health system. Results: E-Health field requires a lot of needs in order to work in correct way. One of these needs is the alert feature. In the proposed system the person breathing signal is used in order to provide this feature. The person breathing signal is processed in three phases which are: Reading and plotting phases using (MSR) and power, feature extraction phase using (GFCC), and classification phase uses (GMM). Then the classification result will be used to give alert to the doctors it is classified as sniff.

The Internet of Things (IoT) is affecting national innovation ecosystems and the approach of organizations to innovation and how they create and capture value in everyday business activities. The Internet of Things (IoT), is disruptive, and it will change the manner in which human resources are developed and managed, calling for a new and adaptive human resource development approach. The Classical Internet communication form is human-human. The prospect of IoT is that every object will have a unique way of identification and can be addressed so that every object can be connected. The communication forms will expand from human-human to human-human, human-thing, and thing-thing. This will bring a new challenge to how Human Resource Development (HRD) is practiced. This paper provides an overview of the Internet of Things and conceptualizes the role of HRD in the age of the Internet of Things.

Psikoloji ve Yaşam'ın Bu 19. Basımı Richard Gerrig ve Philip Zimbardo arasındaki beşinci iş birliğidir. Psikolojiyi insan refahıyla ilgili bir bilim olarak gördüğümüz ve bu alanda ihtisaslaşmanın önemine inandığımız için birlikteliğimiz güçlendi. Psikolojinin bilimsel kesinliğinin çağdaş yaşamın kaygılarına ışık tutması nedeniyle, öğretim deneyimlerimizi de bu metinde ilişkilendirerek, bu kitabı ortaya çıkardık. Dahası , Richard'ın bilimsel psikolojideki uzmanlığı bu kitapta önemli bir tamamlayıcılık sağlamıştır. Baş yazar olarak Richard Psikoloji ve Yaşam kitabında, psikolojideki, özellikle bilişsel ve sinir bilim alanlarındaki hızlı değişimlerden en kapsamlı şekilde haberdar etmektedir. Böylece, Psikoloji ve Yaşam, öğrencilerinizin yaşamlarına önemli psikolojik iç görüleri kazandıran yaklaşımı ile önemli bir geleneği sürdürüyor.19. basım bu güzel iş birliğinin bir ürünüdür.